|

Ruhumuza değen kasırga

Çiyil Kurtuluş’un kaleminden çıkan “Kasırga ve Yabanmersinleri”, adının aksine oldukça dingin öyküler barındırıyor. On dokuz öykünün yer aldığı kitap, Dedalus Yayıncılık tarafından okurun beğenisine sunuldu.

Yeni Şafak
12:01 - 8/03/2017 Çarşamba
Güncelleme: 12:02 - 8/03/2017 Çarşamba
Yeni Şafak
Ruhumuza değen kasırga
Ruhumuza değen kasırga
MERVE KOÇAK KURT


Kasırga ve Yabanmersinleri Çiyil Kurtuluş'un ilk öykü kitabı. “Anneme. Babama. Ve Alev ağaçlarına…” ithafıyla açılıyor. Özenli kapağı dikkat çekiyor, öykü isimleri de: “Ay'ın Yuvarlak Yüzü”, “Ormanda Soğuk Işık”, “Gündüz ile Gece Arasında”… Çok yüksek sesle bağırmayan öyküler bunlar. Hayatın içinde rastlayabileceğimiz her şey öyküye sığıyormuş hissi veriyor okurken. Usulca ve derinden söylüyor söyleyeceğini yazar. Sakince. İnsanların gündelik hâllerini yansıtan, kendi ritminde akan, yer yer hareketlenen yer yer durağanlaşan bir anlatım diliyle selamlıyor okurunu.


ÖDÜNÇ YILDIZ TOPLULUĞU

On dokuz öykünün yer aldığı kitabın ilk öyküsü “Andaç”. Trendeki bir karşılaşmayı anlatıyor. Murat, romanını tamamlamak ve sorunlu evliliğinden bir parça uzaklaşmak için Denizli'ye gitmektedir. Trende yeni boşanmış bir kadınla aynı kompartımanı paylaşır. İki yaralı insanın yolu bir trende kesişmiştir. Adam tren camında kendi yansımasına bakarak karısını ve yeni tanıştığı bu kadını düşünür, hayatını sorgular. Yalnızlığından korkan bir kadının adama sığınışını okuruz. “Görüyorsunuz ya, çok yakınız ama birbirimize değmiyoruz” der yıldızlara bakıp. “Ortada boşluk, sonra bir adam, seyrediyor. Kadın uyuyor. Ona ihtiyacı var. İyi bir uykuya kimin ihtiyacı olmaz. Ara sıra gölgeler geçiyor, resim dalgalanıyor, yine de hep orada. Bakmasa, hiçbiri olmayacak.”


“Soğuğu Soğuğuna” insan ilişkilerine dair gözlemlerin ağır bastığı bir hikâye. Şehrin en havalı restoranlarından Sun Set'te kuzenler bir araya gelir. Anlatıcı kadın, kocası, Harun ve Ayça. Kuzenleri Işıl'ın bu yıl İstanbul'da planladığı evlilik yıldönümü yemeğinde buluşurlar. Öncesinde kokteyl alanında sohbet ederler. Ve gözler kapıdan girecek olan dördüncü kuzendedir; Ferda ve kocası. Aile içi ilişkiler, küslük, ihanet, kıskançlık temalarının işlendiği bir öykü bu. “Ben ve kocam biliriz, bir bulutun taşıyamayacağı kadar ağırdır dünya.” diyen anlatıcı kendini sorgulamaktadır. “Biz, kimimiz yalnızlığın, kimimiz iflasın eşiğinden dönmüş ödünç yıldız topluluğu, oturduğumuz yerde açık veriyor muyduk acaba?”


Kitaba adını veren “Kasırga ve Yabanmersinleri” öyküsü ise Amerika'da geçiyor. Sally ile Kuzey işyerinden arkadaştır. Long Island'da beklenen kasırga gecesini (İrene kasırgası 2011) iç kesimde güvenli buldukları bir evde birlikte geçirirler. Ev, o sıra Türkiye'de olan Kuzey'in yakın arkadaşınındır. Kuzey'in niyeti hem kasırgadan dolayı güvenlikte olabilmek hem de hoşlandığı Sally ile baş başa vakit geçirmektir. İlk kez ona bu kadar yakın olacağı bir fırsatı yakaladığını düşünür. Ama geç saatte eve gelen yabancı (Ömer) bütün planı alt üst eder.


ARADIĞIMIZ, “HEP BİR YOL, İZ”

“Bazen olur, avdan önce avımı görürüm rüyamda,” diyor “Avcı” öyküsündeki anlatıcı da. Okumaya bağlı olarak değişmekle birlikte, metaforik bir öykü bu. Bir adamın köpeği (Kont) ile keklik avına çıkması. Ormanda iz sürme. Hayat şartlarının acımasızlaştırdığı bir kişilik. Hayat, aile, iyilik gibi kavramların sorgulanması. Av ve avcı olma durumları. “Tarifsiz, seslerce dünya, bir esintiyle dura savrula, dipten yüzeye, yüzeyden dibe, tırmanış, düşüş. Hep bir yol, iz, kimi tüyüyle kanadıyla, kimi dişiyle tırnağıyla.”


“Gizlendiğim Yerde”ki anlatıcımız, kadın. Amerika'da yeni doğum yapan kız kardeşinin yanında ziyaretçi. Kardeşi bebeğiyle üst kata uyumaya çıkınca abla soluğu ormanda alıyor. Onun öfkesine, küskünlüğüne şahit oluruz. Yeterince sevilmediğini, anlaşılamadığını düşünmektedir. Ta ki bir ağacın ardında ormanı gözleyen bir geyikle karşılana dek. Ve annesinin gülen suratı. Abla sorun ettiği şeyin aslında ne kadar önemsiz olduğunu fark eder.


“Alev Ağaçları”nı üçüncü tekil anlatıcının dilinden okuyoruz: Kumru… Kumru ve eşi villada kiracı. Bir de yardımcı Huriye var. Karolina'yı bekliyorlar, evin sahibesini. Onlar da ekonomik nedenlerle bir apartmanda kiracılar. Biri kiracı öbürü evin sahibi. İki kadın da evini çok seviyor. Karolina her yıl mevsim dönümlerinde bahçesini ziyaret ediyor. Birlikte çay içip sohbet ediyorlar. Kumru, biraz daha evde kalmayı garantilediği için mutlu, Karolina ise umursamaz görüntüsünün altında buruk. Dut ağacı meselesi bunu bize yansıtıyor.


Diyaloglarla örülü, yalın öykülerle kaplı olan kitabın dikkati çeken öykülerinden biri de “Dalgakıran”… Üçüncü ve birinci tekil anlatıcı bir arada. Kadın. Karı-koca bir trafik kazası geçirmişler. Kadın hafızasını kaybetmiş, adamın da bir bacağı sakat kalmış. Mendirekte oturup konuşuyorlar. İkisi de birbirine yabancı gibi. Kadın bu durumun hıncını adamdan çıkarmak istercesine soğuk. Belki de kadının hatırlamadığı geçmişi çok da masum değildir. Adam bütün iyi niyeti ve himaye edici tavrına rağmen o da sonunda patlıyor. “Yerimde olsaydın, bir kayanın üstünde böyle dimdik duramazdın” diyor.


HAYATIN ORTASINDAN

“Bir Dolu Elbise” öyküsünde anlatılan, oldukça bildik bir hikâye aslında: Karı-koca sabah uyanırlar. Kadın, mutfakta kahvaltı hazırlarken akşamki yemekte giyeceği -yıllardır el sürmediği- o kırmızı elbisesini hatırlar. Elbise, mutlu günlerin simgesi gibi kocasıyla arasındaki geçmişin heyecanını taşımaktadır. Kahvaltı boyunca adamın ilgisizliği ve aralarındaki soğukluk vurgulanır. Adam işe gider, kadın yatak odasına. Bütün gardırobu döker ve kırmızı elbiseyi bulur. Onun içine artık asla sığamayacağını düşünür, ağlamaya başlar.


“Gündüz ile Gece Arasında” öyküsünde -ben öyküsel anlatım diliyle- yalnız bir kadının hayata dokunuşlarından kesitler sunulur: Okuma tutkusu. Öykülerin hayatındaki yeri. Geçmişinde yaşadığı acı anılar. Okunuşlarla açılan yepyeni dünyalar.


Çiyil Kurtuluş'un öyküleri hayatın kıyısından seyredilerek yazılmış öyküler değil. O yüzden Kasırga ve Yabanmersinleri'ni okurken kâh gülümsüyoruz kâh hüzünleniyoruz. Anlatılanda kendimizi bulursak daha bir “yakın” hissetmez miyiz zaten onun hikâyesini de?



Kitabın künyesi:


Kasırga ve Yabanmersinleri


Çiyil Kurtuluş


Dedalus Yayınları


Ocak 2017


136 sayfa


#Kasırga ve Yabanmersinleri
#Çiyil Kurtuluş
7 yıl önce