|

TÜSİAD'dan 2017 için son tahmin: Yüzde 6'yı geçer

TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik, "2017'nin sonu itibarıyla büyüme tahmini ne olur diye baktığımız zaman, yüzde 6, hatta bir miktar üzerinde kapanan bir 2017 yılı olacak" dedi.

Yeni Şafak
11:27 - 22/11/2017 Çarşamba
Güncelleme: 14:47 - 22/11/2017 Çarşamba
AA
TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik AA Finans Masası'na konuk oldu.
TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik AA Finans Masası'na konuk oldu.

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, AA'nın 100. Yıl Vizyonu çerçevesinde geliştirdiği ve finans piyasası profesyonelleri ile buluştuğu platformu AA Finans Haberleri Terminali'nden (aafinans.com) canlı yayınlanan Finans Masası'na konuk oldu.

Son dönemde kurdaki dalgalanmaya yönelik değerlendirmelerde bulunan Bilecik, dövizin muazzam derecede yükselişi kadar inmesinin de iş dünyası için iyi bir şey olmadığını ifade etti.

Bilecik, dövizdeki dalgalanmanın iki temel göstergeden kaynaklandığını belirterek, şunları kaydetti:

"Bunlardan bir tanesi tamamıyla konjonktürel, dış dünyadan kaynaklanan kısmı... Bir de iç duruma da geleceğim. Öncelikle ABD Merkez Bankası'nın (Fed) faizleri artıran politikalara devam ediyor olması... Kendi kararları şüphesiz, 2018 yılında da bu karara devam edecek olmaları, nihayetinde yabancı sermayenin bir miktar gelişmekte olan ülkelerden, özellikle Amerika'ya, daha gelişmiş ülkelere doğru bir hız kazandığı dönem yaşıyoruz. Özellikle kur hareketi ve doların yukarıya doğru çıkmasının temel göstergelerinden biri bu...

Bir de içeriye bakmamız gerekir. İçeride de özellikle AB ülkeleriyle, Amerika'yla yaşanan gerilimler, bir anlamda dış politika tutumumuz da gerçekten döviz hareketinin artmasını sağlayan nedenler oldu. İş dünyasını gerçekten kökten etkileyen noktalar... Bugün tarihi bir şekilde baktığımız zaman, iş dünyasının çok önemli döviz cinsinden açık pozisyon diye tabir ettiğimiz dış borcu var, 210 milyar dolar civarında net... Bunların hepsi kur farkından etkilenen şeyler..."

"Daha başarılı netice almamızı sağlayan bence enstrümanlar ortaya koyabilir"

Erol Bilecik, kurdaki dalgalanma karşısında Merkez Bankası'nın attığı adımlara ilişkin, "Biz bir kere Merkez Bankası'nda liyakat anlamında en ufak bir eksiklik olmadığını düşünüyoruz. Bu konuda yorumumuz çok net..." dedi.

Türkiye'nin de içinde bulunduğu birçok ülkede enflasyon hedefi bulunduğunu ve bu hedefe yönelik mekanizmalar geliştirildiğini ifade eden Bilecik, şunları söyledi:

  • "Bu konuda Merkez Bankası'nın elinde muazzam derecede teknik araç var. Teknik araçlar olarak hiçbir sıkıntı yok. Ama siyasi iklimden daha bağımsız, hatta bir miktar daha cesur olarak, bir miktar daha iletişimi bu anlamda yukarı alarak, daha politikalarında sıkı uygulaması gerekir. Eğer faizleri düşürmesi gerekiyorsa düşürmesi, artırması gerekiyorsa da artırması gerekir. Burada daha cesur bir iletişim metoduyla devam eder diye... Merkez Bankası eminiz gerek kurda yaşanan dalgalanmalarda, enflasyon, faiz gibi... Buralarda daha başarılı netice almamızı sağlayan bence enstrümanlar ortaya koyabilir. Ben bu konuda karamsar değilim."

"2018'de enflasyonda tekrardan bir tek haneye düşüş bekliyoruz"

TÜSİAD Başkanı Bilecik, Türkiye'nin 2017 yılı büyüme performansına ilişkin görüşlerinin sorulması üzerine, iş dünyası olarak büyüme rakamlarından memnuniyet duyduklarını dile getirdi.

Üçüncü çeyrekte, ilk yarıda açıklanan yüzde 5,1'in çok daha üzerinde bir büyüme neticesiyle karşılaşılacağı öngörüsünde bulunan Bilecik, "TÜSİAD olarak görüşümüz yüzde 8,5, hatta yüzde 9'lar bazında bir üçüncü çeyrek büyümesi ile buluşacağız diye düşünüyorum. Bu tabii bütün iş camiasını memnun eden bir sonuç olacak." dedi.

  • Bilecik, 2016'nın üçüncü çeyreğinde eksi 1,8'lik bir büyüme olduğunu, bu önemli baz etkisi ile normallerin çok daha üzerinde bir büyüme gerçekleştiğini aktararak, "2017'nin sonu itibarıyla büyüme tahmini ne olur diye baktığımız zaman, yüzde 6, hatta bir miktar üzerinde kapanan bir 2017 yılı olacak. Bu son derece olumlu. Bir de şunu söyleyebilirim; yılbaşına dönersek, birçok banka vesaire... Aşağı yukarı yüzde 2,5-3 bandında bir büyüme tahmininde bulunmuştu. Bu, gerçekleşecek olan yüzde 6 veya o civardaki rakamlarla iki misli tahminlerin çok daha üzerinde bir büyüme oldu. Bundan çok memnunuz." diye konuştu.

"2018 büyüme tahminimiz yüzde 4 civarında"

Erol Bilecik, enflasyon ve cari açık konularına yönelik değerlendirmelerde bulunurken, şu görüşleri dile getirdi:

"Hayatı geriye doğru daha fazla anlarsınız, ileriye doğru da yaşarsınız. Ekonomide de aynı şey... Geriye doğru meseleleri iyi anlamazsak, ileriye doğru yaşamı kurarken de parametreleri yeteri kadar iyi oturtamayız diye düşünüyorum. Bizim 2018 büyüme tahminimiz yüzde 4 civarında. Cari açığın milli gelire oranının ise yüzde 5 civarında olacağını tahmin ediyoruz. Enflasyonda tekrardan bir tek haneye düşüş, yüzde 8,5-9 civarında olacağını düşünüyoruz. Dolara yönelik bir şey söylememiz mümkün değil. Orada gerçekten belki bir belki birden fazla denklemden bahsediyoruz ama bilinmeyenleri çok. Burada herhangi bir tahminimiz mümkün değil.

Şunun da altını çizmek isterim; geçmişte açıklanan Orta Vadeli Plan (OVP) rakamlarına baktığımız zaman hükümetimizin yüzde 5,5 civarında 2018 büyüme hedefi var. Ben yüzde 4 dedim. Burada birkaç tane noktayı işaretlemek isterim. Birincisi, yatırım iştahının yeteri kadar bir noktaya gelmediğini görüyoruz. Bu bizim tahminimizi biraz daha iyileştiren nedenler... Bir diğer önemli nokta da KGF gibi, vergi indirimleri gibi 2017'de önemli alternatif olarak, önemli enstrümanlar olarak devreye girmiş olan noktaların da 2018'de tekrarlanmayacağını düşünüyoruz. Aksine, hatta vergi artışı olma ihtimalini de satır aralarından okuyoruz. Bu nedenle de bizim kendi tahminimiz ile OVP tahmini arasında ayrışma olduğunu görüyoruz."

Büyümenin kompozisyonu ve Kredi Garanti Fonuna (KGF) ilişkin soru üzerine Bilecik, büyüme rakamlarının iş dünyasının hoşuna gittiğini, moral artırdığını, ileriye doğru güvenle bakılmasını sağladığını belirterek, büyümenin kalitesinin, kompozisyonunun ne olduğunun büyüme rakamından çok daha fazla önemli olduğunu, iş dünyasının kompozisyonun dengeli olmasını tercih ettiğini kaydetti.

Bilecik, bu yılın önemli gelişmelerden birinin, ihracat rakamlarının, özellikle Avrupa Birliği (AB) üyelerine yapılan ihracatın yukarıya çıkması olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:

"Bu büyümeyi en çok destekleyen ve kompozisyonda da iyi bir şekilde yerini bulan rakamlardan birisiydi. Diliyorum ki aynı ivme devam eder, ben devam edeceğini düşünüyorum. Ama içeriğe baktığımız zaman özellikle tüketim ve kamu harcamalarının bu noktada önemli katkıları oldu. Yılın ilk yarısında KGF'nin devre girmesi önemli bir can suyu olmakla beraber ekonomiye önemli bir ivme verildi. Şu an yüksek büyüme rakamlarını konuştuğumuz bir süreç yaşıyoruz. Yani önemli bir zaman kazanımı oldu. Şimdi yapılması gereken nokta, reformları iyi yapmak. Reformist bakıp, reform ajandasını daha ön plana alıp, sürdürülebilir büyümenin önemli göstergesi olarak yatırıma dönmemiz gerekir. İnşaatta büyüme kötü bir şey değil ama inşaat yatırımlarının yüzde 10'lar civarında büyüdüğü bir ekonomide makine teçhizatı yatırımları 4 çeyrektir eksi. Yatırımcının daha fazla güvene ihtiyacı olduğu bir atmosfer var. Yatırımcının önününü biraz daha fazla görebilmelerini sağlayabilecek bir nokta var."

"Ekonomide güven esas ve güven de en büyük sosyal sermaye"

Ekonomide bir esas olan güvenin ayrıca en büyük sosyal sermaye olduğunu anlatan Bilecik, yatırım ortamının iyileştirilmesinin, eleştirel kısımlarının ortadan kalkmasını sağlayacak önemli bir nokta olduğunu dile getirdi.

  • Yatırım ortamının nasıl iyileştirileceğine ilişkin soru üzerine Bilecik, "2002-2007'de AK Parti'nin göreve geldiği 5 yıllık dönemi hep beraber düşündüğümüz zaman, öyle bir reform ajandasına, yatırım ortamının iyileştirilmesine dönük olarak çalışma ivmesine, atmosfere ihtiyaç var. Bu atmosfere yakın çalışmalar yapıldığını görmekten mutluluk duyuyoruz." dedi.

Bilecik, yatırım ortamının iyileştirilmesinde, iş yapma kolaylığı ve bürokrasinin azaltılmasının konuşulduğunu aktararak, burada bir eksenin eksik olduğunu, yatırımcının yatırım alma kararından yatırımın uygulamaya konulduğu o bütün sürecin iyileştirilmesinin gerektiğini kaydetti.

Dünya Bankası tarafından hazırlanan İş Yapma Kolaylığı Raporu'nda Türkiye'nin 60'lı sıralarda bulunduğuna ve artık ilk 10'da yer alması gerektiğine işaret eden Bilecik, Başbakan Yardımcısı ve Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu'nun (YOİKK) Başkanlığını yapan Recep Akdağ'ın bu çalışmalara müthiş bir ivme vermesinden dolayı da memnuniyet duyduklarını söyledi.

Bilecik, birçok STK'dan görüş alındığını, şu anda üzerinde çalışılan, sadeleştirilen veya uygulamaya sokulacak olan 128 önerinin bulunduğunu, bunların 70'ini TÜSİAD'ın önerdiğini aktararak, "Özellikle vergi diliminde, gümrük uygulamalarında, enerjide, denetim piyasalarında, istihdam ve Ar-Ge'de bizim olmazsa olmaz diye saydığımız bu bölümler." dedi.

"Belirsizliği yönetenler oyunun kazananı olacak"

Hükümetin aldığı tedbirler ve teşviklere ilişkin soru üzerine Bilecik, bazı sektörlerde verilen teşviklerin önemli katkılarının bulunduğunu, ancak bunların hepsinin geçici olduğunu bildirdi.

Bilecik, teşviklerle beraber yatırımcının iştahını daha fazla yukarı çekmek amacıyla kurun dalgalanması veya bu tip politikalarda biraz daha net olunmamasının getirdiği sıkıntıların ortaya çıktığını aktararak, "Bütün dünya için yeni bir normal var. Bu normalin adı belki biraz garip olacak ama bunun adı belirsizlik. Çok gelişmiş ülkelerde dahi aynı şey geçerli. Belirsizliği yönetenler oyunun kazananı olacak. 2018'de bu teşvikler devam ederek artsın noktasında olmamamız gerekir." diye konuştu.

Doğru sektöre, daha fazla Ar-Ge'ye, inovasyona, katma değeri yüksek üretimlere destek olabilecek teşviklerin paha biçilemez olduğunu belirten Bilecik, "Bizim daha çok 3 ana faktörü irdelememiz gerektiğine inanıyorum. Ekonomiyi sürdürülebilir ve kaliteli bir şekilde yönetmek adına iç politikadaki belirsizlerin azaltılması, gerilimlerden kurtulmak, kutuplaşmadan çıkmak ve dış politikadaki tutumumuz. Bu 3 parametreyi daha iyi irdeler ve yönetmeyi başarırsak teşviklerin neticelerini daha fazla alabiliriz" dedi.

"(AB ilişkileri) İleriye doğru bakan bir zihniyetle bu görüşmelere devam edeceğiz"

Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) ilişkilerine yönelik soru üzerine Bilecik, TÜSİAD'ın faaliyetleri ve politikaları hakkında bilgi vererek, "TÜSİAD'ın neredeyse değişmeyen demokrasi, hukuk, özgürlükler, ülke ekonomisi, reformlar, küresel ilişkiler, AB ilişkileri, Gümrük Birliği, eğitim STEAM, sürdürülebilirlik, gençlik, girişimcilik, dijital ekonomi, toplumsal cinsiyet eşitliği ve bölgesel kalkınma gibi ana başlıklarımız var." diye konuştu.

Erol Bilecik, TÜSİAD'ın, 46 yıllık öyküsü olan sivil toplum örgütü olduğunu belirterek, şu bilgileri verdi:

  • "İş dünyasında son derece güçlü figürleri var. Kurumlar vergisinin yüzde 85 ve üzeri üyelerimiz tarafından ödenir. Özellikle küresel ilişkilerde muazzam derecede iyi networkler oluşturmuş, bu iyi networkleri de her geçen süreçte yukarıya çeken, iyi yönetmeye çalışan bir TÜSİAD var. AB konusu bizim için son derece hassas. Bu, Türkiye için 60 küsür, bizim için de 46 yıllık bir öykü. TÜSİAD'ın bu yıl içerisinde neredeyse en çok konuştuğu konu; 'AB yolculuğunun aman gerisinde kalmayalım, aman vazgeçen, kaybeden olmayalım.' Tabii iç açıcı bir durum söz konusu değil. Burada iki tarafın da karşılıklı olarak verdiği sözleri yerine getirememesinden, konjonktürel gelişmelerden ve yapılması gereken reformların bir miktar geride kalmasından kaynaklı birçok sebep oldu.

AB tarafında da Türkiye'yi meselenin içine almaktan çok, sanki ötelemeye çalışan muazzam derecede yanlış bir anlayış var. Bizim tarafa da bakmamız gerekir diye düşünüyorum. Bizde de verilen sözlerin tutulmaması, yapılması gereken reformlarının yapılmaması, karşılıklı olarak negatif beslenen bir algı oluştu ve bugüne geldik. Bugün yol haritasının temel 2 noktası var. Müzakere başlıklarının devam etmesi ve ondan daha önemli olan Gümrük Birliği modernizasyonu... Onlar bize mahkum, bir o kadar da biz onlara mahkumuz. Karşılıklı bir menfaat birliğimiz var nihayetinde. Bu ilişkilerde daha iyi olmamız gerekiyor. Sadece iyi olmanız yetmiyor, vazgeçmemeniz gerekir. AB öyle bir konu. 11 aylık dönem dahilinde Brüksel ofisimiz başta olmak üzere, Londra'da, Berlin'de, Paris'te yapmış olduğumuz birçok toplantı ve görüşme var. Buraya asla geriye doğru bir yürüyüşümüz olmadan, ileriye doğru bakan bir zihniyetle bu görüşmelere devam edeceğiz ama gerilimin tamamen ortadan kalkması gerek."

"KGF son derece başarılı bir uygulama oldu"

TÜSİAD'ın "Bu Gençlikte İŞ Var!" projesine değinen Bilecik, 2011 yılından bu yana devam eden projenin üniversite gençlerine girişimciliğin iyi bir alternatif olduğunu gösterdiğini söyledi.

Bilecik, Mayıs 2018'de sonuçlanacak projeye başvuruların 30 Kasım'a kadar süreceğini kaydederek, "Biz onların hayallerine ortak olduğumuz gibi, kendi tecrübelerimizi de onlarla paylaşıyoruz. Öne çıkan çok proje var. Muazzam start-up'lar çıkıyor. Geçen seneki birincimizin ABD'den önemli yatırımlar aldığını görüyoruz." diye konuştu.

KGF'nin son derece başarılı bir uygulama olduğuna işaret eden Bilecik, KGF'nin, yılbaşında çok sıkışık olan piyasaya önemli bir hareketlilik getirdiğini ifade etti.

Bilecik, KGF'nin iyi yorumlanması gerektiğine de dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Uygulamanın önemli bir maliyeti ortaya çıktı. Bütçede ve öngörülmeyen bir noktada negatif etkisi olduğu gibi başka maliyetleri de olmuştur. 2 ayda 200 milyar TL kredi dağıtımı yapıldı. Bu yapıldığı zaman, bunu sağlayan bankacılık sistemindeki yapıda önemli bir rasyonun bozulduğunu gördük. Dünyada kredi mevduat oranlarına baktığınız zaman iyi, makul ve hedef oranlar yüzde 60-80'dir. Bize baktığınız zaman yüzde 150 olmuş vaziyette. Nihayetinde burada duymamız gereken bir alarm sesi var. Mevduat faizlerinin otomatik olarak biraz daha yukarıya çıkmasını sağladı. Tabii bunların hepsi mevduatlardan sağlanan noktalar olmadığı için yurt dışından finansman borçlanmasının yukarıya çıkmasına neden oldu. İyi haber; büyümeyi artırdı. Bir yandan da bunun hemen bitişik kardeşi olan enflasyonun çift haneye çıkmasını sağladı diye düşünüyoruz. KGF normal şartlarda çok önemli bir mekanizma. Bunun daha ciddi kriz anlarında, ki böyle bir durumumuz yok, daha pozitif olacağını düşünüyoruz."

Avrupa'nın yüzde 2,5 ile son derece makul, yukarıya doğru ve iştahlı bir büyüme sağladığını anımsatan Bilecik, Türkiye'nin mali disiplini bozmadan, sadece reform ajandasına odaklanması gerektiğinin altını çizdi.

  • Bilecik, yatırım ortamının iyileştirilmesiyle beraber vergide, iş gücünde, teknolojide, dijital dönüşümde ve sanayide yapılması gereken birçok reform bulunduğunu vurgulayarak, "Reform kelimesini sık sık tekrarlayarak içini boşalttık. Reform ajandasının önümüzdeki dönemlerde ortaya konulduktan sonra, liderliğinin sayın Cumhurbaşkanı tarafından yapılması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü iş dünyasında bir miktar inandırıcılık ve güven kat sayısı azaldı." şeklinde konuştu.

Ortaya çıkacak reform ajandasının Türkiye'ye zaman kazandıracağını kaydeden Bilecik, "Keşke bunu 3-4 yıl önce daha güçlü bir şekilde yapsaydık. Dünya iyiyken, biz ödevini iyi yapmış, maça daha iyi asılan bir noktada dururduk. Türkiye olarak her zaman oyunu kısa vadeli değil, orta ve uzun vadeli oynamak zorundayız. Orta veya uzun vadede hem tehditlere hem de fırsatlara odaklanmamız gerekiyor. Bunlarla beraber mali disiplini yüksek ama reform ajandalarının bütün dönüşümünü yapmış, yeni dünyaya daha fazla hazırlık yapan, dijital dönüşümü masanın başına koyan bir yapıyla maça girmemiz gerekiyor diye düşünüyorum. Girersek de alırız zaten." diyerek sözlerini tamamladı.

#TÜSİAD
#Erol Bilecik
6 yıl önce