Amerika’daki eğitim sistemi öğrencilerine dünyayı değiştirmenin, iyileştirmenin sorumluğunu yükler. Ben de o sorumluğu kabul ettim ama dünyayı nasıl değiştiririm, iyileştiririm sorularının cevabını oradaki sistem içerisinde bulamadım. Belki kilise bunu cevaplayabilir diye düşündüm ama yine orada da cevap bulamadım. Dua etmeye başladım… “Ya Rabbi bana hikmet ver!” Üç sene dua ettim ve İslamiyet ile karşılaşınca cevapları bulmaya başladım. İlk olarak İmam Nevevi’nin Kırk Hadis kitabını okudum ve hayatta gerçekten önemli olan nedir, benim görevim nedir, kendimi nasıl değiştiririm ve dünyaya nasıl bir etkim olur diye düşünmeye başladım. Elhamdülillah o kitap sayesinde aradığım hikmeti bulmaya başladım. Kısa süre sonra Müslüman oldum ve gerçekten hayatım ciddi anlamda iyileşti, hâlâ da iyileşiyor. Allah daima bu dinin ilmine ulaşarak, üzerine tefekkür ederek ve hayatıma yansıtarak beni ve kulluğumu daha da iyi etsin.
İnşirah Suresi’nden çok etkilendim. Ailemle sorunlar yaşamıştım ama İslamiyet hakikat olduğu için içimde inanılmaz bir güç bulmuştum. Bu sure bana hâlâ çok umut veriyor. Hem zorluk ardından kolaylık gelecek diye hem de daima benim gayretimin gerektiğini bana hatırlatıyor.
Elhamdülillah Türkiye’de yaşamak isteğimin sebepleri çok. İlk olarak bir Müslüman ülkede yaşamak istedim. Bir Türk ile evli olduğum için en mantıklısı Türkiye’de yaşamaktı. Çünkü eşim ve çocuklarımın ailenin büyüklerin kan bağının haklarını vermek gerekiyordu. Tabii ki bunu yapabilmek için hem o büyüklerin yanında olmak gerek hem de onların dilini bilmek lazımdı. Ayrıca Türkiye çocuklarımın Müslüman kimliğini oluşturmaları kendilerinin dili ve din tarihini öğrenmeleri için büyük bir fırsattı. Türkiye’de yaşayarak İslam tarihi öğrenmelerini istiyordum. Amerika’da çocuklar için bu imkân zayıf. Öğrenirlerse de peygamberlerin ve sahabelerin bastığı toprak değil ki. Sanki bereket yok bana göre.
Burada hem Eyup Ensari (r.a.) var. Peygamberimizi Medine’ye gelince onu misafir etmek ve sahabesi olmak, ardından İslamiyet için savaşıp şu an yaşadığımız değerli İstanbul'u fethetmek için can verme şerefine nail olabilmiş bir insan. Onun mezarının yanına gidip onun için Fatiha okumak ve onun, tüm Peygamberlerin ve sahabelerin Allah rızası için verdiği mücadeleleri üzerine tefekkür etmek bambaşka bir derinlik ve mana katıyor yaşantılarımıza. Burada olanlar da bunun kıymetini çok iyi biliyorlar.
Yine elhamdülillah, İslamiyet’teki din kardeşliği ne kadar büyük bir nimet. Hiç tanımadığın bir insana selam verip kandan daha güçlü bir bağı aniden oluşturabiliyorsunuz. Ve Türkiye’deki Müslümanlar, Peygamberimizin öğrettiği misafirperverliği o kadar güzel sunuyorlar ki bu beni evimde gibi hissettiriyor.
İngilizce bilen arkadaşlarımı kendime daha yakın hissediyorum. Ancak sosyal ortam oluştururken hayattım boyu dürüst ve samimi insanları öncelik vermişimdir. Müslüman olduktan sonra kendi inançlarına karşı samimi insanları daha çok sevmeye başladım. Bu, Allah’a ve Peygamberimize karşı sevgi işaretidir bana göre. Böyle inancının arkasında duran ihlaslı mümin insanlar ile beraber olmak bana güven veriyor.
Maalesef Amerikan kültüründe sağlıklı bir ailenin önemi sözde vardır ama ona nasıl ulaşacak burası biraz havada kalmıştır. Doğru olmanın ve doğru bilginin yolundan gittikçe uzaklaşıyorlar. Mahremiyet, avret ve namus hassasiyetleri giderek yok oluyor. Çok üzülüyorum onların adına; doğduğum yerlere karşı duyduğum bir mesuliyet bu galiba. Ama gün geçtikçe işler daha da kötüye gidiyor. İslamiyet’i bulduğuma ve bu konuların ne kadar önemli olduğunu sahiden nasıl korunmalıdır öğrendikçe dünyanın geleceği için umut doluyorum. Sosyal sağlık için aile sağlam olmalı her şeyden önce hani diyorlar ya “Aile son kalemizdir” ve ancak öylece toplum sağlam olur. Bu sonuca varabilmek ve aileyi korumak için İslamiyet’te net ve belli beklentileri var. Bunu önemseyen kardeşlerim var olduğu için Allah’a çok şükürler ediyorum.
Kendimizi geliştirmek ve unutmamak için İngilizce çalışma grubu oluşturduk. Büyük bir kararlılık ve disiplinle haftada bir saat okuma yapıp ders çalıştık. Ayetul Kursi, Felak, Nas ve Fatiha ile başlayıp Kur’an’ın nüzul sırası takip ederek çeşitli tefsirler ve mealleri okuyup tefekkürlerimizi paylaşarak hâlâ devam ediyoruz.
Allah nasip ederse birkaç kitap daha yazmak niyetindeyim. İngilizce öğrenmek için çaba gösteren gençlere destek veriyorum. Gençlerimiz için ahlakımıza uygun macera romanları yazmak istiyorum. Allah hepimize dünyayı faydalı dokunuşlar nasip etsin.
Hanım kardeşlerim bana sevgiyle yaklaştılar. Tabii ki ilk başta Türkçe bilmediğim için çok ağır bir cahillik hissi yaşadım. İlk defa okuma yazmanın Allah’tan gelen ne kadar muazzam nimetler olduğunu fark ettim. Hâlâ anlamadığım bir şeyler ile karşı karşıya gelince içim gidiyor. Bu hissi hiç sevmediğim için devamlı Türkçemi geliştirmeye çaba sarf ediyorum. Az da olsa yeni kelimeleri ezberleyerek ya da kitaplar okuyarak gayret gösteriyorum. Dua ediyorum ki her geçen gün kelime haznem gelişsin. Hem burada yaşamak daha kolay olur hem de belki bir gün Türkçe olarak gençlerimizin ilgisini çekecek okuma sevgisi oluşturacak kitaplar yazabilirim.