TGRT Haber ve İhlas Haber Ajansı (İHA) Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar'ın programına konuk olan Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci dolardaki rekor yükselişten, Merkez Bankası'nın faiz politikasına, Şubat ayı enflasyon rakamlarından ihracat ve ithalat gelirlerine pek çok konuda önemli açıklamalarda bulundu. Bakan Zeybekci, ayrıca Türk ekonomisinde yaşanan gelişmelere ilişkin düşüncelerini açıkladı.
Çözüm sürecinde gelinen aşamayı ve PKK'ya silah bırakma çağrısını değerlendiren Zeybekci, "Böyle bir lüksümüz yok. 30 yılı aşkın bir süreden beri akan kardeş kanını kaldırmaya veya anaların gözyaşlarını sürdürmeye hiç kimsenin hakkı yok. İşin siyasi boyutuna girmek istemiyorum ama artık bunu bitirmeliyiz" dedi.
2013 yılında Doğu ve Güneydoğu'nun her yerini arabayla dolaştığını hatırlatan Zeybekci, "Oradaki insanlar bize 'bizim yaşadığımız sıkıntıları Türkiye'ye anlatın' dedi. Bu süreç bitmeli, bir an önce ülke bu kardeş kavgasını bitirmeli. Ülkenin inanılmaz kaynakları, imkanları, zamanı, süreci, çağı yakalaması ki doğal, ekonomik ve nüfus yapısı ve her şeyiyle çok zengin bir bölge fakat bütün bunları değerlendiremiyorsunuz. Aksine o coğrafyada ülkenin inanılmaz kaynakları gidiyor" ifadelerini kullandı.
Çözüm sürecini ekonomik boyutuna dikkat çeken Zeybekci, "13 yıllık iktidarımız döneminde muhtelif defalarda buralara teşvikler verdik. En son teşvikimiz bölgesel teşviklerde 6. bölge teşvikleri. Bu teşviklerde yapı, şehir, yatırım yeri, faiz desteği, sigorta desteği, stopaj desteği gibi birçok alanda teşviklerimiz var. Böyle bir desteği Batı'da başka bir yerde verseniz inanın dünyanın her yerinden yatırım gelir ama 6. bölge desteğini vermemize rağmen istediğimiz sonuçları tam olarak aldığımızı söylememiz mümkün değil. 6. bölgenin genelinde yüzde 190 ile yüzde 200 arasında son 34 aylık süreçte bu teşvikin uygulanması döneminde gerek yatırım gerekse istihdamda artış yaşamışız ama Van'da bazı şeyler eksi veya en iyi yüzde 20'lik bir artış yaşamışız" açıklamasında bulundu.
"Özel bir operasyon var" diyen Zeybekci, şöyle devam etti:
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın PKK'ya silah bırakma çağrısına yönelik net bir açıklama yapmamasını eleştiren Zeybekci, "Orada bazı dinamikler ve güçler var. Bunları da bilmemiz lazım. Yani orada Kürt kardeşlerimizin hakları, özgürlükleri veya kültürel haklarıyla ya da talep ettikleri insani haklarla ilgili ben bunların hepsinin halledilebileceğine, hiçbir problemin kalmayacağına yürekten inanıyorum. Türkiye bu olgunluğa geldi ama orada göz ardı etmeyelim. Dünyanın en büyük eroin ticaretinin geçtiği yer, dünyanın en büyük insan ticaretinin geçtiği yer ve bir bölgedeki terörle silah dayayarak insanlara hükmediyorsunuz ve haraç topluyorsunuz. On milyarlık, yüz milyarlık bir rantın olduğu yerde bunu yönetenlerin vazgeçmesini bir 'masumane kardeşlik', 'barış', 'aynı dinin kardeşleri' şeklinde masum kılıfların içine sokmaya kalkarsak orada yanılırız, hata yaparız. Bence hem bu realiteyi görelim, onu yönetelim hem de oradaki kardeşimi bu beladan kurtaralım" şeklinde konuştu.
Bakan Zeybekci, Merkez Bankası'nın döviz ihalesini 40 milyon dolardan 60 milyon dolara çıkarmasına da açıklık getirdi.
Bakan Zeybekci, konuya ilişkin, "Merkez Bankası'nın piyasaya satış anlamında sunduğu 40 milyon dolara da 50 milyon dolar talep geliyordu şimdi 60 milyon dolar verdiğinde 70, 80 milyon dolar geliyor. O da şudur: Talep edenler 10 milyon ihtiyacı varsa 'ne olur ne olmaz' deyip 11, 12, 13 milyon yazar. Merkez Bankası'nın verdiği değil piyasadaki alım ve satımlar da önemli. Nerede bir rahatsızlık var, bundan kimler rant sağlıyor. Her şeyin düzgün, stabil ve süt liman olduğunu düşünün ve spekülatif ve manipülatif kar eden bazılarının kar etme ortamları yok. Türkiye'de bankaların sermaye yeterlilik oranı, kamunun borçlanma ihtiyacı, kamunun toplam borçlarının milli gelire oranları, cari açığın 2013'e göre 2014'te yüzde 30 civarında iyileşmesi, dış ticaret açığımızın yüzde 20 civarında daralması, ihracatın ithalatı karşılama oranlarının yüzde 73'ler seviyesine gelmesi, turist sayımızın 41 milyonlar seviyesine gelmesi, hizmet gelirlerimizin 50 milyon dolar seviyesine gelmesi... Bütün bunları hepsini beraber bir kenara bırakıp da sadece döviz kuru üzerinde eğer Türk ekonomisini değerlendirmeye kalkarsak bu çok büyük bir haksızlık olur. Türkiye'de bugün mesela Merkez Bankası açıklamış olduğu bir veri var, reel efektif döviz kuru seviyesi diye. Buna bakanlar teknik anlamda bilirler ki TL'nin değer kaybetmesiyle ilgili Türkiye'nin önünde şu anda bir problem yoktur. Bu hareketlerle bazılarının elde etmek istedikleri belki 1 şiddetinde olan bir rahatsızlığı 10 göstererek, dünyaya veya piyasalara bunu yayarak bundan rantlanma bir faaliyet vardır. Kur ne olacak? Endişe edilecek hiçbir şey yoktur, bunu piyasa kendi içinde halledecektir" ifadelerini kullandı.
"Bugün dolar, TL karşısında yüzde 1.34'lük değer kazandı ama diğer taraftan dolar euro karşısında da 1.10'luk değer kazandı" diyen Zeybekci, şunlar kaydetti:
"Bu beklenen bir şeydi. 2014'ün Mart ayında Avrupa Merkez Bankası Başkanı dedi ki 'Euro'nun değerlenmesine müsaade etmeyeceğiz.' Aynı zamanlarda Amerikan Merkez Bankası'nın parasal genişlemeyi durdurması ve daraltması, artı faizleri artırmakla ilgili sinyal vermesinin tam tersine Avrupa Merkez Bankası 'parasal genişlemeye gideceğim' dedi ve faizde eksiye indi. Ardından Danimarka ve İsviçre aynı şeyleri yaptı. İsviçre Merkez Bankası eksi 0.75 faizlere geldi. Bakın burada ne oynanıyor. Belki dünyada genel itibarıyla baktığımız zaman da gizli bir kur savaşları var. Avrupa Birliği (AB) ne yaptı ne etti hiçbir şekilde ABD'nin almış olduğu başarıyı elde edemedi ve yeterli görmediği için de ABD'nin tam tersine 'parasal genişlemeye gideceğini ve faizi düşüreceğini' söyledi. Yetmedi, piyasanın canlanması için Euro'nun değerini düşürerek dış talebi artırmak yani AB içinde üretilen malların fiyatlarını makul seviyeye çekerek dış talebi artırmak, artan dış taleple üretimi artırmak, üretimi istihdamı artırarak büyümeyi artırmak gibi amaç içine girdi.
Ben orada şunu söyledim: Türkiye olarak ABD'den dünyada gelişen ülkeler gibi etkilenmemiz olabilir ama dünyadaki diğer ülkelerin sahip olmadığı bir avantaj var. Dış ticaretin yüzde 40'ını biz AB ile yapıyoruz, doğrudan yabancı sermaye girişimizin yüzde 72'sini AB'den alıyoruz. Dolayısıyla ABD'den etkilendiğimiz o eksinin çok daha fazlasını artı olarak biz AB'den etkileneceğiz. Onun için endişe etmeye gerek yoktur. Şu anda kur üzerinde neden böyle bir oyun oynanmaya çalışılıyor? Türkiye'de faiz indirmesiyle ilgili kamuoyunda karşılık bulan, Türkiye'de üretimi, büyümeyi, istihdamı, ihracatı desteklemeyen bu faiz ortamında, faizin aşağıya doğru gitme eğilimini hisseden belirli bir zümre veya bu işten rantlanan bir... Çünkü dünyada Türkiye'den başka paranın gideceği bir yer yok. Türkiye dünyada AB ile Gümrük Birliği Anlaşması olan tek ülke ve dünyadaki bütün hukuk sistemlerine entegre olmuş bir ülke, ekonomik olarak AB'ye entegre olmuş olan bir ülke, güvenli bir ülke. Böyle bir ülkeye gitmeyecek de bu para nereye gidecek. Rusya'ya mı gidecek. AB'ye veya Japonya'ya gidip de eksi faiz mi alacak. En artı faiz şu anda ABD'de. Yüzde 1.5 seviyesinde faiz var. Oraya gittiği zaman onun için dolara olan talep arttığı için doların değerinin yükselmesini yaşıyoruz. Onun için hiç kimsenin endişe etmesine gerek yok. Şu anda oynanan oyun şu: 'Faizi düşürmeyin ha bak işte TL değer kaybeder, kur yükselir."
Merkez Bankası'nın bağımsızlığı konusunda da konuşan Zeybekci, "Düşünsenize bir ülkede seçilmiş bir cumhurbaşkanı, seçilmiş bir başbakan ve siyasetten gelen bir bakan faizle ilgili düşmesi gerektiğini söylüyor. Diğer taraftan Merkez Bankası diyor ki 'benim doğrularım veya benim şu andaki okuduğum manzaraya göre düşmemesi gerekiyor veya şu kadar düşmesi gerekiyor' diyor. Bundan daha bağımsız bir Merkez Bankası olabilir mi, dünyanın neresinde var. Merkez Bankası'nın bağımsızlığıyla ilgili tartışma açanlara söylüyorum, bundan daha bağımsız bir Merkez Bankası dünyanın hiçbir yerinde yok. Biz Merkez Bankası'nın bağımsızlığını tartışmıyoruz. Merkez Bankası'nın yetkilerinin yanında sorumluluklarıyla ilgili diyoruz ki 'fiyat istikrarı artı büyümeye de dikkat edelim.' Faize de istihdama da dış ticaretteki dengelere de cari açığa da dikkat edelim. Bunlar hep doğru tartışmalar" değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Zeybekci, "Cumhurbaşkanımızın faizle ilgili görüşlerine sonuna kadar katılıyoruz bunu da her platformda dile getirmeye çalışıyoruz. Türkiye'de Cumhurbaşkanımızdan ayrıca Ekonomi Bakanı olarak bütün reel sektörle de ilişki içindeyiz. Yani gerçekten yatırım ve üretim yapan, toptancılık, perakendecilik, ihracat, taşımacılık yapan, hizmet sektöründe, turizmde dünyayla turizm pazarlarında rekabet eden insanlarla bir araya geldiğimizde... Bakın Türkiye'de ticari krediler şu anda gittiğiniz zaman TL bazında yüzde 14 seviyesinde. Bugün aldığınız kredinin faiz ve ana para ödemesi 1 yıl sonra. Peki önünüzdeki 1 yıl boyunca sizin katlanacağınız enflasyonla ilgili beklenti enflasyon ne ki beklenti enflasyonla ilgili yüzde 5-7 aralığında bir beklenti var, Merkez Bankamızın hedefleri de yüzde 5 seviyelerinde. Peki yüzde 14 maliyete katlandığınız, faiz ödediğiniz bir ortamda en maksimum yüzde 7'sini enflasyondan düştüğünüz zaman reel anlamda maliyetlerinize yansıyan yüzde 7'lik bir marj var. Bu katlanılabilir değil" şeklinde konuştu.
AK Parti'nin 3 dönemlikler konusunda bir sıkıntı yaşamayacağını belirten Zeybekci "Bir, Türkiye ekonomisi artık oturmuştur, bir büyüme istikrarı vardır. 12 yıldan beri Türkiye üst üste ortalama yüzde 5.1 büyüdü. 2008'den itibaren 20 çeyrekten itibaren ortalama 5.6 büyüdü. Türk ekonomisi 2008'den itibaren bugüne kadar ortalama 7 milyon vatandaşına iş üretti, 2004 yılında 1.4 milyon vatandaşına iş üretti. Türk ekonomisi etrafımızdaki ateş çemberine rağmen; Rusya-Ukrayna krizine, Rusya'nın yüzde 18, Ukrayna'nın yüzde 30 civarında ithalatının daralmasına, İran'daki ambargolara, Irak'ın yüzde 50'sinin terör örgütü tarafından işgal edilmesine, ithalatının yüzde 22 yönünde bizim açımızdan daralmasına, Suriye'nin yerle bir edilmesine, Mısır'ın ithalatının yüzde 10 civarında daralmasına, en önemli pazarlarımızdan bir tanesi Libya'nın 2-3'e bölünmesine, AB'nin tamamında yüzde 1 bile olmayan ticaret alım artışına rağmen Türkiye yüzde 5 oranında ihracatını artırdı. Türk müteahhitleri -dünyada Çin'den sonra ikinciyiz- 2014 yılında dünyada 24 milyar dolarlık müteahhitlik hizmeti imzaladılar. Bütün bunların olduğu bir ortamda Türkiye'de bir Nihat gider analar daha ne Nihat'lar doğurur" ifadelerini kullandı.
"Enflasyon mu faizden yoksa faiz mi enflasyondan çıkar?" sorusuna net cevap veren Zeybekci, "Enflasyon faizden çıkar. Çünkü reel faiz yani enflasyon üzerinde kalan faiz marjı ne kadar artarsa o da bir şekilde enflasyona sebeptir" karşılığını verdi.
Japonya ile 2015 yılı içerisinde serbest ticaret anlaşması imzalanacağını açıklayan Zeybekci, "Rusya ile görüşmelerimiz var. İran'la imzaladık, Singapur'la hemen hemen bitmek üzere full serbest olması öngörülüyor" dedi.
2014 yılında laboratuvar anlamında önemli bir yıl olduğunu hatırlatan Zeybekci, "İhracata dayalıydı. TL'nin değerini yukarıda tutarak Türkiye'yi ithalat anlamında çok kolay bir ülke haline getirerek, ithalatla Türkiye'de iç piyasayı canlandırarak ekonomik canlılık ve büyüme sağlayabilirsiniz. Ama bu üretmediğiniz bir değerle satın almış olduğunuz bir refahtır. Bu da size belirli sürelerle bir şişme yaratır. Bu şişme de belirli sürelerle patlama yaratır. Asıl reel, milli büyüme ihracata dayalı büyümedir. Türkiye olarak bizim yapmamız şu andan itibaren yöneldiğimiz alan odur. İhracata dayalı, üretip büyüyerek, istihdamımızı artırarak milli değerlerimizi yurt dışına ihraç ederek bunun karşılığını Türkiye'ye transfer ettiğiniz zaman bunun hesabı yok. Bu direk Türkiye'ye gelen bir varlık transferidir" açıklamasında bulundu.