|

Ablukada hedef halkın talepleri

Katar’a yapılan hamle Müslüman Kardeşleri de aslında hedeflemiyor. Hedeflenen şey Ortadoğu toplumlarının siyasal taleplerini anlamsızlaştırmak. Bu şekilde rejimlerin güvenliği toplumsal dinamikler törpülenerek teminat altına alınacak.

Yeni Şafak ve
04:00 - 16/06/2017 Cuma
Güncelleme: 07:39 - 16/06/2017 Cuma
Yeni Şafak
Gündem
Gündem
Betül Doğan Akkaş- Doha/KATAR

Körfez’deki kriz esnasında bölge gözlemcileri merakla Türkiye’nin açıklamalarını bekledi. Türkiye-Katar arasındaki iş birliği ve Türkiye’nin bölgede aktif rolü doğal olarak bu merakı doğurdu. İlk açıklama Dış İşleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’ndan geldi fakat Türkiye’nin potansiyel arabulucu rolü beklenildiği kadar vurgulanmamıştı. İlerleyen saatlerde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya, Katar ve Suudi Arabistan’la telefonla görüştükten sonra, Katar’a uygulanan bu tutumun onları üzdüğünü belirtti ve tarafları diyaloğa çağırdı. Gıda güvenliği tartışmalarının ardından, Türkiye kargo uçaklarıyla Katar’a çeşitli gıda ürünlerini taşıdı ve bu sosyal-siyasi bir destek olarak tarihe geçti. Ayni zamanda, 7 haziran akşam saatlerinde, bir grup vatandaş Katar’ı desteklemek için basın açıklaması yaptı ve sosyal medyada Türkiye Katar’a Destek hastagleriyle twitler atıldı.

Sunu belirtmek de fayda var ki Türkiye ve Katar’i bu krizde ortak paydaya sahip olmaya iten ve ayni zamanda yakınlaştıran şey, Ortadoğu’da destekledikleri gruplar; Müslüman Kardeşler ve Hamas. Özellikle 8 Haziran’da, BAE ve S.Arabistan’ın yayınladığı terör listesine bakılırsa, bölgeyi Katar ve Türkiye gibi itidalli toplumların desteklerinden uzak bir yere çekme hedefleri var. Aslında bu kriz eğer Katar’ın tam izolasyonu ile sonuçlanmazsa bu hem Katar, hem de Türkiye’nin avantaj elde etmesine neden olabilir. Zira Katar’a yapılan bu hamle Müslüman Kardeşleri de aslında hedeflemiyor. Hedeflenen şey Ortadoğu toplumlarının siyasal taleplerini anlamsızlaştırmak. Bu şekilde rejimlerin güvenliği toplumsal dinamikler törpülenerek teminat altına alınacak. Bunun önünde Sünni iki ülke olan Katar ve Türkiye benzer oranda tehdit olarak algılanıyor.

KÖRFEZ KRİZİ
NE ANLATIYOR?

Bütün bu karmaşa içerisinde Trump’ın S. Arabistan’a yaptığı gezi esnasında, Katar’ın bölgeye sıkıntı teşkil eden bir konumda olduğunu söylediğini ifade eden twiti, krizin takipçilerine gerekli ipucunu verdi. Kuveyt Emir’inin Suudi Arabistan ve Dubai’den başlayarak, Katar’da devam eden arabuluculuk görüşmesi, yaptığım görüşmeler sonucunda, Katarlıların çözüm getireceğine inandıkları bir süreç olarak görülüyor. KİK ülkelerinin İslami hassasiyeti yüksek toplumlara ev sahipliği yaptığını da göz önüne alarak, bu krizin Ramazan ayına denk gelmesi de kamuoyunda ciddi tepkilere neden oldu.

S.Arabistan’ın, Katar’ın Hamas’la ve Müslüman Kardeşlerle olan bağını koparmasını istemesi ve El Cezire’nin ciddi gerilim yaratması, bu krizin yıllardır süregelen fikir ayrılıklarının bir sonucu olduğunu gösteriyor. Peki Katar, Bahreyn olur mu? Ya da Katar’ın Bahreyn olması ne demek? Katar’ın Suudi Arabistan’ın bir uydu yönetimi haline gelmesi ve onun geçtiğimiz 20 yılda inşa ettiği değerlerin dışına çıkması anlamına gelecektir. Katar gibi kartlarını açık ve bağımsız bir şekilde oynayan bir diplomatik ülkenin bu koşulları, en az ödün vererek atlatacağı kanısındayım.

İSLAMOFOBİ’NİN ETKİSİ

Burada hedeflenen aslında iki şey var. Birincisi Katar’ın S.Arabistan ve BAE’nin politikalarına yaklaşmasına ikna etmek. Bu da Katar’ın bir anlamda dış politikasının Körfez tarafından vesayet altına alındığı anlamına gelecektir. İkincisi ise İhvanı destekleyen Katar’ın cezalandırılması üzerinden Körfez ülkelerinin rejim güvenliğini tehdit edecek dünyadaki tüm unsurlara mesaj vermek. Bu tehdidin başında doğal olarak İran gelmektedir. İhvanın terörist ilan edilip dünyaya Katar üzerinden bu kadar sert bir mesaj verilmesi aslında büyük bir çelişkiyi de barındırmaktadır. Zira El Kaide ve DAEŞ’e yakın terörist grupların benimsediği ve selefilikten neşet eden anlayışların kaynağı yine S. Arabistan ve BAE idi. Kendilerinden çok daha az radikal olan İhvana saldıran bu iki ülkenin radikal İslam’a karşı savaş açması görüntüsü vererek bunu yapması aslında çok trajiktir. Zira bu durum aslında dünyada makul İslam anlayışlarının da kolaylıkla marjinal sayılabileceği bir dönemin habercisidir. Bu açıdan Katar’daki krizi dünyadaki İslamofobi dalgası açısından da okumak gerekir diye düşünmekteyim.

Bunun yanında, böylesine beklenmedik bir kriz Türkiye dahil pek çok ülkede aslında bölgenin daha çok gözleme ve araştırmaya ihtiyaç olduğunu gösterdi. Katar, güvenlik politikaları dahil, toplumunun kalkınması ve refahıyla ilgili pek çok meseleyi çoklu ortaklarla çözen ve devam ettiren bir devlettir. O nedenle yıllardır yürüttüğü barış ve iş birliği odaklı dış politikası, Suudi Arabistan’ın tüm uzlaşmazlığına rağmen, Katar’ı kısa zamanda sistem içindeki yerine geri getirecektir. Zira Katar diğer Körfez ülkelerindeki rejim güvenliğini merkeze alarak şahıs merkezli tesis edilen politikalardan ziyade kurumsallaşmayı yüksek oranda başarmıştır. Bu da Katar’ın bu krizle başa çıkmada manevra alanı ve kabiliyeti olduğu anlamına gelmektedir.

#​Katar
#Müslüman Kardeşler
#Ortadoğu
#İslamofobi
7 yıl önce