|

Erbil’in bağımsızlığı gerçekçi mi?

Erbil'in tıpkı ABD’nin Irak’tan çekildiği 2011 tarihinden sonra Tahran etkisine giren Bağdat’ı dengelemek için Türkiye ile yakınlaştığı dönemlerde olduğu gibi şu anda da desteğe ihtiyacı var. Bu nedenle referandum sonrası Erbil Kerkük meselesi başta olmak üzere en yakın müttefiki Ankara ile müzakere etmeli, aksi durum Barzani için politik intihar anlamına gelebilir.

Yeni Şafak ve
04:00 - 27/06/2017 Salı
Güncelleme: 02:31 - 27/06/2017 Salı
Yeni Şafak
Gündem
Gündem

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) başkanı Mesud Barzani siyasi parti temsilcileriyle görüşmesinin ardından uzun süredir gündemde olan bağımsızlık referandumu tarihini açıkladı. 25 Eylül’de yapılması planlanan referandumun hali hazırda devam eden bölgesel krizlere yeni birini ekleme ihtimali haiz. ABD’nin Irak’ı işgalinden itibaren gündeminde bağımsızlık olan Iraklı Kürtlerin bu hamlesinin olumlu sonuçlanması jeopolitiği önemli oranda etkileyecek.

Türkiye referandum kararını ölümcül hata olarak tanımladı. Konuyu Irak’ın iç meselesi bağlamında ele alan ABD birleşik ve demokratik bir Irak vurgusu yaparken, Tahran ve Bağdat karara ciddi tepki gösterdi. Meşruiyetine değil daha çok zamanlamasına itiraz edilen referandum kararı, Bağdat ile ciddi sorunlar yaşayan, şiddetli ekonomik ve politik krizlerde sıkışan Barzani için Hobson tercihi.

İÇ SORUNLARLA YÜZLEŞME

21 Eylül 2013 seçimlerinde azınlıkların temsili ve çeşitlilik açısından oldukça umut vadeden IKBY parlamentosu, 2015 yılında şiddet olaylarına dönüşen sokak gösterilerinin Goran Hareketi ile KDP’nin arasını açması ve IŞİD’in bölgede yayılması sonucu çalışamaz hale geldi. Her ne kadar referandum öncesi parlamentoyu yeniden aktifleştirme çabası olsa da referandum kararının alındığı toplantıya dahi katılmayan Goran krizin derinliğine işaret ediyor.

Hükümet ortağı Goran ile yaşanan krizin yanısıra Barzani’nin başkanlık süresi, ekonomik kriz, parti milisleri ve anayasa yazım sürecine bakılırsa alınacak çok yol var. KDP ile KYB arasındaki kurumlara kadar sirayet eden siyasi, idari ve coğrafi ayrışma iktisadi kalkınmanın önündeki en büyük engel olmakla birlikte iki partinin milis güçlerine sıçraması -ki mezkûr yapılar uzun yıllar çatıştı- yerel ve küresel aktörlere müdahil olma fırsatı sunacak. Bugün ilişkilerini genellikle KYB ve Goran üzerinden yürüten İran’ın hem Erbil hem Süleymaniye’de temsilciliğinin olması İran’ın bölgedeki etkinliğinin göstergesi. Bunun yanısıra 2014 yılında DEAŞ’ın Erbil’e saldırması askeri zafiyeti de açığa çıkarmıştı. Son dönemde girişimler olsa da çözülemeyen sistem krizi düzenli orduya geçişi geciktiriyor.

Yasama, yürütme ve yargı ağının sistematik işlememesi yeni bir anayasa yazımını elzem kılıyor. Öte yandan 2009’da parlamentoya sunulan anayasa taslağındaki başkanlık yetkilerinin tartışma konusu olması nedeniyle uzlaşılamayan yeni anayasa süreci de askıda bekliyor. Bağdat yönetiminin bütçeyi kesmesi, enerji fiyatlarındaki düşüş ve IŞİD ile mücadeleden dolayı yaşanan ekonomik krize ek olarak 19 Ağustos 2015’te görev süresi dolan Mesud Barzani’nin başkanlığının Ağustos 2017’ye uzatılması gerilime çarpan etkisi yapıyor. Bundan ötürü referandumun hemen ardından 6 Kasım’da parlamento ve başkanlık seçimine gidilecek olması bir daha aday olmayacağını açıklayan Barzani için bir imaj çalışması olarak görülebilir. IŞİD’le mücadelede iyi performans sergileyen Iraklı Kürtlere uluslararası desteğin yüksek olduğu bir dönemde referandum kararı alan Barzani, referandumu Kürt milliyetçiliği politikasının bir aracı olarak güttüğü gibi Kasım’daki çifte seçimde halkın desteğini almak için katalizör olarak kullanıyor. Referandum tarihinin ABD’den açık destek görmeden ilan edilmesi Erbil yönetiminin kararlılığını gösterse de İran’a yakın KYB, Goran ve PKK ile yaşadığı bölge sorunlar Barzani'nin aşil topuğu. Referandum rüzgarını arkasına alan Barzani’nin partisi KDP’nin seçimlerde güçlenmesi İran’ın bölgedeki etkinliğini kısıtlayacağı gibi sistem içindeki mevcut krizlerden çıkış şansı da yakalayabilir.

MESELENİN KALBİ: KERKÜK

Erbil yönetiminin 2014 yılında IŞİD’in Kerkük’e saldırmasının öncesine dayanan bağımsızlık söylemleri, Peşmerge’nin IŞİD’i püskürterek kenti kontrol etmesiyle alevlendi. Kerküksüz bir bağımsızlığın ekonomik açıdan sürdürülebilir olmadığının altını çizmek gerekir. Nitekim Iraklı Kürtlerin tarihine bakıldığında Molla Mustafa Barzani’nin 1970’te Saddam ile imzaladığı otonomi antlaşmasının bozulmasının önemli nedenlerinden biri Kerkük konusundaki ihtilaftır.

Irak Anayasası’nın 140. maddesi Kerkük’ün nüfus sayımı yapılarak referandumla Erbil veya Bağdat’a bağlanması şartı koşuyor, lakin anayasaya göre 2007 olarak belirlenen referandum yapılmadığı için kentin statüsü belirsizliğini koruyor. Kerkük Valisi Necmeddin Kerim’in kentin kamu binalarına IKBY bayrağını asmasının ardından referandum kararının Kerkük’ü içermesi Türkiye’yi tarihi hassasiyetleri açısından rahatsız ediyor. Fakat bölgesel ve yerel paradigmaları değiştirme gücündeki bu gelişmede olası politik öngörüsüzlüğün Kerkük'ün tüm taraflar için ne anlama geldiğini iyi bilen İran’ın bölgedeki etkinliğini artıracağı hesap edilmeli. Bunun yanısıra IKBYnin bağımsızlık referandumu tarihini ilanından hemen önce Rusya ile 20 yıllık enerji anlaşması imzalaması Erbil’in Moskova’yı referandum konusunda ikna ettiği anlamına gelebilir. Türkiye’nin stratejik konumu Erbil için dışarıya açılan kapı olarak hayatiyet taşısa da ekonomik ilişkilerde yaşanacak olası gerileme ihtimalinin telafisi Rusya olabilir mi?

Bölgenin bağımsızlığı için en büyük tehditlerden birisi de PKK. Halihazırda Sincar’da Barzani yönetimiyle kavgalı olan PKK, bölgede alternatif aktör olma arayışında. PKK, Suriye’deki kolu PYD eliyle Suriye’nin kuzeyinde kendisine muhalif Kürtleri ve Barzani’ye yakın grupları bastırırken, IKBY’de de İran bloğunda hareket etmesi olası bir bağımsızlık sürecinin altını oyuyor. Nitekim PKK yöneticilerinden Mustafa Karasu’nun “KDP’nin tek taraflı referandum kararı Neolitik aşiretçi alışkanlıkların dışa vurumudur, karşı duracağız” ifadeleri ile Cemil Bayık’ın İran destekli Haşdi Şabi milislerinin Irak adına yürüttüğü savaşın meşru olduğunu iddia etmesi İran’ın Barzani’ye uyarısı olarak okunabilir. İran’ın Bağdat yönetimi üzerinden Haşdi Şabi’yi kullanarak ve Sincar’da PKK aracılığıyla Erbil yönetimini rahatsız etmesi muhtemel görünüyor.

POLİTİK İNTİHAR

Iraklı Kürtlerin bağımsızlık fikri Irak, İran ve Türkiye tarafından kendi Kürt popülasyonları içerisinde ayrılıkçılığı tetikler endişesiyle reddediliyor. Referandum kararı direkt bağımsızlık anlamı taşımasa da, giderek zayıflayan Barzani’nin en azından sınırları genişlemiş bir özerkliği garantileme çabası olarak okunabilir. Bölgenin geleceği açısından Ankara’nın Bağdat ve Tahran’dan daha gerçekçi bir vizyon çizdiğinin farkında olan Erbil’in ABD’nin Irak’tan çekildiği 2011 tarihinden sonra Tahran etkisine giren Bağdat’ı dengelemek için Türkiye ile yakınlaştığı dönemlerde olduğu gibi şu anda da ihtiyacı var. Bu nedenle referandum sonrası ve olası bağımsızlık sürecinde Erbil’in Kerkük meselesi başta olmak üzere en yakın müttefiki Ankara ile müzakere etmeli, aksi durum Barzani için politik intihar (polîtîka xwekuşti) anlamına gelebilir. Öte yandan Barzani’nin referandum politikasını 2014 yılından bari sürekli gündemde tutması, IKBY ile ilişkide olan aktörlerin alışık olduğu bir politika olarak görülmeli. Bu anlamda, Ankara’nın da referandum öncesi ve sonrası olası denklemlere hazırlıklı olması gerekir.

ABD, Türkiye, İngiltere ve Almanya gibi ülkelerin ilk önceliğin IŞİD’le mücadele olması gerektiğini ifade ettiği ve Bağdat’ın hiç olmadığı kadar Tahran kontrolünde olduğu bir süreçte IKBY Güvenlik Ajansı Müsteşarı Mesrur Barzani’nin sürekli vurguladığı Çekoslovakya modelinin (dostça ayrılık) sürpriz bir şekilde realize olma ihtimali Ortadoğu gibi çatışmalı bir bölge için yeni bir paradigma anlamına gelse de, anayasal demokratik bir sistem inşa edemeyen, her açıdan iki başlılığa son veremeyen ve ekonomik sorunlarını çözemeyen Erbil yönetiminin bağımsızlığı ölü bir doğum olacak.

Mehmet Alaca - Gazeteci
#Irak
#Erbil
7 yıl önce