Hayrettin Karaman, Yusuf Kaplan, Kemal Öztürk, Özlem Albayrak, Tamer Korkmaz'ın yazılarının öne çıkan kısımları şöyle:
Levhalık bir söz: 'Gözyaşlarımız aynı'
Bugün hicrî 1439 yılının ikinci günü.Hicret, Çölden doğan Hakikat Güneşi’nin yeryüzüne ışık saçtığı, insanlığın önünü açtığı hakikat medeniyeti yolculuğunun başlangıcı.
Yazının tamamını okumak için tıklayınız...
'Başka mahalleleri de gezin'
Başka mekanları gezin. Sürekli kendi mahallenizde dolaşırsanız, körelirsiniz. Bir gün Cihangir’e gidin, bir gün Etiler’e, Ulus’a. Sonra Beylikdüzü’ne, Sultanbeyli’ye. Hayatı tanımak için zıtlıkların olduğu her yere gidin. İnsanların nasıl yaşadığını, yolda nasıl yürüdüğünü, arabalarını nasıl park ettiğini görün.Haftalık uğraşlarınızı gözden geçirin. Hayatınızda ne kadar müzik, sanat, sinema, tiyatro, doğa, spor, bilim var, onun listesini çıkartın. Listede bunların eksik olduğunu gördüyseniz, hayatınız ağaçsız ve bitkisiz bir toprağa benziyor demektir. O toprak, verimli bir toprak değildir. Bu kadar önemli gündemler varken, bu kadar ciddi olaylar olurken, bu yazdıklarımı yapmak size tuhaf mı geldi? Gelmesin. Bilakis bu kadar yoğun bilgi, olay, sıcak gelişmelerin olduğu dönemlerde asıl sorunlar kendini gösterir. Bunlara kendimizi kaptırdığımız için tekdüzelik ve zihin düzleşmesi oluyor hayatımızda.
Ne Barzani referandum inadından vazgeçti, ne de Türkiye başta olmak üzere O’nu uyaran büyükler yaklaşımlarını değiştirdi. Geldiğimiz noktada Ortadoğu’da ise durum şu: Suriye’nin hali ortada, ülkedeki 6 yıllık karışıklığın parçalanma ya da en azından federasyon sonucu doğurmadan sona ermesi neredeyse imkansız gözüküyor. Lübnan, “Lübnanlaştırma” teriminin de ifade ettiği gibi, “etnik-dinsel/mezhepsel, dilsel, ideolojik vb. açılardan derin şekilde bölünmüş, büyük güçlerin müdahalesine açık, iç savaş ihtimali yüksek bir toplumun”* devleti olarak orada duruyor. Irak, zaten Saddam sonrası hem etnik, hem dini ayrımların rol oynadığı üç farklı eyalete bölünmüştü, şimdi ise Kürt bölgesel yönetimi lideri Barzani’nin ısrar ettiği bağımsızlık referandumu sayesinde fiili parçalanma tehlikesiyle karşı karşıya.
“Varsa Yoksa 15 Temmuz” diye bir de alt başlık atan Cumhuriyet, 15 Temmuz’un okullarda anlatılmasından fevkalade rahatsız!Washington Portakalı Cumhuriyet’in, 15 Temmuz darbe girişiminin başarısızlığa uğramasından dolayı ne denli büyük bir hayal kırıklığına uğradığını söylemeye gerek var mı? * Cumhuriyet’in, okullarda ilk dersin 15 Temmuz’la alakalı olmasına bozuk çalışına; Akit’in Arşiv sayfasında verilen pek isabetli karşılığı da okuyalım: “Sizin kafa bu ülkede darbe yapıp Başbakan idam etti. Darbe gününü de yirmi yıl boyunca ‘Demokrasi Bayramı’ diye kutlattı, milletle dalga geçer gibi… Hem siz ‘Bizim FETÖ ile ne alakamız var’ demiyor musunuz? FETÖ darbesinin engellenmesi anlatılıyor işte, niye rahatsız oluyorsunuz?”