|

Direnişin sözcüsü Filistin Sineması

Filistinli yönetmenler sinemanın dilini kullanarak yaşadıkları sorunları, işgal altındaki toplumun insani değerlerini tüm dünyaya anlatıyorlar. Filistin'de direnişin sözcüsü haline gelen sinema, zulme uğrayan halkları anlamak için üzerinde durulması gereken bir alan

Harun Karaburç
00:00 - 28/08/2014 Perşembe
Güncelleme: 23:40 - 27/08/2014 Çarşamba
Yeni Şafak
Direnişin sözcüsü Filistin Sineması
Direnişin sözcüsü Filistin Sineması

Filistin bir yandan ateşkesin sevincini yaşarken bir yandan da yaralarını sarmaya çalışıyor. Ancak İsrail'in yaptıklarını unutturmamak, Gazze'yi gündemde tutmak önemli. Filistinli yönetmenler sinemanın uluslararası dilini kullanarak bunu yapıyorlar. Zor şartlar altında dünyaya kendi hikayelerini anlatıyorlar. Buradan yola çıkarak Filistin sinemasını yönetmenlere sorduk. Semih Kaplanoğlu İsrail'in kameraları bile silah olarak gördüğünü, sinemanın Filistin'de direnişin bir simgesi olduğunu ifade ediyor. İhsan Kabil ise bu şartlar altında bile yönetmenlerin estetik değerler ve dile önem verdiğini söylüyor.

VAR OLMA ÇABASI

Genç yönetmen Mustafa Emin Büyükcoşkun, Filistin sineması ile ilgili, 'Çok kısıtlı şartlar altında var olmaya çalışan bir sinema. Var olamamış bir ülkenin sinemasıyla var olma çabası olarak da değerlendirilebilir' yorumunda bulunuyor. Filistin sineması dendiğinde aklına Elie Suleiman'ın geldiğini söyleyen Büyükcoşkun, Filistin sinemasının asıl görünürlüğünü artıran filmlerin belgesel filmleri olduğuna dikkat çekiyor. Yönetmen bu filmlerin Filistin'in uluslararası alandaki temsiliyetine çok ciddi katkıları olduğunu dile getiriyor.

Ümit vaat ediyor

Diğer zor şartlar altında oluşan ve gelişmeye çalışan sinemalar gibi Filistin sinemasının da ümit vaat ettiğini söyleyen sinema yazarı İhsan Kabil, Filistin sinemasını iki oluşum üzerinden değerlendiriyor. Bunlardan birincisini belgesel filmler olarak gösteriyor. İkincisi ise uzun metrajlı filmler… Belgesel sinema alanında ciddi işler yapıldığına işaret eden Kabil, 'Bu filmler büyük baskı altında olan ve hayatta kalma mücadelesi veren toplumun insani duyarlılığını yansıtan filmler. Yönetmenler, bunu yaparken sinemanın estetik değerlerine ve diline kesinlikle önem veriyorlar. Asla propagandist doğrudan kalın çizgilerle gerçekçiliğin içine saplanmıyor onu daha geniş bir sinema anlayışının içine oturtuyor. Kolaycılığa sapmıyorlar.' diyor. Kabil, uzun metraj filmlerde de aynı duyarlılığı gördüğümüzü ve dünyada Filistin sinemasının karşılık bulduğunu söylüyor.

İsrail izin vermedi

Semih Kaplanoğlu, Filistinli yönetmenlerin hikaye etmek yerine daha doğrudan, sorunlara yönelik filmler yaptıklarını ifade ediyor. Filistin'in işgal altında olmasının sinemayı doğrudan etkilediğini belirten Kaplanoğlu, 'Bazen kameralar bile İsrail tarafından silah olarak görülüyor. O yüzden rahat hareket etmek çok zor. Buna rağmen birkaç yönetmen meselelerini dile getiriyorlar. Sinema orada direnişin bir sembolü haline geliyor' diyor.

10 yıl önce