|

Avrupa'daki gerilimi güreşle yeneceğiz

Avrupa'da yaşayan Türkler, referandum sonucunda çıkan 'Evet'lerden sonra gerginleşen ortamı yaptıkları çalışmalarla yumuşatmaya çalışıyor. Hollanda Türkevi Araştırmaları Merkezi Başkanı Veyis Güngör, "Hollanda'nın Alman faşizminden kurtulduğu 4-5 Mayıs tarihlerinde biz de Türklere yapılan ayrımcılığı konu alan etkinlikler düzenleyeceğiz. Onlara Hz. Mevlana ve Yunus Emre'nin hoşgörüsünü anlatacağız. Tarihimizden örnekler ve metodlarla ırkçılıkla mücadele edeceğiz" diyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 30/04/2017 Pazar
Güncelleme: 06:39 - 30/04/2017 Pazar
Yeni Şafak
​Avrupa'daki gerilimi güreşle yeneceğiz
​Avrupa'daki gerilimi güreşle yeneceğiz

Nisan anayasa değişikliği referandumuyla birlikte Avrupa ülkelerinde yüksek oranda çıkan 'Evet' oyları, gurbetçiler üzerindeki baskıyı arttırdı. Referandumdan 'Hayır'ın çıkması için ellerinden geleni yapan Avrupa basını, çıkan sonuçla birlikte nefret dilini daha da arttırdı. Üstelik sadece basının değil siyasetçilerin söylemleri de bir o kadar ağır oldu. Bu hafta Avrupa'nın farklı ülkelerinde yaşayan ve artan gerilimin düşmesi için çalışmalar yürüten Türk sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve gazetecilerle görüştük. Türklerin huzur içinde yaşaması için etkinlikler ve festivaller düzenleyen Avrupalı Türkler, gerilimin bir an evvel son bulması için canla başla çalışıyor. Avusturya'da gazetecilik yapan Ramazan Aktaş, her türlü engellemelere rağmen halka doğru bilgileri ulaştırmak için uğraşırken, Hollanda'da Türkevi Araştırmaları Merkezi Başkanı olan Veysi Güngör, Mevlana ve Yunus Emre gibi düşünürlerin hoşgörü mesajlarını dünyaya yaymak için büyük çapta bir festival hazırlayacaklarını söylüyor. İsviçre'de Türk Toplumu Genel Başkanı olan Levent Karaağaç ise binlerce kişinin katılımıyla gerçekleşecek bir festival düzenleyip Türk ve İsviçreli güreşçileri yarıştıracaklarını ifade ederken Almanya UETD Genel Sekreteri Bülent Bilgili de ülkede yapılacak genel seçimlerde Türklerin doğru karar vermesi için çalışmalar düzenleyeceklerini söylüyor.

KOMŞULAR SELAMI KESTİ

Hollanda'da Türkevi Araştırmaları Merkezi Başkanı Veyis Güngör, göçmen sorunlarıyla ilgili araştırmalar yaparak bu konuda pek çok program düzenlediklerini söylüyor. Referandum sonucundan sonra Hollandalı komşularının selamı sabahı keserek kendilerine tavır aldıklarını belirten Güngör, "Özellikle medyanın tutumu bizi endişelendiriyor. Buranın tek gündemi Erdoğan. Buradan çıkan yüzde 70 oranında 'Evet' oyu, Türk hükümetine olan teşekkürümüzün bir göstergesi oldu. Çünkü Avrupalı Türkler yıllarca ihmal edildi" şeklinde konuşuyor. Yaşanan gerginliğin her iki ülkeye de zarar verdiğini sözlerine ekleyen Güngör, "Artan ayrımcılığa karşı yeni mücadele metodları bulacağız. Avrupa bir kimlik kriziyle karşı karşıya. "Biz kimiz?" sorusuna yanıt bulamıyorlar. Biz de göçmenler olarak bu soruya kendimizce katkıda bulunmaya çalışıyoruz. 4-5 Mayıs Hollanda'nın Alman faşizminden kurtuluş yıldönümünde biz de rol modellerimiz olan Hz. Mevlana'yı, Hoca Ahmet Yesevi'yi, Yunus Emre'yi , Hacı Beştaş-ı Veli'nin hoşgörüsünü onlara anlatacağız. Önümüzdeki aylarda da yine Güney Afrika ve Hollanda ilişkilerinin 400.yıldönümü. Güney Afrika'da ırkçı ve ayrımcı rejime karşı mücadele eden Nelson Mandela, İmam Abdullah Harun gibi isimleri ele alıp programlar düzenleyeceğiz. Avrupa'nın kendi değerleriyle çeliştiğini de gözler önüne sermiş olacağız" diyor.

İSLAMOFOBİ
TÜRKOFOBİYE DÖNÜŞTÜ

Avusturya'da bir medya ajansına sahibi olan Ramazan Aktaş, burada aktif bir şekilde gazetecilik yapıyor. A Haber'in Avusturya temsilcisi de olan Aktaş, pek çok televizyon ve radyo programına katılarak milliyetçi muhafazakar Türklerin görüşlerini Avusturya'ya duyurduğunu söylüyor. Kendisine Avusturya basını tarafından gazeteci değil 'Erdoğan sempatizanı" dendiğini ifade eden Aktaş "Burada başörtüsü takıp televizyon programlarına katılan bir provakatör kadını deşifre ettik. Ayrıca Avusturya basını referandumdan önceki iki aylık süreçte kendi iç siyasetini tamamen unutarak sadece Erdoğan düşmanlığı ile ilgili haberler yaptı. Avusturyalı halkı da bu durumdan epey rahatsız olmaya başladı. Ama yüzde 73 evet çıkınca da bunun karşılığını almamız gerekiyor dediler. Şimdi de çifte vatandaş olup oy kullananların listelerinin ellerinde olduğunu iddia ediyorlar. Oy kullananlara para cezası vereceklerini ve 'evet' oyu kullananları sınır dışı edeceklerini söylüyorlar" diyor ve ekliyor: "Burada da diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi ırkçı partiler yükselişte. Sağcısı da solcusu da Erdoğan düşmanlığında birleşiyor. Ayrıca burada benim eşim de dahil olmak üzere başörtülü kadınlar ciddi hakaretlere maruz kalıyor. Eşimle yolda zor yürüyoruz. Bu süreç İslamofobiyle başladı. Şimdi Türkofobi oldu. Sırada ne var çok merak ediyoruz" diyor.


FESTİVALLERLE GERİLİMİ
AZALTACAĞIZ

Evet oranının yüzde 38'de kaldığı İsviçre'de, İsviçre Post Gazetesi'nde reklamcılık yapan ve İsviçre Türk Toplumu Genel Başkanlığı görevini yürüten Levent Karaağaç, üzerlerindeki psikolojik baskının gün geçtikçe arttığını söyleyerek "Evet kararını belli eden kişilere casus yaftasını yapıştırdılar. Camilerin de casusluk faaliyetlerine katkı sağladığını söylediler. Bu konuda vatandaşlarda da tedirginlik yaşanıyor. Bugünlerde sanal ortamlarda yapılan paylaşımların da inceleneceğine dair bir söylenti çıktı. Avrupa bize, iç siyasetinizi bize getimeyin derdi fakat biz şimdi Avrupa'nın temel malzemesi olduk" ifadelerini kullanıyor. Türklerin Avrupa'da potansiyel bir güç olduğunu söyleyen Karaağaç, "Önceden toplumda ikinci statüdeydik. Şimdi burada 70 avukat, 150 doktorumuz var. Yetişmiş gençlerimizin birçoğu Türkiye'ye geri dönmek istiyor" diyerek devam ediyor: Kurduğumuz hukuk komisyonu ile vatandaşlarımıza ücretsiz danışmanlık hizmeti veriyoruz. Bununla birlikte ortamı yumuşatmak için İsviçre'nin Winterthur şehrinde yapılan talaş güreşlerinde bizim Türk yağlı pehlivanlarla İsviçre'nin güreşçilerini bir araya getireceğiz. 10 bin kişilik bir festival düzenleyeceğiz. Çünkü biz artık gerilimin düşmesinden yanayız. Yani spor gibi asgari müşterekleri buluşturup insanların yeniden huzur içinde yaşamasını sağlamak istiyoruz.


TÜRK SEÇMENE YOL GÖSTERİYORUZ

Almanya'da UETD (Avrupalı Türk Demokratlar Birliği) Genel Sekterliği yapan Bülent Bilgili, tıpkı diğer Avrupa ülkerinde olduğu gibi Almanya'da da 'Evet' oyu verenlere karşı kin ve nefretin arttığını söylüyor. Avrupa'daki hiçbir seçimde insanların seçimlerde ne yönde oy kullandığının sorulmadığını ifade eden Bilgili, "Burada Alman iş arkadaşları ve komşular 'Evet mi hayır mı verdiniz?' diye Türklere baskı yapıyor. Cevap vermediğimizde hemen 'Evet' dediğimizi düşünüp araya mesafe koyuyorlar. Burada yüzde 63 oranında evet çıktı. Bunu kabullenemiyorlar" diyor. 40 yıldır Almanya'da yaşadığını ifade eden Bilgili, "Burada televizyon programlarına katılıp görüşlerimizi bildiriyoruz. Örneğin birkaç gün önce Berlin'den Düssedorf'a uçaçaktım. Havaalanında güvenlik kontrolü yapan kişi bana nefretle bakarak 'Siz Erdoğan destekçisisiniz' dedi. Burada ikinci sınıf bir insan muamelesi değil artık resmen zenci muamelesi görüyoruz" diyor ve ekliyor: "Almanya'da sonbaharda genel seçimler yapılacak. Burada seçime katılacak ırkçı ve teröre destek veren partiler hariç diğerleriyle toplantılar yapıyoruz. Gerginliği dağıtmak ve diyalog kurmak için uğraşıyoruz. Ayrıca buradaki Türk seçmenlerin hangi partilere oy vermemeleri konusunda onlara yol göstermek için programlar düzenliyoruz."


Türkler Müslüman
olduğu için hedefte

Referandumda yüzde 64 'Evet' oranın çıktığı Fransa'da uzun yıllar yaşayan ve Paris Üniversitesi'nde de öğretim görevliğiliği yapan Prof. Dr. Arif Esin, "Fransa'da yabancılara karşı büyük bir islamofobik baskı var. Fransa'da Türklere karşı olduğu gibi Araplara, zencilere tüm azınlıklara karşı bir kampanya yürütüldü. Burada Türkler Müslüman olduğu için hedef gösteriliyor" diyor. Fransa'da da "Evet veren Türklerin gönderilip gönderilmeyeceği" tartışmalarının yaşandığını dile getiren Esin, "Avrupa bunları 60 yıl önce yaşadı. Bu tür söylemlerden uzaklaşmışken tekrar aynı şeyler yaşanıyor. Artık çifte vatadaşlık vermeyeceklerini düşünüyorum. Şu an Türk mahallerinde insanlar durgun, kahvehaneler ve sokaklar boş. Esnaf da tüm bu yaşananların Türklerde huzursuzluğa yol açtığını söylüyor"diye konuşuyor.

#Avrupa
#Anayasa referandumu
#İslamofobi
7 yıl önce