|

Manguel’in gözünden okur halleri

Alberto Manguel üç okur metaforunu, yani “gezgin olarak okur”, “fildişi kuledeki okur” ve “kitapları yalayıp yutan okur” prototipini ve algısını resim, kitap ve gravürler arasında yaptığı karşılaştırmalarla ortaya çıkarıyor. Acaba bunlardan hangisisiniz? Cevap için “Gezgin, Kule ve Kitapkurdu” size yardımcı olacaktır.

Yeni Şafak
04:00 - 24/02/2017 Cuma
Güncelleme: 23:20 - 23/02/2017 Perşembe
Yeni Şafak
Manguel’in gözünden okur haller
Manguel’in gözünden okur haller
ÖMER YALÇINOVA


Alberto Manguel Okumanın Tarihi'nde başlattığı iz sürmeyi Gezgin, Kule ve Kitapkurdu'nda devam ettiriyor. Zaten kendisi de Okumanın Tarihi'nde birkaç okur metaforundan söz ettiğini, birkaçını irdelediğini ama bunlarda yeterli derinliğe ulaşamadığı için memnuniyetsizlik duyduğunu, bu memnuniyetsizliği gidermek amacıyla Gezgin, Kule ve Kitapkurdu'nu yazdığını belirtir. Bu yüzden Alberto Manguel ilkinde okumanın tarihiyle uğraşırken, ikincisinde okurların tarihiyle uğraşmıştır diyebiliriz.



HEM RAHAT HEM ZOR ALAN


Manguel'in örnek metinleri yine ağırlıklı olarak Tevrat, İncil, İlahi Komedya, Gılgamış Destanı, Odysseia, Don Quijote, Hamlet ve Aziz Augustinus'un İtiraflar'ı gibi artık hiç kimsenin estetiğinden şüphe etmediği, iyi mi kötü mü diye tartışma gereği duymadığı, üç aşağı beş yıkarı bütün dünyaca da kabul edilmiş, klasik eserlerdir. Aslında Manguel bu şekilde kendini hem zor bir duruma sokuyor, hem de rahat hareket edebileceği bir alana atıyor. Bu tür eserlerle ilgili yorum yapmak ya da eserler arasında bağlantı kurmak, eserlerin yazıldığı dönemler arasındaki zaman aralığının çok fazla olması nedeniyle zordur. Zordur, çünkü başka bir örnekle veya değişik bir fikir teatisiyle bu tür kıyaslar çürüğe çıkarılabilir, keyfi bulunabilir. Bu yüzden olsa gerek Manguel Aziz Augustinus'un İtiraflar'ı ve Dante'nin İlahi Komedyası'nı merkez kabul eder, daha doğrusu bu iki eseri, diğer konu ve kitapları işlerken anahtar gibi kullanmak ister. Çünkü en çok atıf yapılan ve anlaşılmaya, diğer kitaplarla bağlantısı kurulmaya çalışılan kitaplar, bu ikisidir.



Manguel bu şekilde kendini rahat bir alana atmış olur, çünkü milattan önce veya miladın hemen sonrasında yazılan kitaplarla aslında genel okuyucu kitlesinin çok bir alakası yoktur. Çok bilinmeyen bir alandır daha doğrusu, örneğin İtiraflar'da dile getirilen okuyucu deneyimiyle İlahi Komedya'daki yolculuğun benzerliği. Öyle olunca Manguel, rahatlıkla metinler arası geçişler yapmakta, eleştiri ve engellerle çok fazla karşılaşmayacağını bilmenin rahatlığını kullanmakta, başka bir ifadeyle düşünceler arasında uzun atlayışlar gerçekleştirmektedir.







“Gezgin olarak okur", “fildişi kuledeki okur" ve “kitapları yalayıp yutan okur" yalnızlıkta birleşirler. Onlar diğer insanlardan farklıdır. Her okuyucu, hem tek bir kitabın içinde, hem de kitaplar arasında yolculuk yapan biridir, bir gezgindir. Fildişi kuleye çekilmesinin sebebi ise artık bir gezgin gibi kitapların içinde yapacağı yolculukların engellenmek istenmesidir. İki durumu da gerçekleştiremeyen diğer bir okuyucu tipi ise sanki ölmek için durmaksızın yemek yiyen biri gibi düşünmeden, ayrım gözetmeden, ölçüp tartmadan, hatta birini sindirip, etraflıca anlamadan, diğerini okuyan kişi ise, postunu suya atıp, çıkan yerini taşlayan birine benzer. Üçü de aslında akraba, birbirine yakın, ama değişik kaygılarla hareket eden, daha doğrusu üçü de yaşadıkları çağı yansıtan, yaşadıkları çağda kitaba ve okuyucuya dönük algıları, düşünceleri üzerlerinde taşıyan ve bunların bir nevi kurbanı olan kişi tipleridir. Her birinin birer metafor olarak tarihe mal olmasının sebebi de budur zaten.


Manguel üç metafordan, üç ayrı okuma biçimini, okuma anlayışını, okuyuculara dönük algı ve düşünceleri yakalamaya çalışır. Bunda da gayet başarılıdır. Manguel ilk bölümde okumanın hac yolculuğuyla benzerliğini, ikisi arasında kurulan bağlantıyı Augustinus'un fikirleri, Tevrat'tan alınan kıssalar, benzetmeler ve seyahat kitaplarından verdiği örneklerle açıklar. Aslında işlemeye çalıştığı şey, okuyucunun kitap içinde yaptığı zihinsel yolculuğudur.



İkinci bölüm fildişi kulenin anlamına dairdir. Okuyucu neden fildişi kuleye çekilme gereği duyar? Fildişi kuledeyken neler düşünür? Aslında fildişi kulesine çekilen okuyucu amacına ulaşmış olur mu? Fildişi kulenin açmazları, tehlikeleri, avantajları nelerdir? gibi bir dizi soruyu yanıtlamaya çalışır Manguel. Tabii bir de fildişi kulesine çekilmiş okuyucunun dışarıdan nasıl göründüğü sorulmalıdır. Çok iyi görünmediği bir gerçektir. Acaba öyle göründüğü için mi fildişi kulededir okuyucu, yoksa kuleye çekildiği için mi öyle görünmektedir? Manguel bu soruları en başta Montaigne'nin çekilip kitap okuduğu, denemelerini yazdığı, çevreyi gözlemlediği kulesi; sonra da Hamlet'in kitaplarla dolu, fildişi kuleden bir türlü inemeyişi nedeniyle “karar vereyim derken harekete geçme gücünü kaybetmesiyle" sonuçlanan trajik hayatı üzerinden değerlendirir.



BİR TESELLİ KAYNAĞI


Üçüncü bölümde kitapkurduyla karşılaşırız. Kitapkurdu aslında kitaplardan yapılmış bir yaratıktır. Manguel bu bölümde ise çeşitli dönemlerde bu konuya dair yapılmış resim ve gravür çalışmalarını inceler. Sonrasında merkeze aldığı isim Flaubert olur. Flaubert'in Türkçeye Bilirbilmezler diye çevrilen Bouvard et Pécuchet'ta kitap delisi konu edilmiştir. Tabii ki Manguel bu metaforu işlerken Don Quijote'u unutmaz. O da şövalye romanlarını okuyarak delirmemiş miydi? Daha doğrusu Don Quijote gerçekten delirmiş biri miydi? Yoksa öyle mi algılanıyordu? Toplum Don Quijote'un acayip hal ve hareketlerini anlamlandırmak için mi ona deli muamelesinde bulunuyordu? Ya da Don Quijote gerçekleştirmek istediği idealler uğruna kendini deli göstermeye mi çalışmıştı?



Gezgin, Kule ve Kitapkurdu kitap okumaya veya biriktirmeye meraklı, yani bir şekilde kitapla ilişkide olan herkesin, altını çizeceği onlarca cümleyle doludur. Ayrıca Gezgin, Kule ve Kitapkurdu; dünyası kitaplardan oluşan, bu yüzden toplum içinde kendini yalnız hisseden okuyucuların, aslında hiç de yalnız olmadıklarını, kendilerine benzer binlerce okuyucunun dünyadan gelip geçtiğini, kendileriyle benzer zorluklar yaşadıklarını okuyup teselli bulacakları bir kaynaktır.


#Alberto Manguel
#Kitapkurdu
7 yıl önce