Resmin şairi olarak nitelendirilen ünlü ressam Devrim Erbil, Türk resim sanatında soyut anlatımın en güçlü isimlerinden biri. Onun çalışmalarında İstanbul kendisini hemen belli eder. Ustanın resimlerinde İstanbul her zaman özel bir yer tutar. Çok sayıda ödülü bulunan Erbil, profesör ve devlet sanatçısı unvanlarına sahip. 80 yıllık ömrünün 60 yılı resim ile geçmiş. Sanat hayatına birçok başarı sığdıran Erbil, Beyoğlu'nda yine İstanbul resimlerinden oluşan 'İstanbul-Şiirsel Bir Yorum' isimli sergisini açtı. Haftaiçi Beyoğlu Belediyesi Başkanlık Binası Sergi Salonu’nda sanatseverlerle buluşan sergiyi 30 Kasım'a kadar ziyaret etmek mümkün. Serginin de isminden de anlaşılacağı üzere Erbil, resimlerinde İstanbul'a şiirsel bir bakış aralıyor. İstanbul'un güzelliklerini her sanat dalında anlatılması gerektiğini söyleyen Erbil, "Resimlerimle İstanbul'un insan üzerinde bıraktığı coşkuyu, yaşam sevincini göstermek istiyorum" diyor.
Sergideki resimlerin İstanbul'a bakışının en son örnekleri olduğunu ifade eden Erbil, "Sergide özel olarak buraya yaptığım resimler yer alıyor. İstedim ki İstanbul'u benim gözümle görün. İstanbul'un şiirselliğini görün. Birçok şehrin olduğu gibi İstanbul'un da bazı zorlukları var. Tarihsel bir kent olmasından gelen bazı zorluklar var ama bunlar aşılamaz şeyler değil. Bunların düzeleceğine dair umutlar taşıyorum. Burada sanatımı geliştiren, sanatımı olgunlaştıran bir kimse olarak, bunları burada İstanbul'a bir armağan olarak hazırlıyorum" şeklinde konuşuyor.
Sanat hayatı boyunca her zaman işini büyük bir tutkuyla yaptığını anlatan Erbil, "Geceleri uyumayıp resim yapınca kendimi mutlu hissediyorum. Resimlerim artık benim yaşam tarzım. Emekli olduktan sonra köşeye çekilemezdim. Bu sanatıma karşı bir nankörlük olurdu. Bugün hala resim yapmaya devam ediyorum. İnsanların resimlerime baktıklarında gözlerinde gördüğüm iki saniyelik yaşama sevinci beni hemen üretmeye itiyor" ifadelerini kullanıyor. Resim yaparken hiçbir şeyin dikkatini dağıtamadığından da bahseden Erbil, "Çalışırken her zaman müzik dinlerim. Bu klasik müzikte olabilir, dünya müziğinden örneklerde olabilir. Onlar bana eşlik eder. Belki hiç farkında olmadan dinlediğim müziği tuvale aksederim ve bir renk olarak fırçanın ucundan akar" diye anlatıyor.
Beyoğlu'nun sanatın kalbi oldğuna da değinen Erbil, "İstanbul'a ilk olarak akademiye geldim O zamanki koşullar içinde bile yine Beyoğlu, sanatın merkeziydi. Çok az galeri vardı. Sanatı besleyen bir ortamdı. Beyoğlu, Taksim'e kadar sanatla ilgili unsurları içeriyordu. Mesela Narmanlı Han'da sanatçılar olurdu. Aliye Berger orada çalışırdı. Benim hocam Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun atölyesi vardı. O atölyede gece gündüz mozaikler dizdik, çalıştık. Ayrıca ilk sergi, 1821'de Narmanlı Han'ın köşesindeki bir şapkacıda açıldı yanılmıyorsam. Beyoğlun'da sanatla iç içe büyüdüm. Burada pek çok sergi açtım" diyor.
