|

Bir demet edebiyat

Ölümler, yeni çıkan kitaplar, festivaller, fuarlar... Edebiyat dünyasında hareket bitmiyor. Haritanın engin genişliğinde farklı coğrafyalarda öne çıkan olaylardan bir demet.

Yeni Şafak
16:54 - 12/04/2017 Çarşamba
Güncelleme: 17:00 - 12/04/2017 Çarşamba
Yeni Şafak
Bir demet edebiyat
Bir demet edebiyat
ADNAN ÖZER

Yılın üçüncü ayı da geldi geçti. Ne zaman duruyor ne de edebiyat. İngiliz yazar John Banville geçenlerde verdiği röportajda ne güzel söylüyor: “Hayat bir klişe olsaydı yazmak için bir neden kalmazdı”. Brezilyalı ustaların ustası polisiye yazarı Rubem Fonseca da aynı kanıyı taşıyor olsa gerek ki 92 yaşına girmesine rağmen Mart ayını yeni bir romanla selamladı. Tabii bu, aynı zamanda ayın önemli edebiyat olaylarından biri. Emektar büyük yazarın Türkçede sadece bir kitabı yayınlanmış olduğunu da belirtmeden geçmeyelim (Usta İşi, roman, Ekim 2008).


DUBAİ FESTİVALİNDE

TÜRK YAZAR YOK

Mart ayı festivalsiz geçmedi, irili ufaklı yerel, uluslararası birçok edebiyat festivali gerçekleştirildi. Bunlardan Uluslararası Dubai Emirates Airline Edebiyat Festivali edebiyat alanında ayın en önemli etkinliği olarak nitelenebilir. 9 gün süren festivale tam 180 yazar, şair ve düşünürün katılmış olması bu bakımdan esaslı bir veri oluştursa gerek.

Ev sahibi Birleşik Arap Emirlikleri’nden 40, diğer Arap ülkelerinden 70 şair, yazar ve düşünür katıldığına göre günümüz Arap edebiyat aleminin Dubai’de bir boy gösterisi yaptığını düşünebiliriz. Batı ve diğer dünya ülkelerinden 70 katılım da festivalin “dünya edebiyatı” konseptine sarıldığını gösteriyor. Ernest Hemingway’in yazar torunu John Hemingway’in özel konuk olarak davet edilmesi ise bu tür etkinliklerin olağan hoşluklarından olarak not edelim. Bir not daha var ki ister istemez burukluk yaratıyor: Festivalde bir tek olsun Türk yazarı yok!


Selanik doğumlu İtalyan yazar ve düşünür Claudio Magris, 21. yüzyıl edebiyatı için ulusal sınırlardan ziyade psikolojik sınırların önemli olduğu görüşünü ortaya attığından beri edebiyatın dinamiğini tekil yazar ve eserde aramak günümüz eleştirisinin de belirgin bir eğilimi haline geldi. Okur olarak dünya edebiyatında bir yenilenme, bir gelişim arıyorsak biz de bu pencereye yaklaşmalıyız. Barselonalı Enrique Vila-Matas işte bu yazarlardan biri (Halihazırda Türkçede iki kitabı yayınlanmış: Barthelby ve Şürekası; Dublinesk). Vila-Matas›ın yeni romanı «Mac y su contratiempo» (Mac ve Onun Talihsizliği) bu ayın en önemli edebiyat olaylarından.

İkinci derin haberimiz yine Vila-Matas ile bağlantılı: İspanyolca yazan Katalan asıllı yazar, Fransız yazar Marcel Schwob›u gündeme getirdi. «Az okunan fakat pek çok önemli yazarı etkileyen yazarlar vardır» diyen Matas, bu ayın başından itibaren gazetelerdeki makalelerinde -hatta verdiği röportajlarda- 18. yüzyılın bu gölgede kalmış yazarını işledi. Borges›in büyük hayranlık duyduğu, Gide, Faulkner, Tabucchi ve Bolano››nun etkilendiği (Vila-Matas tüm bunları belgeleriyle de ortaya koyuyor) Schwob, yakında Avrupa edebiyatının bir fenomeni olacak gibi. (Bu arada onun 1896 yılında yayınlanan «Vies imaginaires» (Düşsel Yaşamlar) adlı romanı nice yıllardan sonra hak ettiği ilgiyi bulacak. İzlemeli.)

SİYAHİ HOMEROS’A VEDA

Bir “kayıp” haberi ile bitirelim. Dünya edebiyatı “çağdaş siyahi Homeros”unu kaybetti. Karayip’ten Trinidad-Tobagolu şair Derek Walcott’un ölüm haberi basınımızda yer aldı. Haberlerde Walcott’un 1992 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’ne değer görüldüğü de işlendi. Biz haberi derinleştirelim.

17 Mart günü doğum yeri olan Saint Lucia’da (Karayiplerde, Doğu Karayip denizindeki küçük bir ada üzerine kurulmuş İngiliz Milletler Topluluğu’na bağlı bir devlet) 87 yaşını sürerken vefat eden Derek Alton Walcott (doğum-1930), Karayip Denizi’ni çevreleyen Antil Adaları edebiyatının Anglofon (İngilizce konuşulan ülkeler) kolunun büyük bir şairiydi. Bu kolun büyük bir yazarı da V. S. Naipul’dur ki ikisi de İngiltere’den “sir” ünvanını almışlardır. Walcott, “Omeros” adlı siyahi bir Odysseuss’u işlediği epik eseriyle de dikkatleri çekip Nobel Edebiyat Ödülü’nün sahibi olduğunda, başta Amerika ve İngiltere olmak üzere Batı’da Antil Adaları edebiyatına ilişkin incelemeler yayınlandı. Aslında Batı’nın bu kültür havzasının edebiyatına olan ilgisi daha eskilere dayanır ki merkezi de Fransa’dır. Bunun sebebi 1930’lu yıllardan itibaren Afrika’nın Fransızca konuşulan bölgelerinde başlayıp Antillerin Frankafon kısmına sıçrayan Negritude (Zencilik) edebiyat ve sanat akımıdır. Negritude, Antillerin Anglofon ve Hollanda dili (flemenkçe) konuşulan Surinam ve Hollanda Guyanası’na da yayılmakta gecikmedi.

Derek Walcott, bir Batı edebiyat mitini işleyerek, merkezi Batı olan dünya edebiyat ailesine kendini kabul ettirmek istedi. Hep onunla karşılaştırılan kuşaktaşı Barbadoslu Edward Kamau Brathwaite ise İngilizce yazan bir şair olarak Afrika-Karayip bağlantısının sürekliği üzerinde durdu.

Derek Walcott, Nijeryalı Wole Soyinka ile birlikte Türkçe’de kitabı olmayan Nobel Edebiyat Ödülü sahibi şairlerdendir.
#bir
#demet
#edebiyat
7 yıl önce