|

Vatikan Kudüs geriliminin neresinde?

Yeni Şafak ve
04:00 - 28/07/2017 Cuma
Güncelleme: 03:23 - 28/07/2017 Cuma
Yeni Şafak
Gündem
Gündem

Filistin topraklarında işgalci İsrail devletinin baskısı altında yoğunlaşan Müslümanlara dönük kısıtlamalar yeni senaryolarla sahnelenmeye devam etmektedir. Oysa ki aynı toprakların Hristiyanlar için de kutsal sayıldığı bilinir. Buna rağmen Katolik Hristiyanların başkenti niteliğindeki Vatikan, bu çatışmaya ve özellikle de İsrail yayılmacılığına genellikle sessiz kalmış, çatışmanın hep dışında bir görüntü sergilemiştir. Bugünlerde Mescid-i Aksa üzerinden yaşanan gerilimde olduğu gibi…

İlk bakışta Vatikan’ın sessizliğinin nedeni olarak, Müslümanların bölgeden arındırılmasının uzun vadede Filistin’in Hristiyanlaştırma projesine katkı sağlayabileceği, bu nedenle de Yahudi yayılmacılığına göz yumduğu şeklinde ifade edilebilir. Ancak durum bununla sınırlı değil! Vatikan’ın da üzerindeki egemen küresel güç, Ortadoğu’da yürütülen senaryonun hep bir parçası olarak Vatikan’ı “bir kenarda” tutmuştur. Bir başka ifade ile kendisine Ortadoğu’da biçilen mistik rol bakımından Vatikan tarafsızlığını korumaktadır. Çünkü Vatikan final sahnesindeki bir başka “önemli” rol için bekletilmektedir.

TRUMP’IN ÇİZDİĞİ ÜÇGEN

ABD Başkanı Trump’ın Mayıs ayında ardışık olarak gerçekleştirdiği Riyad-Tel Aviv-Vatikan turunu hatırlayalım. Bu ziyaretler paketi Vatikan’ın Ortadoğu’da yürütülen projede bunca zamandan beri örtülü bir role sahip olduğunu açığa çıkarmıştır. Ayrıca bu üç ayaklı tur, bundan sonra yaşanacaklar açısından da belirleyici olacaktır. Çünkü Trump’ın ziyaretinin hemen ardından Suudi Arabistan tarafından Katar’a ve İsrail tarafından Müslümanlara karşı kısıtlamalar ardı ardına ilan edilmiştir. Ancak gezinin üçüncü ayağı olan Vatikan’ın müdahil olduğu bir gelişme henüz cereyan etmemiştir. Tıpkı daha önce Ortadoğu’da yaşanan kaos ve bunalımlar karşısındaki sessizliğine benzer olarak… Fakat aynı Vatikan SSCB’nin dağılmasında ve Türkiye’de FETÖ’nün örgütlenmesindeki rolünü asla örtülememiştir!

Vatikan kısa vadede Suudi Arabistan ve İsrail devletleri gibi “birilerine” sataşır mı? Bekleyip göreceğiz. Ancak uzun vadede Vatikan’ın rolünün İsrail ve Suudi Arabistan’ın yanında ve hatta “üzerinde” planlanmış olduğu çok aşikardır.

Bu fotoğraf karşısında; sosyal teorisyenler en çok, egemen küresel aklın Dünya’yı mistik bir savaş üzerinden yeniden organize etmeye çalıştığı noktasına yoğunlaşmaktadır. Bu savaşın ilk planda askerleri ve silahları yoktur. Bunun yerine kutsal mekanlar, tapınaklar, dini söylemler, matematiksel mucizeler, küre ve benzeri objeler kullanılmak suretiyle algılar yönetilmektedir. Suudi Arabistan Kralı Selman, ABD Başkanı Trump ve Mısır’ın cuntacı Cumhurbaşkanı Sisi’nin küreli fotoğrafı medyaya damgasını vurmuş ve çoğumuz tarafından gülünç bulunmuştu. Ancak fotoğrafa biraz şüpheyle yaklaşanlar küresel egemen güçlerin Türkiye’nin İslam dünyasındaki imajının ve liderlik rolünün elinde alınması için başlatılmış bir mistik savaşın ilk sinyali olarak değerlendirmişlerdi.

YENİ EGEMENLİK GİRİŞİMİNİN SAHNELERİ

Görünün o ki bu senaryo dahilinde Suudi Arabistan ve İsrail devletleri, sadece küresel egemenlerin güç alanlarında bir karakol vazifesi görmeyecek, aynı zamanda küresel ölçekte “Vatikan merkezli” yeni bir egemenlik alanı oluşması için mistik sahnelerde kullanılacaktır. Zaten “İsa’nın ikinci gelişi” gibi mistik teoriler açısından, Vatikan sadece Hristiyanlığa mensup olanlara değil, Müslüman ve Yahudileri de içine alacak şekilde Dünya’nın tamamına hitap etmelidir. Bu da ancak Katolik kilisesi dışındaki yerel dini unsurların FETÖ benzeri örgütlerce ikna ve kontrol edilmesiyle mümkündür. Klasik sömürgecilik döneminde Dünya egemenliğinin kurulması her şeyden önce ulusal-yerel dini unsurların yok edilmesi, ulusal ve bölgesel dini rejimlerin çözülmesi ve küresel egemen merkezlerce disipline edilmesini gerektirmekteydi. Ancak günümüzde FETÖ benzeri biyo-politik kontrol kalıplarıyla bu egemenlik yürütülmeye çalışılmaktadır. Yani sadece Müslümanların değil, Yahudi ve Hristiyan toplumların da “onlardanmış gibi” duran iktidarlarca yönetilmesi gerekmektedir.

Yürütülmekte olan mistik savaşın bir tarafında egemen küresel aklın tarafında bulunan iyiler (!) diğer tarafında egemen küresel aklın egemenlik alanı dışında bulunan kötüler (!) yer almaktadır. İşte bu nedenle Vatikan’ın çatışmanın dışında tutulması gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Kısacası Vatikan’ın Filistin’de yaşanan çatışmaların dışında tutulması, Papa’nın mültecilerle ilgili yardımsever açıklamalar yapması, kardinallerin beyazlar giyerek gülücük dağıtması gerekmektedir.

ERDOĞAN’IN ONARMA MİSYONU

Din kisvesi altında yürütülen bu küresel inanç mühendisliğinin arka planında doğal olarak bir de gerçek hayatın organizasyonu bulunmaktadır. Yani gerçek olan bir savaş. Kendi penceremizden bakarsak; göz kamaştırıcı düzeye ulaşan Türk Kalkınması mutlak şekilde küresel egemenlerin hedefindedir ve küresel egemenleri projeleri doğrultusunda ortadan kaldırılmalıdır. Çünkü Türkiye’nin kalkınma yöntemi kendi ulusal sınırları dışına taşmış ve küresel egemenlerin kontrolü altındaki milletler için de cazip hale gelmiştir. Çok değil, daha 15 yıl önce geri kalmışlık etiketiyle küresel oyunun dışında bırakılmış Türkiye, bugün gelişmiş 20 ülkenin ekonomik ilişkilerini de organize edecek düzeye ulaşmıştır. Dolayısıyla egemen küresel güçler Türkiye’nin kendi kontrolleri altındaki ülkelere örnek teşkil etmesinden rahatsızlık duymaktadır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son Körfez turu, bu mistik savaş baskısı altına alınan Körfez ülkelerinin yıkıma uğratılmalarını ve kardeşlerarası kavganın engellenmesi açısından önemli bir ilk adımdır. Bir başka ifade ile Trump’ın Riyad-Tel Aviv-Vatikan turu çerçevesinde bozduğu ilişkiler, Erdoğan tarafından onarılma yolundadır.

Doç.Dr. Hilmi Erdoğan YAYLA• Hasan Kalyoncu Üniversitesi
#Kudüs
#Mescd-i Aksa
#Vatikan
7 yıl önce