|

Yazarından sıfır kilometre hikâyeler

Necip Tosun, yeni hikâye kitabı “Emanet Hikâyeler” Dedalus Yayınları’ndan çıktı. Kitap, Türk edebiyatının temel yazarlarını Necip Tosun’un okurluk aynasına yansıdığı kadarıyla öyküleştirmekle kalmıyor, onun şahsiyetinde ve üslubunda yeniden inşa ettiği yeni bir metne dönüştürüyor.

Yeni Şafak
16:35 - 12/04/2017 Çarşamba
Güncelleme: 16:43 - 12/04/2017 Çarşamba
Yeni Şafak
Yazarından sıfır kilometre hikayeler
Yazarından sıfır kilometre hikayeler
SUAVİ KEMAL YAZGIÇ
Evet, batılı bir yazardan alıntı yaparak metne başlamak her zaman için güvenilirdir. Ben de kendime bir güvenlik alanı açmaya karar verince elime sazı aldım ve görelim neler söyledim? Amelie Nothomb, dilimize “Katilin Temizliği” adıyla çevrilen kitabında okurları ikiye ayırır: “Yapmacığı okumadan okumaya kadar vardıran okurlar vardır; tıpkı balıkadamlar gibi dalgıç kıyafeti kuşanıp, üstlerini tek damla ıslatmadan kitapların içinden geçerler. Bunlar balıkokurlar olarak adlandırılabilir. Ve iki tür okuma vardır: iç organlarıyla okuma, temiz okuma.” Necip Tosun’un “Emanet Hikâyeler” adlı kitabını okurken zihnimde dolaşan ilk cümle bu oldu. Kitabı elime almadan önce metinlerarasılıktan, edebiyatın güzelliğinden, yazarlardan, kitaplardan filan bahsedeceğim bir yazı vardı zihnimde. Her hikâyenin bir yazara selam etmesinden filan bahsedecektim.

Okumaya başladıktan sonra zihnimdeki hesabın kitaba uymadığını düşünmeye başladım. Ne yalan söyleyeyim bu farklılık beni gayet memnun etti. Okumadan önce hakkında söylediklerini tekzip eden bir kitapla karşılaşmak en azından beni keyiflendirir. Zira okumadığım bir kitaba adım attığım duygusunu ancak böyle sayfalarda yaşarım.

HİKÂYELER EMİN ELLERDE

Gelelim yazının başındaki alıntının konuyla alakasına. Necip Tosun, yapmacıklığı okumadan okumaya vardıranlardan, kitapların içinden dalgıç kıyafetleriyle hiç ıslanmadan geçen okur-yazarlardan değil... Öykü teorisi, öyküler ve yazarlar hakkında bunca yazan biri olan Necip Tosun, yazarlara ve öykülere duyduğu muhabbeti öyküleştirirken okumalarının da ne kadar sahici olduğunu ifade ediyor.

Ancak bu noktada vurgulamadan geçersem eksik kalacak bir nokta var. “Emanet Hikâyeler” her ne kadar her öyküde ayrı bir yazardan yola çıkılarak kaleme alınmış olsa da bütün itibariyle tek okurun farklı yazarları okumasının hikâyesi. Tek tek metinler, yazarın hayat hikâyesi yahut kitap isimlerine yapılan göndermelere indirgenemeyecek öyküler bunlar. Her öyküde yola çıkış noktası seçilen yazarın dili ve üslubu da devreye girse de aslolan bütün bunların Necip Tosun’un okuma potasında mezcedilmiş olması. Bir Oğuz Atay, Kemal Tahir, Orhan Kemal yahut Sait Faik öyküsü okumuyoruz bu kitapta. Her öyküde bir Necip Tosun öyküsü okuyoruz aslında.

HER ŞEYDEN KALAN HİKÂYE

“Emanet Hikâyeler”in üzerinde durulması gereken bir özelliği de tek tek yazarlardan yola çıkan öykülerden de oluşsa bir bütün olarak Necip Tosun’un öykü türüne duyduğu muhabbettin ve yazarlığını öykü türüne adamış olmasının ete kemiğe daha doğrusu metne dönüşmüş hali olarak karşımıza çıkması. Necip Tosun, hangi yazardan yola çıkarsa çıksın öyküye olan muhabbetti üzerinden ilerliyor metin boyunca. “Anlatmak” yazıdan önce başlayan bir beşeri nimetti esasen. Öykü, bir anlatı formu olarak bu nimetin tezahür vesilelerinden biri. “Emanet Hikâyeler”in son öyküsü tam da bu nimetle yani anlatmakla ilgili. Geçen yıllar ve yaşadıkları düşkırıklarıyla dolu bir grup eski arkadaşın yıllar sonra buluşmalarını anlatan bu öykünün son cümlelerini dikkatinize sunmak isterim: “Sonra her şey kendi mazeretini üreterek bitiyor, bir hayat bir kadere dönüşüyor ve kendi acısıyla kardeş oluyordu.

Sonra.

Sonra bir hikâye kalıyordu geriye her şeyden.”

ANLAMAK VE ANLATMAK

İnsanlık macerası “yorgun ırmak” da olsa akmaya devam ettikçe insanlar da fıtratlarının bir gereği olarak “sûr nefesini” duyana kadar anlatmaya devam edecek ve amel defterimiz öykümüze nihai şahit olacak. İnsanın insanı tanıması biraz da anlatması ile mümkün. Anlamak sadece dinlemekle değil anlatmayı da gerektiriyor zira. İnsan anlatabildiği kadarıyla kendini tanıyabiliyor ve kendini tanıyabildiği kadarıyla da insanı anlatabiliyor. Necip Tosun’un “Emanet Hikâyeler”i de işte bu yüzden anlattığı hikâyecilerin değil Necip Tosun’un hikayeleri ve bir yandan da hepimize dair öyküler aslında…

Sözü tamama erdirirken bir de temennimi dile getirmek isterim. Her ne kadar Necip Tosun’un yazdığı kuramsal kitaplara verdiği emeği ve kütüphanemize katkısını görsem de bir okur olarak onun kurmaca metinlerine duyduğum muhabbeti, “Emanet Hikâyeler” vesilesiyle bir kez daha ifade etmek isterim.

“Emanet Hikâyeler” şimdiden sonra okurlarına emanet…

  • KİTABIN KÜNYESİ
  • Emanet Hikayeler
  • Necip Tosun
  • Dedalus Kitap
  • Mart 2017
  • 176 sayfa
#emanet
#hikayeler
7 yıl önce