|

Boğaz'a bakıp New York mu çizilir

Geçtiğimiz hafta ödüllendirilen ‘En Yeşilaycı’lar arasında ressam İsmail Acar da vardı. Acar'la hem ödülünü hem de yerlilik üzerine konuştuk. Sanatçılarımızın milli olmayı yanlış yorumladığını söyleyen Acar, "İstanbul'a, Boğaz'a bakıp New York'un gökdelenlerini çiziyorlar" diyor.

Yeni Şafak
04:00 - 19/03/2017 Pazar
Güncelleme: 23:14 - 18/03/2017 Cumartesi
Yeni Şafak
İsmail Acar - Fotoğraflar: Talha MENTEŞ
İsmail Acar - Fotoğraflar: Talha MENTEŞ

Türk çağdaş sanatının öncü isimlerinden ressam, enstelasyon ve illüstrasyonlarıyla meşhur İsmail Acar, En Yeşilaycı'ların seçildiği Zümrüdüanka Ödül Töreninde sanat ödülüne layık görüldü. Acar da törende Cumhurbaşkanı Erdoğan'a özel hazırlamış olduğu ve efsanevi kuş Zümrüdüanka'nın yer aldığı tabloyu hediye etti. Biz de Acar'la Tophane'deki atölyesinde bir araya geldik hem ödülleri hem de Türk sanatının bugünkü izdüşümlerini konuştuk. Acar, Türk sanatçıların milli ve lokal olmayı başaramadıklarını, İstanbul'a, Boğaz'a bakıp New York'un resimlerini yaptıklarını söylüyor.



Erdoğan'a hediye ettiğiniz tablodan biraz bahseder misiniz?


Zümrüdüanka eski Türklerde çok değer verilen bir sembol. Ertüştük Destanı'nda geçer. Ben Ertüştük Destanı'nı yeniden canlandırmaya çalışıyorum. Ertüştük Türklerin ejder öldüren tek kahramanı. En büyük, en güçlü kahramanı. Kanuni ve Fatih Sultan Mehmed'in özendiği bir kahraman. Bu destanı resmettim.



İPEK YOLU'NDAN LONDRA'YA


Yeşilay'ın bağımlılıkla en çok mücadele ettiği alan internet ve sosyal medya bağımlılığı. Siz meseleye nereden bakıyorsunuz?


İnternet bağımlılığı sadece ülkemizi değil dünyayı tehdit eden bir bağımlılık. Cep telefonu genç nesil için en tehlikeli araçlardan biri. 15-16 yaşında bir çocuk yatak odasından yayın yapıyor. Hem ahlaki hem de zamansal bir sorun.





Sizin herhangi bir bağımlılığınız var mı?


Hayır, hiçbir şeye karşı bağımlılığım yok. Ailemde de ne alkol ne sigara var.



Eskinin destanları bugünün sanatına bile yansıyor, ne güzel. Peki bugüne dair söyleyeceğimiz yeni sözler nasıl çıkar?


Büyük sanatlar büyük mimarilerle üretilir. Toplumun çimentosu bu mimarilere yüklediğimiz sembollerdir. Artık hikayesi olan mimarilerin yavaş yavaş Türk toplumuna kazandırılması lazım. En son 3. Köprü yapıldı ama ona bizim geçmişimizi, geleneğimizi yansıtan semboller, hikayeler yüklersek sadece kamyonların geçtiği bir köprü olmaktan çıkar. İnsanları geleceğe taşıyan, ufuklarını açan, İpek Yolu'nu Londra'ya taşıyan bir köprü olur.



Sembol dediniz de aklıma geldi? Çamlıca'ya İstanbul'un sembolü olacak bir kule inşa ediliyor. Hakkında ne biliyorsunuz?


Bu tip şeyler yapılırken bütün toplumun fikri, hassasiyetleri alınmalı ki ilelebet bir değer taşısın. Bu anlamda açıkçası hiçbir fikrim yok. Yarışma yapıldı ve şimdi bir kule yükseliyor. O kulenin neler ifade ettiği konusunda da herhangi bir fikrim yok. Bence Çamlıca Camii o kuleden çok daha önemli.



Sanatta millilik nasıl olmalı sizce?


Bir değer lokal olmazsa evrensel olamaz. Bunu Türk sanatçısı da karıştırıyor. Bizimkiler İstanbul'da yaşayıp Boğaz'a bakıyorlar ama New York'un gökdelenlerini çiziyor. Benim hat resimlerimi daha çok Amerikalılar, İngilizler alıyor. Türkiye'den bu kadar hat sevdalısı adam var ama bunlar satın almıyor.



  • Tophane'de yüzlerce çocuğu okula yazdırdım
  • Batıda yükselen ırkçılığa sanatla cevap vermek mümkün mü?

  • Irkçılık İslamafobiden sonra yükselmeye başladı. Sanatçının toplumu iyi okuması gerekiyor. Yönetenlerin de sanatçıları iyi okuması lazım. Tophane'deki insanlar çocuklarını okula göndermek istemiyordu, ben buraya geldiğimde. O okula gitmeyen çocuklardan IŞİD'e katılanlar oldu. Ben burada yaşayan bir ressam olarak yüzlerce çocuğu okula yazdırmıştım. O çocuklardan hiçbiri IŞİD'e katılmadı. Sanatçı toplumu değiştirebilir.

Darülacezede dünyamı sorguladım


Siz aynı zamanda Darülaceze gönüllüsünüz. Kaç yıldır yaşlılara hizmet ediyorsunuz?


Darülaceze ile yaklaşık on yıldır temas halindeyim. Çok enterasan bir yer. Benim onların yanında gönüllü olarak yer almamın yanında onlardan öğrendiğim çok şey oldu. İnsan sonunu görüyor. Biraz dünyayı sorgulatan bir yer. Daha çok çağırıldığımda gidiyorum ama arada şahsen de gidiyorum. Orada her hafta resim atölyeleri yaptık. Kendi resimlerini yapıp sergi açanlar da oldu.



Milli Şura'ya davet edilmedim


Son zamanlarda yapılan bina ve camileir estetik yönden eleştirenler oldu. Siz ne düşünüyorsunuz?


Mİmaride Osmanlı eserlerinden bir tık daha farklı olmasını tercih ederdim. Artık yaşadığımız zamana post Osmanlı dersek bize gülerler. Hala özellikle camilerde Süleyman dönemine özeniyor olmamız estetik açıdan çaresizlik anlamına gelir. Ama sanattaki tıkanmada asıl suçlu olan o toplumun sanatçılarıdır.



İÇİ DOLDURULSUN


Milli kütür Şurası'nı takip ettiniz mi?


Gazetelerden takip ettim. Alınan kararlarla iglili detaylı bilgim yok. Konuşulan şeylerle yapılan şeylerin birbirini tutmayacağını düşünüyorum. Kültür Şurası'nı yapmak çok önemli bir şey ama nasıl bir yansıma yaratacak ona bakmamız lazım. Bana bir davet gelmemesi bile zaten bakış açısını, kendi toplumuna, sanatçısına hangi mesefede olduğunu gösteriyor. Yüz sene sonra konuşacağımız bir Şura olmasını dilerdim. Bu Şurayı himaye edenlerin değil yapanların içini doldurması lazım.


#Boğaz
#New York
#İstanbul
7 yıl önce