|

Haysiyetli bir kalem: Ahmet Kabaklı

Gazete, dergi, edebiyat alanında ustaca eserler vermiş olan Ahmet Kabaklı aramızdan ayrılalı 16 yıl oldu. Türk Edebiyat Vakfı’nın kurucusu ve başkanıydı. Kabaklı hoca kalemine yiğit bir yazardı. Arasında yakınlık olan siyasilerin bile yanlışlarını uyarı mahiyetinde yazmaktan çekinmezdi.

Yeni Şafak
04:00 - 24/02/2017 Cuma
Güncelleme: 23:20 - 23/02/2017 Perşembe
Yeni Şafak
Haysiyetli bir kalem: Ahmet Kabaklı
Haysiyetli bir kalem: Ahmet Kabaklı
BELKIS İBRAHİMHAKKIOĞLU


Ahmet Kabaklı gerek orta gerek yüksek eğitiminde çok iyi hocaların tedrisinde yetişmiş olduğundan yazı hayatının ilk filizleri daha o zamanlarda yeşermeye başlamış. Lisede iken Cahit Okurer edebiyat, Cemil Meriç ise Fransızca öğretmenidir. Yüksek öğretim yıllarında ise; Ahmet Hamdi Tanpınar, Reşit Rahmeti Arat, Ali Nihat Tarlan, Mehmet Kaplan, Ahmet Caferoğlu gibi dönemin dev isimler hocası olmuşlar. Yazma yeteneğinin gelişmesinde eğitim hayatındaki bu sağlam direklerin etkisi büyük olmuştur. Bilinen ilk yazısını fakülte öğrencisi iken 1946 yılında Son Saat gazetesinde yayınlamıştır. Başlığı, “Yunus Emre mi Yalan Söylüyor, Gölpınarlı mı?" olan bir tenkit yazısıdır bu. Daha sonra çeşitli dergilerde çıkan yazılarıyla yayın dünyasında ismini duyurmaya başlamıştır. Ama isminin memleketin her köşesinde ünlenmesine basın dünyasında, özellikle Tercüman gazetesindeki fıkra ve makaleleri vesile olmuştur. Kabaklı yirmi binden fazla yazdığı fıkra ve makalelerinin büyük bir kısmında günlük siyasete yer vermiş, diğer kısmını ise kitaplaştırmayı düşündüğü konulara hasretmiştir.



SABIRLA BELGE TOPLADI


Kabaklı yazılarında milli ve manevi değerleri merkeze alan bir üslubun sahibidir. Bütün kitaplarında da bu çizgiyi takip etmiştir. Kitaplarından bir kısmı kendisi hayatta iken, bir kısmı da yarım kalmış notlarından ve gazete yazılarından derlenerek yayınlanmıştır. Hayatta iken yayınlanan eserleri: Fransızcadan tercüme ettiği Charles Dickens'in “Pik Vik'in Maceraları", Mehmet Akif, Mevlânâ, Yunus Emre, ilk olarak üç cilt hazırlanıp daha sonra yeni zamanları da içine alarak beş cilde tamamlanan “Türk Edebiyatı", “Mâbet ve Millet", iki cilt olan “Sohbetler", “Müslüman Türkiye", “Kültür Emperyalizmi", “Şiir İncelemeleri", “Ejderha Taşı", Ahmet Rasim'den sadeleştirme “Şehir Mektupları", “Bizim Alkibiades", “Ecurufya", Giritli Aziz Efendi'den sadeleştirme “Muhayyelât-ı Azizi Efendi", “Temellerin Duruşması", “Sultanü'ş-Şuarâ Necip Fazıl", “Şair-i Cihan Nedim", “Güneydoğu Yakından", “Doğu'dan Doğuş", “Nazım Hikmet".



Bunlardan “Temellerin Duruşması" kitabı, Kasım 1989 yılında yayınlanmıştı ve bütün Türkiye'de hadise oldu, çok büyük ilgi gördü. Kitap peş peşe baskılar yaptı, bir o kadar da korsanları basıldı. Kabaklı hocanın “Cumhuriyet'imizin 66. Olgunluk ve anlam yılına yazarının gönül armağanıdır" diye takdim ettiği kitabın önsözünde; “Büyük emeklerle, ancak üç yılda çıkardığımız bu kitap, yakın tarihimizi yanlış aksettiren bazı kaba yalanları gidermek, doğruları araştırma fikrini, milletimize arz etmek maksadıyla yazıldı" diyordu. Gerçekten de üç yıl boyunca sabırla belge topladığına bizler de yakinen şahitlik ettik.





'ALPEREN' KİTABINI BİTİREMEDİ


“Ejderha Taşı", Hoca'nın çocukluk hatıralarını masalsı bir üslupla yazdığı sevdiği kitaplarındandı. Beş ciltlik “Türk Edebiyatı", edebiyatımızın doğuşundan bugüne ürünlerini dönemlerine göre inceleyen, çok uzun zaman ve büyük emekle hazırladığı eseriydi. Özellikle lise öğrencilerinin istifade ettiği ve çok satan kitaplardandı.



Kabaklı hocanın en önem verdiği kitabı “Alperen" kültürel kodlarımızın sembol tipiydi. Hoca kitabın hazırlığına 1993 yılında başlamıştı. Tıpkı “Temellerin Duruşması"nda olduğu gibi kitabın içerisinde yer alacak yazıları Türk Edebiyatı dergisinde yayınlamaya başladı. Fakat kitap olarak çıkarmaya ömrü vefa etmedi, vefatından sonra yayınlandı. Kitaba gönlünden kopan şu cümlelerle başlıyordu, “Ama bu Alperen kitabı başka şeydir. Bunun hevesinden başka türlü hoşlandım. Sanki yeni bir Dede Korkut kitabı hayal ediyorum. Gücüm olsa, doğrudan doğruya milletimin destanını yazardım. Bu kitapta daha çok milletimin destanının anlamlarını aramaya çalışacağım".



Kendisinden sonra gazete ve dergi yazılarından derlenerek hayli kitap yayınlandı. Çağlara Hükmedenler, Türkiye'yi yoğuranlar, Sınırların Ötesi, Devlet Felsefemiz, Tasavvuf Tarikat Edebiyat, Âşık Edebiyatı, İslâm'la Kaynaşmış Türk Edebiyatı, Divan Edebiyatı, İrfan ve İnsan, Sanat ve Edebiyatımız, Fatih ve İstanbul, Bu Dünyadan Kimler Geçti, Gönül Seheri, Seyirlik Oyunlar, Edebiyat Akımları, Edebiyat Türleri.



KALEMİN HAYSİYETİ


Kabaklı hoca kalemine yiğit bir yazardı. Arasında yakınlık olan siyasilerin bile yanlışlarını uyarı mahiyetinde yazmaktan çekinmezdi. Meselâ Irak ve Kerkük üzerine bugün bile tazeliğini koruyan yazılarını topladığı, “Sınırların Ötesi" kitabında, Irak'ı ziyaret eden devrin siyasi liderine ağır siteminden bir alıntı, “….. Hiçbir araştırma ve bilgi olmaksızın yaptığı bu talihsiz konuşmadan sonra secde-i Rahman'a ne yüzle çıkabilecek, Allah'ın huzurunda gönlü rahat edecek mi?..... Milli demek, İslâm'la-Türk'ün kaynaşmış varlık ve birliğini, hiçbir çıkar pahasına hiç kimseye, hele hele Türk ve İslâm düşmanlarına çiğnetmemek demektir. Türkiye gibi Kerkük, Batı Trakya, Balkanlar, Rusya, İran, Kızıl Çin Türk ve Müslümanları da bunu böyle biliyorlar. (Partiniz mensubu) kardeşlerimiz de “millî" sözünü öyle anlıyorlar. Zaten en çok bu Müslümanları incittiniz, hicaba düşürdünüz, hayal kırıklığına uğrattınız".


Kalemin haysiyetine hürmetli yazarların sayıca çoğalması duası ile Hocaya Allah'tan rahmet diliyorum. Nurlar içinde yatsın.



#Ahmet Kabaklı
#Türk Edebiyat Vakfı
7 yıl önce