|

Avusturya’da ‘Aşırı Sağ’ iktidara yürüyor

Yeni Şafak ve
04:00 - 3/10/2017 Salı
Güncelleme: 02:51 - 3/10/2017 Salı
Yeni Şafak
Gündem
Gündem

Avusturya’nın alışılmış koalisyon hükümeti SPÖ & ÖVP (Sozialdemokratische Partei Österreich & Österreichische Volkspartei) ortaklığının erken seçim kararı almasıyla birlikte, 2018 sonbaharında yapılması planan seçimler erkene alınarak 15 Ekim 2017’de gerçekleştirilecek.

2013 yılında yapılan genel seçimlerde parlamentodaki 183 sandalyenin 52’sini sosyalist SPÖ (%26), 47’sini geleneksel/muhafazakar ÖVP (%24) ve 40’ını (%20.5) aşırı sağ parti FPÖ kazanmıştı. SPÖ lideri ve başbakan Werner Faymann’ın Mayıs 2016’daki istifasıyla hükümet derinden sarsıldı. Onun yerine parti dışından Avusturya Federal Demiryolları’nın (ÖBB) ceo’su Christian Kern parti başkanı ve başbakan oldu. Yeni başbakanın liderliğindeki hükümet ancak bir yıl devam edebildi. Koalisyon ortağı ÖVP’nin lideri ve başbakan yardımcısı Reinhold Mitterlehner de Mayıs 2017’de istifasını verdi. Mitterlehner’in istifanın ardından ÖVP başkanlığına genç yaşıyla dikkat çeken Avrupa, Entegrasyon ve Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz geldi ve bu şekilde 2013 yılında parti lideri olarak seçimlere girmiş olan iki lider de siyaset sahnesinden çekilmiş oldu. Avrupa’daki mülteci krizi ve aşırı sağ parti FPÖ’nün yabancı düşmanı tavırları da SPÖ&ÖVP koalisyonu üzerinde baskı oluşturdu.

MÜLTECİ AKINI VE SİYASET

Bir anlamda mülteci krizi Avusturya siyasetinin gündemini ve söylemini değiştirdi ve ana akım iki büyük partiyi derinden etkiledi. Avrupa genelinde desteklerini artıran aşırı sağ partilerin Avusturya’daki temsilcisi olan FPÖ anketlerde en önde görünmeye başlayınca ana akım partiler SPÖ ve ÖVP’de söylemlerini aşırı sağ doğrultusunda dönüştürmek durumunda kaldı. Mayıs 2016’da yapılan cumhurbaşkanlığı seçimin birinci turunda Başbakan Kern’in partisi SPÖ’nün adayı Rudolf Hundstorfer %11.3 ve koalisyon ortağı ÖVP’nin adayı sadece %11 oy alabilmişti. Yeşiller Partisi’nin eski genel başkanı ve seçimlere bağımsız olarak katılan Alexander Van der Bellen 21,3% ve aşırı sağ FPÖ adayı Norbert Hofer ise 35,1% oy aldı. Seçimin ikinci turunda bağımsız aday Van der Bellen 50,3% ile seçilirken, aşırı sağ parti FPÖ’nun adayı Norbert Hofer oyların %49,7’sini aldı. Seçimlerin ikinci turu oy sayımındaki şaibelerden ötürü tekrarlandı. Tekrarlanan seçimde Hofer’in oyu her ne kadar düşmüş olsa da %46,2 oy ile aşırı sağın Avusturya’da ne kadar güçlü olduğu bir kez daha görülmüş oldu.

Siyasi belirsizliğin artması, koalisyondaki partilerin cumhurbaşkanlığı seçiminde çok düşük oranda oy alması, aşırı sağın yükselen trendi hükümetin yürütülmesinin mümkün olmadığını gösterdi ve böylece erken seçim kararı alındı.

KİMLER ADAY?

Seçime çok sayıda parti katılacak olmasına karşın iktidara gelme olasılığı yüksek olan 3 lider bulunuyor. Bunlar sosyal demokrat SPÖ’nün lideri ve 2016 Mayıs’tan beri başbakanlık görevini yürüten Christian Kern, yeni ve genç bir lider olarak dikkatleri çeken ve partisinin ismi yerine kendi ismini ön plana çıkaran bir seçim stratejesiyle “Liste Kurz-ÖVP” ismiyle seçimlere giren Dışişleri Bakanı ve ÖVP başkanı Sebastian Kurz ve aşırı sağ parti FPÖ’nün lideri Heinz-Christian Strache.

CHRISTIAN KERN (SPÖ)

Werner Faymann’ın yerine parti başkanı ve başbakan olan Kern özellikle aşırı sağın yükselmesine karşı partisini koruyabileceği inancıyla partisinde yeni bir umut olarak görülüyordu. Kern, her ne kadar yeni bir lider olsa da yeni söylemler üretememesi, iç politikadaki sorunlara çözüm sunamaması, artan kira, enflasyon ve işsizlik oranlarına rağmen sosyal yardımların aynı kalması, mülteci krizi konusundaki ikircikli tavrı ve sosyal demokrat bir partinin lideri olmasına karşın mülteci karşıtı söylemleri nedeniyle popülaritesini kaybetti. Bu sebeple SPÖ’nün seçimlerde ikinci ya da üçüncü parti olması ve on yıllardan beri devam eden sosyal demokrat ağırlığın Avusturya siyasetindeki elinin zayıflayacağı tahmin ediliyor.

SEBASTIAN KURZ (ÖVP):

Avusturya siyasetinde son bir yılda en çok tartışılan kişi kuşkusuz Kurz. Hukuk eğitimini yarıda bırakıp entegrasyondan sorumlu bakan olarak hükümete giren Kurz daha sonra Avrupa, Entegrasyon & Dışişleri Bakanı oldu. 4 yıldan beri entegrasyon & dışişleri bakanı olarak görev yapan Kurz’un popülaritesi özellikle göçmen karşıtı politikalarıyla arttı. Avrupa Birliği’nde mülteci karşıtı cephenin önde gelen isimlerden biri olan Kurz, Balkan rotasını kapatma fikrinin babası olarak biliniyor. Kurz bu yönüyle hem kendi partisi muhafazakar ÖVP’nin hem de aşırı sağcı FPÖ’nün seçmenlerinin desteğini almayı hedefliyor. Diğer yandan Avusturya’daki islami anaokullarına, camilere ve islami derneklere karşı olan söylemleriyle aşırı sağ parti FPÖ ile benzeşiyor.

Kurz’un seçimlerdeki iktidar şansı değerlendirildiğinde aşırı sağ partiden alması muhtemel oylar sayesinde seçimden en başarılı lider olarak çıkmasının kuvvetle muhtemel olduğu söylenebilir.

HEINZ-CHRISTIAN STRACHE (FPÖ)

Avusturya siyasetinin uzun süreden beri değişmeyen yüzü olan Strache 1991’den beri aktif siyaset yapıyor. 2004 yılında Hilmar Kabas’ın yerine FPÖ başkanı seçilen Strache, Avrupa’daki en önemli aşırı sağ liderlerden biri olarak görülen Jörg Haider’in öğrencisi olarak görülüyordu. Jörg Haider 1999 yılında partisi FPÖ’yü koalisyon hükümetine sokabilmiş ancak Avrupa Birliği’nden gelen tepkiler ve 14 AB üyesi ülkenin Avusturya ile ilişkileri kesme tehdidi karşısında koalisyon yıkılmıştı.

Avrupadaki diğer popülist liderler gibi Strache’de İslam karşıtı ve yabancı düşmanı bir strateji izliyor. Seçim kampanyasını İslam karşıtlığı ve Suriyeli mülteciler üzerine kuran Strache’nin en önemli seçim sloganı “İslam Avusturya’ya ait değil.” Bir önceki seçimde de benzer şekilde slogan kullanan Strache’nin partisi FPÖ “Viyana, İstanbul olmayacak” vaadiyle Avusturyalı seçmenlerden oy istemişti.

SEÇİM SONUÇLARI NE OLUR?

Erken genel seçimin 3 farklı ekolden favori adayları olan sosyal demokratlar, muhafazakarlar ve aşırı sağcıların söylemleri ve vaadleri birbirine benzerlik gösteriyor. Seçimlerde Avusturya iç siyasetinden ziyade Erdoğan, Türkiye, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği, İslam ve Göçmen politikasının tartışılması ve Avrupa genelinde aşırı sağın yükselişte olması, seçmenlerin desteğini kazanabilmek için tüm partilerin benzer vaadlerde bulunmasına yol açıyor. Avusturya siyasetinde seçimlere bir ay kala hakim hava ise şöyle: “Kim ne kadar çok Erdoğan, Türkiye, İslam ve yabancı karşıtıysa o kadar çok oy alır, o yüzden en sert sözleri biz söyleyelim.” Bunun sonucunda ise ismi farklı ancak politikası aynı olan partiler ortaya çıkıyor. İster sosyal demokrat ister muhafazakar parti olsun, aşırı sağcı FPO’den bile daha aşırı sağ söylemlerde bulunabiliyor. Bu da tüm partilerin aşırı sağ parti FPO’nun söylemlerinde birleşmesi anlamına geliyor. Seçimlerin iki önemli favorisi sosyal demokrat parti ve muhafazakar parti olsa da aşırı sağ partiyle rekabet edebilmek için aşırı sağ partiden daha “aşırı”söylemler bu partilerin ana seçim stratejisi olarak karşımıza çıkıyor.

Erken genel seçimlerde kim ve hangi parti seçilirse seçilsin, ister tek başına iktidar, ister koalisyon olsun, yeni hükümetin programı değişmeyecek gibi görünüyor. Bu da Avusturya siyasetinin gelecek onyıllarda aşırı sağ bir parti iktidarda olmasa dahi aşırı sağ düşüncelerle yönetileceği anlamına geliyor.

Muhammed Ali Uçar /
Siyaset biliami uzmanı
#Avusturya
#Siyaset
#Seçim
7 yıl önce