|

Müsekkin kuşatma

Modern dünyada pasiflik ve eylemsizliği çağrıştıran üzülmek, Şair Ahmet Murat’ın kaleminde bir tavsiyeye dönüyor. “Belki de Üzülmeliyiz” adlı kitap, bu açıdan üzülmek kelimesini, tekrardan bir hareket ve fikir içerisinde işlerlik halinde ele alıyor.

Yeni Şafak ve
14:34 - 7/11/2017 Salı
Güncelleme: 14:37 - 7/11/2017 Salı
Yeni Şafak
Ahmet Murat'ın " Belki De Üzülmeliyiz " adlı kitabı yayınlandı.
Ahmet Murat'ın " Belki De Üzülmeliyiz " adlı kitabı yayınlandı.

Şair Ahmet Murat’ın ilk deneme kitabı olan “Belki De Üzülmeliyiz” kısa bir süre önce okuyucusuyla buluştu. Şiirlerine aşina olduğumuz şairin fikirlerini daha sarih bir şekilde gördüğümüz bir saha olmuş bu kitap. Sakin, mümin bir tavır var. Bu sakinliğe aynı zamanda hayret de eşlik etmiş. Edebiyat, mimari, eğitim, nostalji ve toplumsal ilişkiler üzerine düşülen notlarla bütün bu duygu ve hal biçimleri geliştirilmiş. Allah’a iman noktasında yol açıcı birer vasıta olarak işaret edilmiş.

ACILAR VE İNSANLAR

Ernest Renan da var kitapta, köyde âşık olup aklını kaçıran da. Market içinde yalnızlığıyla dolaşan teyzeler de var, Karacaoğlan da. Dolmuşta yolculuk yapan figürandan İmam Rabbani ’ye kadar. Bu açıdan hemen hemen herkesi ilgilendiren ilginç bir kitap görüyoruz.

Ahmet Murat, gündemimizi günlerce oyalan fakat elimizde hiçbir şey bırakmayan kuru gürültüyü daha müşahhas hale getiren fikirlerle sesleniyor bize. Biz diye seslendiğimiz, adını koymaya çalıştığımız “bize”, dokunabilecek önerileri var. Esnafların ve âlimlerin oluşturduğu bir hayat üzerinden mahallenin sahipsizliğini anlatıyor. Esnafların, komşuların mahalle hayatı içerisinde kendiliğinden oluşan kontrol mekanizmasında ne tür görevleri olduğunu anlatıyor. Mesela günümüz üzerinden gidersek hemen dikkatimizi “Cuma Hutbeleri” ile alakalı olan yazıya dikiyoruz. Çok yerinde ve güzel öneriler var. Hemen bir kaç örnek verelim burada: “Hutbeler çoğunlukla seslendirilmek üzere değil de, sanki yayınlanmak üzere kaleme alınıyor”

Hepimiz içinde bulunduğumuz dünyada güzelliğin bir tür eksikliğini hissediyoruz. Elimizden kaçan, elimizde izleri kalan güzelliğin. Bu izlerden bir şey oluşturulabilir mi? Bunun çevresinde tohumlar ekiyor şair. Ya da tohum ekilecek yerler arıyor diyelim.

Kitap içerisinde İslam coğrafyasıyla alakalı metinler de var. Halep’in çektiği acılardan Uygur Türkü annelerin bilgeliğine kadar anlatılmış. Bu annelerin Çin zulmü altında Arapça bilmeleri, çocuklarına öğretmeleri ve çocuklarını hâfız yapmaları hayranlık uyandıracak bir durum. Bu yazıyı okuduktan sonra Uygur Türkü bir arkadaşıma bu konuyu sormuştum. Uzun uzadıya konuşmuştuk. O da aynı zorlukları anlattı. “Anne – baba olmaya dair popüler ve afili literatürden tamamen mahrum olan, Urumçili, Hotanlı, Doğu Türkistanlı o anneler” diyor şair.

Kitap daha birçok konuyu (iktidar – kültür ilişkisi vs.) ihtiva ediyor. Kültür politikalarında yapılan yanlışlar, bu yanlışlıkların farklı açılardan değerlendirilmesi vs. Bu açıdan kitap Türkiye’yi ve Türkiye’yi bekleyenleri ilgilendiren bir kitap. Bu kuşatmayı bir yazıyla ifade etmek zor. “Güzelim Türkçe”nin sıkı örneği olan kitaptaki her yazı üzerinde uzun süre konuşulacak fikirler barındırıyor.

  • KİTAP ÖZETİ :
  • Belki de Üzülmeliyiz
  • Ahmet Murat
  • Profil Kitap
  • 2017
  • 176 sayfa
#Profil Kitap
#Ahmet Murat
#Belki De Üzülmeliyiz
6 yıl önce