|

"Deprem sonrası kim nerede toplanacak?"

Yeni Şafak yazarlarının Türkiye ve dünyadaki gündeme dair analizlerini sizler için özetledik... Hasan Öztürk köşesinde 'Kentsel dönüşüm deprem için değil miydi?' sorularını masaya yatırdı. Hatice Karahan, Hayrettin Karaman, Yusuf Kaplan ve Özlem Albayrak da gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Yeni Şafak
09:07 - 18/08/2017 الجمعة
Güncelleme: 09:15 - 18/08/2017 الجمعة
Yeni Şafak
Hayrettin Karaman, Özlem Albayrak, Hatice Karahan, Yusuf Kaplan ve Hasan Öztürk.
Hayrettin Karaman, Özlem Albayrak, Hatice Karahan, Yusuf Kaplan ve Hasan Öztürk.

Hasan Öztürk, Hatice Karahan, Hayrettin Karaman, Yusuf Kaplan ve Özlem Albayrak'ın yazılarının en dikkati çeken bölümleri:

'Vahşi binalar' diktiler

17 Ağustos depreminin yıldönümünde “şehir” tartışmalarına “kentsel dönüşüm” denen “rant kapısı”nı eleştirerek katılma niyetindeyim.17 Ağustos 1999 depremi asıl itibariyle Körfez’i yani Kocaeli ve ilçelerini yıktı. İstanbul’un Avcılar’ında etkili oldu. Sonraki dönemde “Depremle yaşamaya alışmak için, yapı stoklarımızın mutlaka dayanıklı olması” gerektiği üzerine projeler geliştirildi. En kapsayıcı projenin ismi “Kentsel dönüşüm” ismiyle anılıyor. Projenin asıl amacı, “Depreme dayanıklı olmayan binaların, yıkılıp yerine depreme dayanıklı binalar inşa etmek!” Çok anlaşılır. Çok insani. Çok mantıklı! Ancak, hani demiş ya hoca “Beni bir kişi anladı o da yanlış anladı”diye… Ya da rahmetli Necip Fazıl’ın “Ayağa kalk Sakarya dedim, bir kişi kalktı o da amuda kalktı” dediği gibi…

Bu kişilerle işlem yapmaktan men etti

Trump yönetiminin radarına giren ülkeler serisine, bugün bir de Venezuela’yı ekleyerek devam edelim. Nitekim Latin Amerika ülkesindeki olaylar son zamanlarda tırmanarak ilerliyor. Geçen yaz bu köşede “Venezuela Can Çekişirken” başlığı altında karaladığım satırlar da, maalesef büyük ölçüde geçerliliğini koruyor. Ve bu Temmuz sonunda seçimleri geride bırakan ülke bir yandan şiddetli protestolar ve demokrasi tartışmalarıyla çalkalanırken, diğer yandan da ABD tarafından artan dozda eleştiriye tabi tutuluyor.Bu doğrultuda son gelişmelerden biri ise, Trump’ın “Venezuela’ya askeri operasyon seçeneğinin masada olduğunu” ifade etmesi oldu. Başta bazı Latin Amerika ülkelerinden olmak üzere birtakım tepkiler de çeken bu düşüncenin yanı sıra, Washington’da kararı alınan yeni yaptırımlar da gündemi oldukça meşgul etti. Öyleyse şimdi işin ekonomik tarafına bir göz atalım.

'Dost ve müttefiklere' bakın!

Kur’an ve hadis kaynakları gayr-i Müslümlerle nasıl ve nereye kadar ilişki kurulabileceği konusunda önemli ve sabit kurallar ve uyarılar ihtiva ediyor.Bunlara göre: 1. Dinimize savaş açmayan, yurdumuza göz dikmeyen gayr-i Müslimlere “iyilik ve adalet” çerçevesinde davranılacaktır. İyilik ve adaleti gerçekleştirmek için gerekli olursa onlarla işbirliği yapılabilir. 2. Himayemizde yaşayan gayr-i Müslümler Allah’ın bize emanetidir, onları korumak ve haklarına riayet etmek boynumuzun borcudur. 3. Müslüman olmayanlarla sırdaşlık ölçüsünde dostluk kurulmayacaktır. 4. Sulh tercih edilmelidir, ama savunma ve zulme karşı savaş için caydırıcı güce de sahip olmak gerekir (Ben ısrarla bu gücün günümüzde nükleer olduğunu söylüyor ve bunu edinmemizin gerekliliğini savunuyorum. Bu gücü edinmek zalimce kullanmak için değil, güç dengesini oluşturmak, savunmak ve caydırmak içindir).

Bilgilendirici toplu fetvalar yayınlanmalı

Sivas’ta Arifan Külliyesi’nde bu hafta sonu tarihî bir toplantı düzenlendi. Anadolu Âlimler Birliği, ilk genel iştişare toplantısını yaptı: İslâm’ın, İslâm dünyasının ve ülkemizin karşı karşıya olduğu tehditleri ve çıkış yollarını ülkemizin dört bir tarafından gelen ilim ve fikir adamlarıyla masaya yatırdı.Bir yandan Ehl-i Sünnet omurgaya yapılan saldırıların sistematik olarak arttığı, öte yandan genç kuşakların İslâm’la ilişkilerinin artan sefih sekülerleşme biçimleri nedeniyle hızla zayıflama temayülü gösterdiği bir zaman diliminde Ömer Faruk Akkaya Hoca elini taşın altına koydu ve ülkemizin belli başlı ilim ve fikir adamlarını ilk defa böyle bir toplantıda bir araya getirdi. Toplantıya bu meseleler üzerinde kafa patlatan önde gelen siyaset adamlarımızdan Metin Külünk’ün de katıldığını, katkıda bulunduğunu, alınan kararların takipçisi olacağını açıkça beyan ettiğini de hatırlatmak isterim. Bu arada bu organizasyonun Emmioğlu Grup, Fimar Holding, Akın Kuruyemiş ve Sivas Valisi Davut Gül’ün desteğiyle gerçekleştirildiğini, kendilerine teşekkür edilmesi gerektiğini vurgulamak bir hakşinaslık olarak görülmeli.

İşgal sonucunu doğuruyor

Bir süredir bir devlet tartışması var Türkiye’de. Daha önce başlayan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın twitter hesabında yazılı olan “Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı” ibaresinin “Türkiye Cumhurbaşkanı” olarak değiştirilmesiyle devam eden bir tartışma bu. Erdoğan’ın twitter hesabındaki değişiklik, eski rejime, eski devlete, Cumhuriyet’e karşı bir meydan okuma olarak görüldü. Cumhurbaşkanlığı’nın yaptığı açıklamaya göre ise değişiklik, hesabın tanıtım bölümüne AK Parti Genel Başkanı titrinin de eklenmesi nedeniyle yapıldı. Çünkü, twitterda karakter sayısı sınırlıydı. Hesapta, iki titrin bir arada yeralması kısaltma yapılması ihtiyacı doğurmuş ve ortaya bu görüntü çıkmıştı.Cumhuriyet demek halkın egemenliği demek oysa, halkın oylarıyla 15 yıldır iktidara gelebilen bir liderin ya da o liderin hesabını yöneten ekibin, neden bu Cumhuriyet ibaresini kaldırmak isteyebileceği ayrı bir konu. Nitekim Cumhurbaşkanı kavramı, yer yer hala kullanıldığı şekliyle Reis-i Cumhur, yani halkın reisi anlamına geliyor.

#​Hasan Öztürk
#Hatice Karahan
#Hayrettin Karaman
#Yusuf Kaplan
#Özlem Albayrak
٪d سنوات قبل