|

Müziğimin kaynağı

Bir Yaşar Kemal hayranı olan Fransız müzisyen Titi Robin, onun Yer Demir Gök Bakır romanından esinle Yer Bakır grubunu oluşturdu ve Türk sanatçılarla birlikte 5 konserlik bir turneye çıktı. Uzun yıllar Anadolu’da sahne almak için beklediğini söyleyen Robin, müziğinin kaynağının Anadolu olduğunu söylüyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 11/06/2017 Pazar
Güncelleme: 02:02 - 11/06/2017 Pazar
Yeni Şafak
Fransız müzisyen Titi Robin
Fransız müzisyen Titi Robin

Fransız müzisyen Thierry Robin ya da herkesin bildiği adıyla Titi Robin, beş konser için Türkiye’ye geldi. Türk müzisyenlerle oluşturduğu ve hayranı olduğu Yaşar Kemal’in ‘Yer Demir Gök Bakır’ romanından esinlenerek bir grup kuran ve ‘Yer Bakır’ adını veren Robin ile bir araya geldik. Grup Adana, Eskişehir ve Ankara konserlerini yaptı. Sırada 14 Haziran’da İzmir, 15’inde de İstanbul Bomontiada'daki konser var. Yer Bakır beşlisinde Robin’e Özlem Taner, Hüseyin Yalçın, Burcu Yankın, Sinan Çelik eşlik ediyor. “Geçmişte en çok üzüldüğüm konu benim ilham kaynağım olan bu ülkeye ve Türk toplumuna parçalarımı sunamamış olmaktı” diyen Robin emelini yıllar sonra gerçekleştirmiş oluyor.

Türk sanatçılarla işbirliği yapmaya ne zaman başladınız?

İlk olarak 1993 yılında Fransa’da gerçekleştirdiğimiz bir dizi konser için perküsyonist Okay Temiz ile çalıştık. Gençken Türk kökenli birçok müzisyen ile birlikte amatör olarak müzik yapmış olmama rağmen 1993 yılı benim tanınmış Türk müzisyenler ile birlikte daha profesyonel bir çerçevede ilk kez çalışmaya başladığım senedir.

Sonra...

2000 yılında ise “Gök Bakır” isimli çalışmam için Fransa’da yaşayan genç Türk müzisyen Hacer Toruk’u davet etmiştim. 2011 yılında ise Duygu Müzik stüdyosunda Özlem Özdil, Sinan Çelik, Selçuk Balcı, Aziz Hardal, Muammer Ketencioğlu, Izzet Kızıl, Cem Ekmen, Hasan Yarim Dunya ve Hacer Toruk ile birlikte A.K. Müzik için “Gül Yaprakları” isimli çalışmamı kaydettik.

DEĞERİ ÖLÇÜLEMEZ
Neden Gül Yaprakları?

Çünkü kompozisyonlarım Türk halkına hediye ettiğim gül yaprakları gibidir.

Bugün dünya sahnesinde geleneksel ve yerel melodiler müzikler kendilerine haklı bir yer buluyor. Bunda bir sizin gibi müzisyenlerin payı olduğunu düşünüyor musunuz?

Bizim en önemli görevimiz Türkiye gibi zengin bir kültüre sahip bir ülkede doğma şansını yakalamış genç jenerasyonlara bunun korunması ve kuşaktan kuşağa aktarılması gereken bir hazine olduğunu göstermek. Bu, gelişmemek anlamına gelmiyor ancak köklerine saygı duymak ve onlardan öğrenmek anlamına geliyor çünkü bu değeri ölçülemeyecek bir sanatsal ekoldür. Akdeniz müzikleri paylaşıldıkça büyüyen çok büyük bir müzik ailesinin bir parçasıdır.


Yeni projeniz Yer Bakır’dan biraz bahseder misiniz? Proje nasıl ortaya çıktı?

“Gül Yaprakları” albümünü kaydettikten sonra bir daha Türkiye’de sahne üstünde repertuvarımı sergileyeceğim bir olanak bulamamıştım. Kaval ustası Sinan Çelik’i düzenli olarak uluslararası turnelerime davet etmeme rağmen en çok üzüldüğüm konu benim ilham kaynağım olan bu ülkeye ve Türk toplumuna parçalarımı sunamamış olmaktı. Dahası bugüne kadar hiç Anadolu’da çalmamıştım. Bu boşluğu doldurmayı teklif ettikleri için Türkiye Fransız Kültür Merkezi’ne teşekkür ediyorum.

SAYISIZ MÜZİK STİLİNİZ VAR
Yer Bakır’ın Türk müziğine ne gibi katkıları olacak?

Bu konuda alçakgönüllü olmayı kendime borçluyum. Yaşamımda, çok derine işlemiş çingene ve Ortadoğu etkileri ile bir Akdeniz Fransız kültürü hakim. Türk müziklerinin ki burada çoğul konuşmayı tercih ediyorum zira sayısız müzik stiliniz var. Halk ozanlarınızın etkilerini kendi kültürüme ve kişiliğime kattım. Sizinle paylaşıyorum.

Türk müziğinde sizi çeken ne oldu peki?

Ülkenizin müziklerini tanımak benim için içgüdüseldi çünkü ben müziği kendim öğrendim, okullarda öğrenmedim. Gençken Fransa’da bağlama çalan arkadaşlarla karşılaştım ve Aşık Veysel’i, Muharrem Ertaş’ı, Hayri Tümer ya da Ulvi Erguner’in neyini kasetlerden dinlerken Münevver Andaç’ın muhteşem çevirisinden İnce Memed’i üçüncü defa okuyordum. Güzin Dino, Melih Cevdet Anday ya da Oktay Rıfat gibi Garip okulu şairlerinin eserlerini Fransızcaya çeviriyordu. O dönem aşık ozanların şiirleri ve Cemil Bey’in tamburu ile sanki çiçeklerle bezenmiş mis gibi kokan bir patikada geziniyor ve neden olduğunu bile anlamadığım bir şekilde kokuları başımı döndüren çiçeklerden topluyordum.

Bu konserler önümüzdeki senelerde de devam edecek mi?

Bunu ben de ümit ediyorum çünkü şu an bir temsil sunuyoruz ve elbette yurt dışında da paylaşmayı arzu ediyoruz.

Yaşar Kemal'e
buzuki çaldım
şarkı söyledi
Yaşar Kemal hayranı olduğunuzu biliyorum. Onun yazıları hakkında ne düşünüyorsunuz?

Yaşar Kemal benim için evrensel bir yazar ve 20. yüzyıl edebiyatının dahilerinden biri. İnsan ruhunun en derin mahremiyetine dalarak onu ustalıkla ve şairane bir şekilde anlatır. Sosyal ilişkilerdeki karmaşayı ve bunun bir kadın ya da adamın kişisel kaderi ile ilişkisini, doğa ve insan arasındaki ilişkinin gizemini ve bir kalbin içinde en yüksek ve en alçak duyguların nasıl bir arada var olabileceğini yakalamıştır. Tüm bunların üzerindeki tülü büyük bir hüsnüniyetle kaldırır ve ışık tutar, asla yargılamaz. Benim tüm müziğimi etkileyen bir sanatçıdır. Önceden kendisiyle yazışırdım ancak sadece bir kez, 2011 yılında karşılaştık ve Fransızca bilen Ayşe Baban sayesinde sohbet ettik. Ben de Fransa’nın doğusundaki küçük bir kasabadan, gösterişsiz bir aileden geliyorum ve Yaşar Kemal’in kökenlerine ilişkin hiçbir şeyi inkar etmeden estetik açıdan bu denli hırsla radikal bir sanat arayışı içinde olmayı başarmasına büyük bir saygı duyuyorum. Bunu başarabilen çok az Batılı yazar varken itiraf etmeliyim ki hiç Fransız yazar tanımıyorum. Ona buzuki çaldım ve o da benim için çocukluğundan hatırladığı bir şarkı söyledi.

Yunus Emre’nin kolunu Yaşar Kemal’in omzuna attığını düşledim
Tit
i Robin’in Türkiye’ye dönüşünün hikayesini bütün olarak anlatan şiiri:

“Tan vakti geriniyor ağır ağır

genç bir kız gibi

derin uykusundan uyanan.

Bu gece,

Yunus Emre’nin kolunu Yaşar Kemal’in omzuna attığını düşledim

ve iki kardeş gibi dünyayı geziyorlardı.

Köroğlu’nun tıklattığını düşledim

babamın evinin kapısını.

Geri dönüyorum,

yolculuk çok uzundu.

Bu geri dönüşler,

bu aysız patikalar

bu yanlış yollar

bu kandırılmalar,

tüm bu şaşkınlıklar

doğruydular.

Onlar benim kaderimin

resmini oluşturdu.

Asmanın gölgesinde oturuyorum

Haliç’e bakan balkonda.

İkram ettiğin siyah kahve yaşamımın tadında,

burukluğunu içtim şekersiz.

Güzel koksunlar diye,

eşiğin üzerine, sizi düşünerek usulca serptim,

yolum boyunca topladığım

gül yapraklarını.”



#Titi Robin
#Yer Demir Gök Bakır
#Yaşar Kemal
7 yıl önce