İş dünyasına atılıp girişimci olmak isteyen çoğu genç, sektörde başarılı olamama endişesi taşıyor. Üstelik bu süreç sadece gençleri değil ailelerin de zorlu günlerden geçmesine neden oluyor. Ailelerin ve gençlerin bu sorununa İş adamı Dr. Fatih Anıl, yazdığı kitapla çözüm arıyor. Orka Holding Yayınları’nın desteğiyle Yakamoz Kitap tarafından basılan, “Pazarlamadan Perakende’ye, Hayata Dair” kitabı, iş dünyasına adım atmak isteyen veya yeni adım atmış girişimcilere, altın niteliğinde öğütler sunuyor. Özellikle, gıda ve hazır giyim gibi perakende sektörünün kalbi sayılan sektörlerde iş hayatına atılmak isteyenlerin asla aklından çıkarmamaları gereken kurallar, yazarın 20 yıldan daha uzun bir sürede geçirdiği iş ve akademik hayatından süzülen bilgi ve tecrübelere dayanıyor. Yazar, sade ve akıcı üslubuyla, karmaşık işletmecilik konularını basit bir dille anlatıyor, izlenecek stratejilerle ilgili birçok tüyo veriyor. İşte o tüyolardan bazıları:
Satış ve tedarikte tek ülkeye, tek şirkete bağlı kalmayın. Rusya krizi, ticaretini sadece bu ülke yapmakta olanları zor durumda bıraktı. Alternatif pazarları ve tedarikçileri her zaman hazırda tutmakta yarar var.
Kriz geliyorum der. Krizin gelişim süreci bir hastalığa benzer. Öncü göstergeleri erken teşhis edip önleyici tedavi ne kadar erken başlarsa şirketiniz hasarı o kadar az zararla atlatır.
Her koşulda hayata ve ekosisteme olumlu bakın.
Kur riskine girmeyin. Hangi para biriminde gelir elde ediyorsanız, harcamalarınızı o para birimiyle yapın. Kredilerinizi de o para birimiyle alın. Aksi halde nakit akışının kontrol dışına çıkması an meselesidir.
Müşterinizi iyi tanıyın. Çünkü o, sattığınız ürünü sizden daha iyi tanıyor. Unutmayın, müşterinizin eskisi kadar fazla zamanı yok, o kalite ve bolluğa alıştırılmış bir sadakatsiz. Her bir müşterinize satış yaparken sanki tek bir müşteriniz varmış gibi davranın.
Ekibinizi doğru kişilerden oluşturun ve onları iyi tanıyın. İyi satıcı iyi yönetici olacak diye bir kural yok. ‘Müşteri velinimettir’ anlayışını özümsememiş birini asla satış elemanı olarak değerlendirmeyin.
Klasik söylemde müşteri kraldır. Oysa yeni yaklaşımlara göre bir firmada maaşları ödeyen kişi müşteridir. Bulunduğunuz her ortamda lafı sattığınız ürüne veya hizmete getirin. Ne satarsanız satın işin içine eğlence karıştırın.
Günü kurtarmaya çalışmayın, hantallaşma tuzağına düşersiniz. Bir markanın devamlılığı topluma ne verdiğine bağlıdır. Toplumun kalbini, yeniliğe, inovasyona, araştırma geliştirmeye, çevre duyarlılığına ve kurumsallaşmaya verdiğiniz önemle kazanabilirsiniz.
Görsel düzenleme, vitrinden başlayarak tüketicileri mağaza içine çekecek, onları mağazada kendilerini daha iyi hissettirecek renk, koku, ışık ve ses ortamı ile mümkündür.
Müşterilerine sahip çıkan, elindekini korumayı başarabilen markalar kazanır. Birçok marka incelendiğinde görülecektir ki, toplam satışlar içinde kayıtlı müşterilerin oranı yüzde 40-50’yi buluyor hatta geçiyor. Kayıtlı müşteriler, müşteri ilişkileri yönetimi programları aracılığıyla izlenip onlara ayrıcalıklar sunulduğunda size bağlı kalmaya devam edecektir.