|

Rahleler, yer sofraları, namluda kredi kartı

Şair Atakan Yavuz’un “İyiler Asla Özür Dilemez”i yirmi sekiz denemeden oluşuyor. Her biri üzerine bir yazı kaleme getirilecek kadar derin bir yoğunlukta olan Yavuz’un denemeleri, bize modern kıstırılmışlığımız arasından seslenen bir eda taşıyor.

Yeni Şafak
10:25 - 13/04/2017 Perşembe
Güncelleme: 10:29 - 13/04/2017 Perşembe
Yeni Şafak
Rahleler, yer 
sofraları, namluda kredi kartı
Rahleler, yer sofraları, namluda kredi kartı
YAKUP ÖZTÜRK

Şair Atakan Yavuz’un Hata Günlüğü’nden sonra ikinci deneme kitabı İzdiham tarafından yayımlandı: İyiler Asla Özür Dilemez. 19. asrın ikinci yarısından sonra dünyada batı eliyle var edilen yenilikler, bunlar kültürden makinalaşmaya kadar pek çok sahada görüldü, insanlık tarihinin artık eskisi gibi olmayacağını da haber veriyordu. Modernizm, bu yeniliklerle eskiye ait ne varsa, dini, insanı, değerleri, ahlakı, aileyi, kadını ve çocuğu tabiatına aykırı gelecek biçimlerde şekillendirdi. Buna zorladı. Sömürge siyaseti, işgaller, milyonların ölümü batının yükselme ihtirasları için bir yığın hâline geldi. Sınırsız tüketim, büyüme hırsı, petrol kuyularını zaptetme oyunları bizi modernizmin iktisadî cephesiyle karşı karşıya bıraktı. Bugün artık kumanda edilemez bir surette materyalist, maddeci, hazcı bir insan ve toplum yapısıyla imtihanın ortasındayız.


SAMİMİYET ÇEKİLİYOR

İnsan, gün geçtikçe dünya bulaşığı oluyor. Modern insan, doğumundan itibaren bu bulaşık dünyada. Ona bulaştıkça sahte mutluluklar kuşananları bir yana bırakalım, asıl keder yüklü olanlar bu bulaşığı temizlemek için teyakkuzdalar. Onlara, savaşların, sömürgeciliğin, teknolojinin, çürümüşlüğün rengine bakıyor olmak ızdırap veriyor. Aynaya değil sırra, zarfa değil mazrufa eğilen gözlerini bir daha başka tarafa çeviremeyecek hâldeler. Yağmurdan sonra sokakların ortadan kalkmadığını onlar da görüyor. Çevrelerinde günün adamları, zamanın çarkına su taşıyıp duruyorlar. İş yerlerinde, trafikte, bir AVM’de sıra beklerken en medenî yüzlerini kuşananların aynı nezaketi bayram oturmalarında annelerine, sofradan kalkarken eşlerine göstermedikleri bir dünyanın farkında olanlar, modern insanın yükünü taşımak çilesindeler. Hayatlarında pazar alışverişine çıkmamış, bir sahur gecesi sofra hazırlamamış, mübarek gecelerde komşusuna ikramda bulunmamış diyetisyenler her geçen gün bize yeni zayıflama listeleri sunuyorlar. Çevremiz yaşam koçlarıyla dolu. Büyüttüğü tek canlı, kedi-köpek eniği olanlar bize çocuk nasıl yetiştirilir nasihatları veriyor. Devlet, babaanneye maaş bağladı da bir nebze hafifledi yükü, modern annelerin. Kentin en gürültülü semtlerine dikilen bloklar bir mezar yeri kadar sun’i çimlerle bize doğayla iç içe bir hayat vadediyor. Cümle kurarken, anadilimizden bir kelime bize İngilizceden sonra geliyor. Zihin işleyişi yabancı bir dil üzerine kurulu olanlar, memleketin geleceğinden, toplumun yapısından söz açıyorlar. Parmak sallayarak.

Uzmanlaşıyoruz. Kariyerimize yeni sertifikalar, diplomalar, yüksek puanlı sınav sonuç belgeleri. Uzun metinler okumadan sadece aforizmalarla sesleniyoruz. Hatta, sadece fotoğraflara bakarak kültürlenmemiz dahi mümkün. Bu yüzden instagram en geniş sosyal medya kullanıcısına sahip. Elini sıkmadığımız, sesini duymadığımız arkadaşlarla dolu ekranlarımız. Saat ikide, Üsküdar iskelede buluşalım dediğimiz konuşmalar her geçen gün azalıyor. Bilim, bilgi sürekli akıyor da bunu irfana söyletip yüzyüze geldiğimiz anlar bir bir tükeniyor. Şimdi, bahar geldi Allah’tan, market raflarında çiçek soğanları, tohumlar, humuslu topraklar satılıyor. Böyle de olsa çıplak ellerle toprağa dokunmanın sevincini yaşayacağız.

ŞİİRLERİNDEN AŞİNAYIZ

Şair, “Geceleyin bir ses böler uykumu / İçim ürpermeyle dolar. Nerdesin” diye soruyordu. Bir ses, uhrevî, yüce bir sesi gittikçe daha çok arıyoruz. Atakan Yavuz’un denemeleri, bize modern kıstırılmışlığımız arasından seslenen bir eda taşıyor. Şiir kitaplarından, hâli hazırda yayımlanan şiirlerinden aşina olduğumuz bir ses bu.

İyiler Asla Özür Dilemez’de kısa kısa yirmisekiz deneme bulunuyor. Metinlerin, bir şair elinden çıktığı cümlelerin çoğunun pekâlâ bir mısra kadar muhkem olmasından anlaşılıyor. Atakan Yavuz, edebiyata Cenab Şehabeddin üzerine yapılmış son çalışmasını saymazsak şiir ve deneme yoluyla katılan bir isim. Oysa, bu kitaptaki bazı bölümlerin şairin hikâye diliyle de ilgilendiğini gösteren ayrıntılar taşıdığını ifade etmemiz gerekiyor.

Kitaptaki kısa denemelerin her biri, üzerine bir yazı kaleme getirilecek kadar derin bir yoğunluğu taşıyor. Hata Günlüğü, bundan birkaç yıl önce yayımlandığında Türk deneme edebiyatının son zamanlardaki sessizliğinin kırıldığına dair inancımız artmıştı. Hem Atakan Yavuz’un denemeyle şahsî serüvenini genişlettiğine tanık olmuş hem de bugün bir elin parmaklarını geçmeyen deneme yazarlığına güç verdiğini düşünmüştük. Son iki kitabının, dergilerde düzenli yayımlanan şiirlerinin yanında, deneme türünde olması, gelecekte de başka kitaplar okumamızın habercisi olduğu kanaatini bizde hâsıl etmiştir.

Dilimiz döndüğünce modern zamanların var ettiği insan ve toplum yapısından söz açarken bize bu kitabın el verdiğini söylemek durumundayız. Tüm insanlığa ekmek götürdüğünü söyleyenlerle, o insanlığı ekmekten mahrum bırakanların farklı kılıklara bürünmüş aynı kişiler olduğunu gören Atakan Yavuz, denemelerini de buradan inşa etmeye başlıyor. Şair olmasıydı da şiirin gücüne inanacaktı Atakan Yavuz. Bir modern zaman virüsü olan plastiğin çiçeklere bulaşmasını bize hatırlatacaktı. İyiler Asla Özür Dilemez’den yerimiz elverdiğince birkaç kısım. Vefalı okur tamamını kitapta bulacaktır.

  • KİTABIN KÜNYESİ
  • İyiler Asla Özür Dilemez
  • Atakan Yavuz
  • İzdiham Yayınları
  • 2017
  • 120 sayfa
#İyiler
#asla
#özür
#dilemez
#kitap
7 yıl önce