|

Kudüs seferberliği

Acılar nasıl azalır, hüzünler nasıl giderilir, ızdıraplar nasıl hafifletilir? Bu ve benzeri sorulara verilecek cevaplar, acıların, hüzünlerin, ızdırapların kaynağına bağlı olarak değişkenlik arz eder.

Yeni Şafak ve
04:00 - 26/06/2017 Pazartesi
Güncelleme: 04:07 - 26/06/2017 Pazartesi
Yeni Şafak
Gündem
Gündem

Prof. Dr. Mustafa Özel

Bizim toplumlarımız bir yerde, acı, hüzün ve ızdırap toplumlarıdır. Savaşlar, göçler, tabiî afetler, felaketler bunları doğuran, besleyen, çoğaltan, büyüten sebeplerden bir kaçıdır.

YÜZYILDIR ACI İÇİNDE

Tarihte meydana gelen, akisleri gerçekleştiği gün/ler/den bu yana artarak devam eden, başlangıçta mahalli, bölgesel olarak görülüp bugün uluslarası bir mesele olarak nerdeyse elli yıldır süregelen, genelde Filistin, özelde de bir Kudüs meselemiz var. Sorun değil, meselemiz diyorum. Mesele, derdi de ihtiva ediyor. Bizi, içine alıyor. Ya da biz, onun içinde oluyoruz. Sorun deyince, sanki dışımızda cereyan eden bir hadise gibi oluyor.

Malum, 2017 yılını içindeyiz. Yüzyıl öncesindeki bir kesit, 9 Aralık 1917, o günlerde fark edilemeyen, ancak artık her geçen gün çaresizlik içinde, acıyla, hüzünle, ızdırapla şahit olduğumuz bir eriyişin, bir yok oluşun başlangıcıdır. Bu tarih, Filistin için, Kudüs için mühim bir tarih. Bölgenin Osmanlı’nın elinden çıktığı, önce İngilizlerin, daha sonra aşama aşama yahudilerin eline geçtiği yılların, olayların hareket noktası. Arz-ı Mev’ûd, Vaad edilmiş topraklar, meselesinin yeniden gündeme getirildiği bir kalkış noktası.

Kültürümüzde, Mekke mükerrem’dir, Medine mutahhar’dır, Kudüs ise şerîf’dir. İşte bu şerîf, yani kutsal, temiz, soylu, değerli olan bölge, yüzyıldır acı içinde kıvranmaktadır. Yüzyıl önce muhtemelen bir kaç yüzyıllık plan yapanlar, zaman içinde düşündüklerini, hedeflediklerini her türlü yöntemi kullanarak gerçekleştirmeye devam ediyorlar. Bunun ne kadar süreceğini kestirmek, çok imkan dâhilinde gözükmemektedir. Gelinen noktadan geriye dönüp bakılırsa, gelecekte daha başka şeylerin, imkansız gibi gözüken, fakat yahudi dinî/siyasî düşüncesinde etkin olan diğer hususların tahakkuk edeceği kesin gibidir.

TOPYEKUN SİLKİNİŞE İHTİYAÇ VAR

İşin can yakan tarafı, Filistin ve Kudüs meselesi karşısında İslam aleminin gittikçe daha duyarsız hale gelmesidir. Kültürel, sosyal, duygusal düzlemlerdeki düşünüş, anlayış, hissediş, hareket ediş, eskiye nazaran azalma temayülü göstermektedir.

İşte bu sebepten dolayı, Kudüs’ün İslam dünyasının, müslümanların elinden çıkışının yüzüncü yılını vesile edinerek topyekûn bir silkinişe, canlanmaya geçilmesi gerektiği kanaatindeyim. Başta Türkiye olmak üzere, -çünkü dile getirdiğimiz mesele, bu topraklarda başlamıştır, yine buradan başlamalıdır- bütün İslam ülkeleri Kudüs Seferberliği ilan etmelidir. Her ülke, her kurum, her kişi, kendi çapında, en üst düzeyde bir hassasiyet oluşturmak için bütün imkanlarını seferber etmelidir.

Dernekler, vakıflar, şirketler, devletler, hükümetler, bireyler bu bağlamda neler yapabileceklerini oturup konuşmalılar, belli bir takvim dâhilinde, 2018’e de sarkabilir bunlar, hayatın farklı alanlarında faaliyetler planlayıp bunları gerçekleştirmeye çalışmalıdırlar.

TEORİ PRATİK İLE BİRLEŞTİRİLMELİ

Ülkemizde yerel ve ulusal düzeyde çeşitli sivil toplum kuruluşlarının olduğunu hepimiz biliyoruz. Her kuruluş, bu yıl içinde mutlaka bir kaç faaliyette bulunmalıdır. Yayınevleri Kudüs, Filistin konulu kitaplar yayınlamalı, dergiler, aynı konuda özel sayılar hazırlamalı, dernekler ve vakıflar, bu bağlamda tiyatrodan tutun şiir okuma yarışmalarına kadar farklı çalışmalar yapmalıdırlar. Her çevre, her toplumsal grup, mutlaka Kudüs okuma grupları oluşturmalıdır. Diyanet İslâm Ansiklopedisi’ndeki Kudüs maddesinin, oldukça bilgilendirici olduğunu da hatırlatmakta fayda var. (Bkz.: http://www.islamansiklopedisi.info/) Burada şunu da esefle anımsatmak isterim ki, Türkçede Filistin ve Kudüs hakkında okunabilecek, derinlikli, nitelikli, doyurucu kitap sayısı, yok denecek kadar azdır. Bunu artırmak için lisans üstü çalışmalarda da bu hususa eğilmek, ağırlık vermek lazımdır. Yüzyıllarca İslam hamuruyla yoğrulmuş bu topraklar, bu coğrafya, bir bütün olarak bakir bir çalışma, inceleme, araştırma alanıdır. Ayrıca konferans, sempozyum, panel gibi bilimsel faaliyetler de yapılmalıdır.

Meslek kuruluşları tarafından, yazarlardan mühendislere, işadamlarından sendikalara kadar, Kudüs gezileri tertip edilmelidir. Kudüs’teki müslümanların ayakta kalması, oralara gidip onlara selam vermek, orada alış veriş yapmakla mümkün olacaktır. Tarihî bilgilerimizin bir kısmını, coğrafyayla örtüştürme imkanı da bulunacaktır. Kudüs’te İsrail’in baskıları altında yaşayan müslümanların halini, ancak oraya giderek, yaşananları görerek, gözlemleyerek anlayabilir, hissedebiliriz.

Orda Bir Köy Var Uzakta’nın şairi, Kudüs doğumlu Ahmet’tir, Ahmet Kudsi Tecer’dir. Kudsi, Kudüs’lü demektir. Şiirdeki “köy”, nedense bana Kudüs’ü hatırlatır. Kudüs’ü bugün, şimdi, hatırlamazsak, hatırlatmazsak, yarın hatırladığımızda, emin olunuz, çok geç olacaktır.

#Ahmet Kudsi Tecer
#Kudüs
#Tarih
#Mekke
#Filistin
7 yıl önce