Dünya küçük adımlarımız büyük

İrlanda, İran, Filipinler gibi farklı ülkelerden yola çıkan gezginler tutkuları peşinde dünyayı alt üst ediyor. Bu gezginler içerisinde İranlı kadınların sesini dünyaya duyurmak isteyenler de var, fotoğraf çekmek için dolaşan da.

Betül Özdemir Yeni Şafak
Gezginliği izleterek öğretiyor
Dünyayı dolaşmak her insanın hayallerini süsler. Son zamanlarda bunu başarabilen insan sayısı bir hayli fazla. Bazılarıysa dünyayı bir amaç uğruna dolaşıyor. Kimisi çektiği fotoğraflar sayesinde ünlü markalarla bir araya geliyor. Kimi İran'da aslında olayların göründüğü gibi olmadığını göstermek için geziyor. Kimiyse dünyayı şovunun bir parçası haline getiriyor. Ancak hepsinin ortak bir noktası var. İnsanlara yol gösterebilmek adına kurdukları bloglarla tecrübelerini paylaşan gezginler, dünyanın farklı renklerini keşfediyor. İrlanda, İran, Filipinler gibi farklı ülkelerden olan gezginler çektikleri renkli karelerle başkalarına da ilham veriyor. 28 yaşında Danimarkalı Regitse Rosenvinge macerasından başkaları da ilham alabilsin diye lüks gezi günlüğü tutmaya başladığını söylüyor. Şimdiye kadar 60'tan fazla ülke gezen İrlandalı Conor Macneill ise başladığı serüveninin zamanla fotoğraf çekmek için gezmeye dönüştüğünü belirtiyor.

Gezginliği izleterek öğretiyor

İspanyalı Mochileros Tv ise diğerleri gibi dünyayı dolaşmaya karar vererek işe başlamış. Ancak maceraları onları çok başka yerlere taşımış. Alberto Menendez ve Iosu Lopez Madrid'de tanışmış. Zamanla birlikte blog kurup çektikleri videoları bloglarına yüklemişler. Diğerleri için tavsiye olacak şekilde çekilen bu kısa videolar onları İspanya'nın ulusal kanalına taşımış. Üyelerden Iosu Lopez avukatken mesleğini bırakmış ve içindeki sesi dinlemeye karar vermiş. 6 yıl önce gezi bloglarıyla ilgilenmeye başladıklarını belirten Lopez, “İlk başlarda nasıl gezgin olunabileceğiyle ilgili çeşitli blogları takip ediyorduk. 2015'te ise her şeyi arkamızda bırakıp kendimizi tamamen gezi olaylarına verdik. Şimdiye 'Tips' adını verdiğimiz bir televizyon şovumuz var. Çeşitli markalar ile irtibata geçip birlikte çalıştığımız oluyor. İspanya'da ulusal bir kanalda her hafta programımız yayınlanıyor. Dolaşmak isteyenlere küçük ama değerli ipuçlarıyla yol gösteriyoruz. Kaç ülke gezdiğimizi hiç saymaya kalkmadık. Buna odaklanmak istemiyoruz. Bizim için önemli olan tecrübe ettiklerimiz” ifadelerini kullanıyor.





Fotoğraf peşinde 60 ülke

İrlandalı Conor Macneill ise şimdiye kadar 60'tan fazla ülke gezmiş. “Gezmek beni fotoğrafa yönelten tutkumdu. Fotoğraf ise beni sosyal medyaya yönlendirdi” diyen Macneill'in şuan 'The Fella' ismini verdiği Instagram hesabında binlerce takipçisi var. Macerasının zamanla fotoğraf çekmek için gezmeye dönüştüğünü belirten Macneill, “Öncesinde tatillerimi değerlendirdiğim bir şeydi gezi. Bir yıl bir arkadaşımla İstanbul'a Londradan arabayla gelmeye karar verdik. Diğer sene, 'Bu yıl her ay bir ülkeye gitmeye çalışacağım' diye bir karar aldım. İlk başlarda düşüncem haftasonlarını değerlendirmekken bir anda fotoğraf makinesiyle tanıştım. Fotoğraflarım zamanla daha iyi oldu. Bir süre sonra benim için ciddi bir işe dönüştü. Benim gibi fotoğraflar çeken bir arkadaşımla yollara düşmeye karar verdik. Önümüzdeki yıllarda Avrupa'nın dışına çıkıp ABD, Çin gibi birçok ülkeye gittik. Fotoğraf işi bizim için ciddileştikçe bunun için geziler planlamaya başladık. Mesela Kuzey ışıklarını çekmek için İzlanda'ya gittik. Tatillerimizi doğa olaylarına göre düzenliyorduk. Birkaç yıl sonraysa işimi kaybettim. Ancak bunun için hiçbir zaman üzülmedim. Elimde benim için önemli olan kameram vardı. Ben de profesyonel fotoğrafçılığa yöneldim. Bunun için yola çıkmamış olsam da yaptığım işten şu an çok memnunum. Şimdilerde hem dolaşıp hem de fotoğrafçılar için workshoplar, geziler düzenliyorum” diyor. Macneill'in fotoğrafa olan tutkusu kendisini Ford gibi ünlü markalarla buluşturmuş.

Tercihleri lüksten yana

28 yaşında Danimarkalı Regitse Rosenvinge ise 2012 yılında gezmeye başlamış. 3 yıl önceyse 'The Copenhagen Traveler' adını verdiği sitesini kurmuş. Geçen sene dünyanın en iyi 3. lüks gezi blogu seçilen site, insanlara gezebilecekleri mekanların yanı sıra konforlu önerilerde bulunuyor. İstediği işi yapabilmek için okulu bırakan ve şuan kendisiyle çalışan 3 kişi daha olduğunu kaydeden Rosenvinge, “Üniversitede Otel müdürlüğü üzerine eğitim alıyordum. Her zaman tüm bu öğrendiklerimi tutkumla birleştirmek istedim. Dünyanın her ülkesinden farklı kültürlerden farklı insanlar tanımak benim maceramın en önemli parçası. Bu maceralardan başkaları da ilham alabilsin diye lüks gezi günlüğü tutmaya başladım. Daha sonra sitemi kurdum. İnsanlara gidip görebileceği şehirler, kalabileceği oteller ve yemek yiyebilecekleri güzel yerler hakkında yardımcı olmaya çalışıyoruz. Günümüzde tüm insanlar lüks geziyi şaşalı otellerden ibaret zannediyor. Aslında öyle değil. Herkes kendisine göre aradığı huzuru bulabilir. Kimisine göre huzur bir ormanda kampa katılmaktır. Kimisine göre havalı bir otelde” şeklinde konuşuyor.



İran kadınının sesi oldular

Kendilerine Farsça 'çakmak' anlamına gelen Saboktar ismini veren grup, tüm dünyanın yargılarını kırmak için dünyayı dolaşıyor. Parinaz, Maryam, Sara ve Mahzad isimli 4 kadından oluşan Saboktar, birkaç ay önce kurdukları internet sitesinde hikayelerini paylaşıyor. Farklı yerleri, kültürleri ve yerel lezzetleri keşfetmenin kendileri için en büyük tutku olduğunu söyleyen grup üyelerinin her biri gezmeye İran'da otostop çekerek başlamış. Saboktar dünyadaki tüm insanların arasındaki benzerliklerin farklılıklardan daha fazla olduğuna inanıyor. Yabancılara karşı olan hoşgörünün ise imkansız olmadığını düşünüyor. Hepimizin İran deyince aklına gelen imajı yerle bir etmek için dünyayı dolaşmaya başlayan grup, içerisinde en ufak bir tutku olan herkesi kendileriyle birlikte dolaşmaya davet ediyor. Üyelerden Sarah Louee kendi başına İran'ı dolaştıktan sonra Avrupa'yı da gezmiş. Tecrübelerinin diğer kadınlara da bir ümit olacağını fark ettiği an ise blog yazmaya başlamış. Maryam Raha Saboktar'ın bir dğer üyesi. Mühendislik bölümünden mezun olduktan sonra bunun kendisini mutlu etmediğini fark etmiş ve 3 yıl önce yola çıkmış. Parinaz Tayebi ise son sınıf Tıp öğrencisiyken okulu bırakıp kendisini bekleyen macerasına atılmış. Mahzad Elyassi ise bir gazeteci. İran'da otostopla gezerek sosyal medya üzerinden diğerlerini de harekete geçiren ilk kadın olan Elyassi, tecrübelerini gezileri sırasında kaleme alıyor.





Kira parasını bilete veriyorlar

Kendilerine 2 Monkeys (2 Maymun) ismini veren Kach ve Jonathan Howe çifti Güneydoğu Asya'da tanışmış ve birkaç ay sonra İngiltere'de evlenmiş. Jonathan'ın yelkenciliğe olan merakı Kach'in lüks turizme olan ilgisiyle birleşmiş ve kendilerine bir gezi blogu kurmuşlar. Yelkencilik ve ve lüks gezi hayatını bir araya getiren çift, birlikte tam 75 ülke gezmiş. Şimdiye kadar bir evleri olmadığını söyleyen Kach, “Herkes dünyayı dolaşmak ister ama kimse bunun için para bulamaz. Küçüklüğümden beri televizyonda gördüğüm insanlar gibi gezmek isterdim. Bunu yapma fırsatını ancak 27 yaşındayken buldum. Daha sonra maddi konuda bize yardımcı olması için bir blog kurduk. 2 Monkeys Travel ilk başta sadece eğlence olsun diye koyduğumuz bir isimdi. Zamanla akıllarda kalan bir isim olduğunu fark ettik. Şimdiyse herkesin iletişim kurabildiği bir sitemiz var. Bünyesinde bir sürü gezgin yer alıyor. Hepsi siteden maceralarını paylaşıyor. Hikayeler, uzun ya da kısa vadeli yolculuklar için ipuçları, lüks seyahatler ve gibi bir çok faydalı bilgi yer alıyor. Evimiz yok çünkü bir ev tutup kira ödemektense bilet almayı tercih ediyoruz” diyor. Dolaşmaya sırt çantalı olarak başlayan zamanla lüks gezgincilere dönüşen Kach ve Jonathan çiftinin hedefi bir bot alıp kendileri için hem bir eve hem de araca dönüştürmek.



Sahra Çölü'nü bisikletle geçti

Gazeteci ve belgesel programcısı Hasan Söylemez, 60 bin kilometreyi bisikletle geçecek. Söylemez, Afrika kıtasında 54 ülkeyi ziyaret edecek. Ocak ayında Fas'tan başladığı yolculuk en az üç yıl sürecek. Yolculuğunda en zorlu virajlardan birini dönen Söylemez, dünyanın en büyük çölü olan Sahra'yı 1850 kilometre boyunca pedal çevirerek 42 günde geçmeyi başardı. Çöl yolculuğunun son haftasının işkence gibi geçtiğini belirten macerasever, o günleri şöyle anlatıyor: “İnsanın aşkla tutunduğu bir hayali, gayesi olmasa çölde bu kadar uzun süre bisikletle yolculuk yapmak katlanılacak gibi değil! Afrika yolculuğumda bu güzergahı geçmek zorundaydım. Başka alternatif yol yoktu. Bazen sinirlerim alt üst oldu. İnsan çölde çok uzun süre yalnız kalınca ya derviş oluyor ya da kafayı yiyor. Çok şükür kafayı yemedim ama sabır eşiğimi sonuna kadar zorladım. Sürekli ufukta bir şey çıkacak umuduyla bakıyorsun ama yok, karşına hiçbir şey çıkmıyor. Eğer açlık ve susuzluk varsa işte o zaman serap görmeye başlıyorsun. Yoldan geçen tek tük arabalar dışında hiçbir şey yok! Duyduğum tek ses, rüzgar, bisiklet zinciri ve tekerin asfaltı ezerken çıkardığı lastik sesiydi. Bazen hava sıcaklığı 40 dereceyi buluyordu. Dilin damağa yapışması deyiminin ne olduğunu bizzat yaşadım.”