SİNE-DOSYA / Türk ve Batı Sineması'nda 'Çocuk Bakıcıları'
Yeni çağın çalışma düzeninde çocuk bakıcıları çekirdek ailenin kaderi üzerinde gitgide hayatî bir rol üstlenirken, sinema ve televizyonun da bu hassas sürece mümkün olduğunca olumlu paslar atması, bir tercihten öte, giderek ahlâkî bir sorumluluğa dönüşüyor. Kendisine profesyonel meslek olarak “çocuk bakıcılığı”nı seçmiş olan kadın ve erkekler, mesleklerinin sinema ve televizyon anlatılarında en üst düzeyde önemsendiğini, yaptıkları işin her seferinde altı çizilerek, saygıyla anıldığını gördüklerinde, hiç kuşkusuz ki bu tür gösterileri birer “ciddiye alınma” referansı şeklinde algılayacak ve toplumun vitrin işlerinden birini yaptıkları ön kabulüyle mesleklerine yüksek bir heyecanla, daha bir içtenlikle asılacaklardır. Öyle ki sırf bu amaca yönelik olarak, yani bakıcılığın toplumsal önemini vurgulayan diziler ve filmler çektirmek, gerekirse bunların bizzat devlet tarafından finanse edilmesi bile uzun vâdede kamuya dönük büyük yararları olabilecek girişimler arasında zikredilebilir. Özellikle, Türkiye gibi, çocuk bakıcılığının genelde eğitimsiz ve çaresizlikten dolayı “kısa dönemli / geçici bir iş” olarak algılanıp yürütüldüğü az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde, bir çocuğun hayatına daha bebeklik çağlarından itibaren -tıpkı bir ilkokul sınıf öğretmeni gibi- hükmetmenin, sanılanın çok ötesinde değere sahip “profesyonel bir uğraşı alanı” olduğunu kitlelerin belleğine nakşetmede, özelde sinema ve televizyon, genelde de medya artık her zamankinden çok daha yüksek bir sorumluluğa sahiptir.