|

Çiçek yetiştirmek medeniyet göstergesidir

Tabiat, baharı bereketiyle karşılıyor. Nisan ayının ortasından itibaren açmaya başlayan çiçekler günümüzde olduğu kadar eskiden de ilgi görüyordu. Osmanlı çiçek kültürü hakkında çalışmaları bulunan Seyit Ali Kahraman’a göre “Çiçek yetiştirmek, medeniyetin bir göstergesidir. Allah güzeldir, güzel olanı sever düşüncesiyle milletimizde çiçek sevgisi eskiden beri daim. Yani bir nevi inancımız gereği görülüyor.”

Yeni Şafak ve
04:00 - 23/04/2017 Pazar
Güncelleme: 08:10 - 23/04/2017 Pazar
Yeni Şafak
​Çiçek yetiştirmek medeniyet göstergesidir
​Çiçek yetiştirmek medeniyet göstergesidir

Baharın eteğinde getirdiği huzur, dallarda görünmeye başladı. Nisan ayının ortasından itibaren başta lale olmak üzere açan çiçekler, şehrin çehresini değiştiriyor. Çiçek bakımı, tohum ekme gibi konularda bilgiler bulunan Seyit Ali Kahraman’ın “Şükûfenâme” adlı eseri sayesinde lale başta olmak üzere çeşitli çiçeklerin geçmişine seyahat ediyoruz.

Evliya Çelebi üzerine çalışırken çiçekler hakkında onlarca bilgi olduğunu gören Kahraman, bir yandan da çiçek yazmalarıyla muhatap olmuş. Önce bulabildiği 9 yazmayı “Osmanlı Çiçekçileri ve Çiçekleri” olarak yayınlamış. Kahraman’ın çiçek merakı çocukluğunu geçirdiği Kayseri’nin dağlarına uzanıyor. O günleri şöyle anlatıyor: “İlkokul öğretmenimiz bizi dağa götürmüş ve tek tek çiçekleri tanıtmıştı. Kayseri ikliminde yaşayan bütün çiçekleri toplamıştım. Sonra İstanbul’a taşındım. Seneler önce bu zamanlar geldi mi, Emirgan’a lale görmeye giderdik.”

Şükûfenâme’de 5289 çiçek ismi geçiyor. Bunlar arasında İstanbul (Rumi) lalesi 4554, Girit 128, Kıbrıs 11, Kağıthane 6, nergis 400, karanfil 157, sümbül 16, gül 4 vs adet kaydedilmiş. Kahraman bu rakamlarla ilgili şunları söylüyor: “Sarı Abdullah Efendi I. Ahmed tarafından Şükûfecibaşı olarak tayin edilmiş. Şükûfeciler Meclisi’ne getirilen yeni lale türleri inceleniyor. Kiminin kitabesi, kiminin kadehi, kiminin fitili, kimininse sap uzunluğunda değişiklik var. Gerçekten şimdiye kadar görülen lalelerin dışında bir türse buna yeni bir isim veriliyor. Sonrasında bunlar tescil ediliyor. Elimdeki rakamlar buradan alınma.”


En çok lale yetiştiriliyor

Seyit Ali Kahraman'ın kaleme aldığı Şükûfenâme kitabında toprak nasıl olmalı, hangi mevsimde ekilmeli, ne kadar su verilmeli, ne zaman dikilmeli, çiçek açtıktan sonra kalan soğanlar nerede muhafaza edilmeli sorularının cevabı var. Kitapta ağırlıklı olarak lale üzerine çalışmalar yer alıyor. Kahraman, çiçeklere yüklenen anlamlar hakkında bize şunları söylüyor: “Lalenin şeklini Lafzı Celale benzetiyorlar. Gül, Peygamber Efendimiz’in simgesidir. Nergis ve karanfile de önem verilmiş. Çiçek, güzellik timsali olarak kullanılmış. Bunlar dışındaki çiçeklere önem verilmemiş, ot mesabesinde denmiş. Başta lale olmak üzere en çok yetiştirilen çiçekler ise nergis, karanfil ve sümbül."

En çok
III. Ahmed ilgilendi

Baharın geldiğini ekilen lalelerden anlamak mümkün. Son yıllarda İstanbul’un çehresini değiştiren çiçeklerin geçmişi Osmanlı’ya dayanıyor. “Bazı yerlerinde aşırıya kaçılıyor. Laleler zayi oluyor, bu üzücü” diyen Seyit Ali Kahraman, Osmanlı’nın gözde çiçeği olan lale hakkında şunları söylüyor: “Muş’tan Azerbaycan’a her tarafta lale vardır. Anadolu’nun çeşitli kentlerinde farklı olarak yetişiyor. Şükufename kitabında isimleri geçen bütün laleleri aldım. Rumi, Kıbrıs, Girit, Kırım, Kağıthane lalesi var. Yetiştiricisi ve meraklısı olanlar şeyhülislamlar, sadrazamlar, kaptanlar, devlet adamları, sıradan insanlar var. Yani herkes bu güzellik tutkusuna vurulmuş.” Lale, Ebu Suud Efendi zamanında İstanbul’a getiriliyor ve bir kültür oluyor. Mor cüce türündeki lale soğanının bin altına kadar çıktığı söylenir. Patrona İhtilali’nde biraz yara alınsa da lale yetiştirilmeye devam ediliyor. Çiçek yetiştirmenin, medeniyetin bir göstergesi olduğunu belirten Kahraman, “Allah güzeldir, güzel olanı sever düşüncesiyle milletimizde çiçek sevgisi eskiden beri daim. Yani bir nevi inancımız gereği görülüyor. Çiçeğe en fazla önem veren padişah, yerleşik hâle gelip savaştan azade olduğumuz dönemlere bakarsak III. Ahmed diyebiliriz. Fatih’in resmini hatırlayalım. Şefkat timsali olarak bir elinde gül ve savaşçı olduğu için parmağında zihgir bulunuyor. İstanbul’da kalıp vakit bulabilen her padişahın çiçeğe ilgisi var” diyor.

#Bahar
#Evliya Çelebi
#Çiçek
7 yıl önce