|
Ölüyor Halep alevler içinde..

Suriye'de iç savaş çıkmadan evvel, iki kez Halep'e ve Rakka'ya seyahat ettim. Herşey mükemmel gözüküyor, her şey güzel gidiyordu. Nereye gitseniz, sevgi, muhabbet. O dönemde, Türkiye ile Suriye ilişkilerinin hep ileriye doğru, daha olumlu bir seyir izleyeceğine inanılıyordu. Öyle ki bazı arkadaşlar iki ülke arasında federasyon kurulmasını isteyecek kadar abartmışlardı bu ilişkiyi. İki ülke arasındaki bu güzel ilişkinin kötü şekilde sonlanacağını, sanırım, çoğu kimse, aklına bile getirmiyordu. Bu havaya ben de kapıldığım için olsa gerek, Şam ziyaretini daha geniş bir zaman ayırmayı umduğum ileriki bir tarihe ertelemiştim. Maalesef, herşey tersine döndü. Şam'ı görmek kısmet olmadı. Ben görmeyeyim de Halep yine o şen Halep, Rakka yine sükûnetli Rakka olsaydı.



İki ziyaretim sırasında da

Emevî, Selçuklu/Zengî, Eyyubî, Memlûk

ve

Osmanlı

miraslarını aynı potada kaynaştıran Halep'in tadına doyamadım. Bu ortak tarihin izlerini Halep'in her yerinde görebiliyordunuz. Halep Kalesi'yse o güne kadar gördüğüm en haşmetli kaleydi. Halep kalesinin tanık olduğu o kadar çok tarihî olay var ki binlerce sayfa tutar. Halep başlı başına bir tarih. 16. yüzyılın Türk ozanlarından

Aşık Garip

Halep'ten o kadar hoşnut kalmış ki duygularını “

İşte geldim gidiyorum, şen olasın Halep şehri, çok ekmeğin tuzun yedim, helal eyle Halep şehri

” diye dizelere dökmüş. Aşık Garip'in şen Halebi şimdi yangın yeri, bombalar altında kavruluyor. İmadeddin Zengî'nin, Selâhâddin Eyyûbi'nin gözbebekleri gibi korudukları Halep şehri harap oldu.



ABD ve Rusya ateşkes konusunda güya anlaşmış görünüyorlardı. Anlaşmadıkları anlaşıldı. Gerçi ABD ve Rusya'nın anlaşması Suriye halkı için 'kurtuluş' anlamına da gelmiyor. 'Ne' üzerinde anlaştıkları bilinmeden analiz yapmak çok zor. Bu anlaşma, Suriye'nin bölünmesi bile olabilir. Belki de aralarında mutabık kaldıkları anlaşmanın esası, “

anlaşmamak

” üzerinedir. Elbirliğiyle Suriye'yi çıkmaz sokağa hapsettiler ve sonra da o sokağı mütemadiyen ateşe veriyorlar. Suriye ufuklarında kıpkızıl alevlerden başkası gözükmüyor. İşi çığırından çıkarttıktan, mezhebî ve etnik çatışmaları derinleştirdikten, bölgeleri biribirinden ayırıp koparttıktan sonra durumu eski haline döndürmek, huzuru ve sükuneti sağlamak hem çok zaman ister, hem çok güçlü bir irade ister. Zira Suriye halkını oluşturan bileşenler arasındaki duygusal kopuşlar kolay kolay onarılamayacak ölçüde derinleşti.



Halep'in muhaliflerin elindeki bölgelere yönelik ağır bombardıman ABD ve Rusya arasında sert tartışmalara yol açtı. Güya tarafları masaya oturtup barışı tesis etmek gibi bir misyon üstlendiğini iddia eden Rusya'nın böyle bir niyetinin bulunduğu bile şüpheli. Rusya'nın varil bombalarıyla düzenlediği saldırılar Cenevre'de kurulan masayı dağıtmaktan başka ne işe yarıyor? Görünen o ki Putin'in tek derdi, Esed rejimini olduğu gibi muhafaza etmek. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri

Ban Ki-Mun

, varil bombalarının yoğun nüfus barındıran bölgelerde sivil ayrımı gözetmeksizin kullanılmasının savaş suçu teşkil edebileceğini söylemiş, ama kim takar? Sahi BM ne işe yarıyor? ABD de, İngiltere de, Rusya da biribirilerini savaşı uzatmakla itham ediyorlar. Rusya'nın BM Daimi Temsilcisi

Vitaliy Çurkin

'se

“Suriye'nin barış günlerine geri dönmesi neredeyse imkânsız bir göreve dönüştü”

diye konuşmuş. Hepsi oradaydılar! Suriye, emperyalist güçlerin oynadığı kanlı oyunun sahnesi oldu. İslam uygarlığının gözbebeği, 'şen Halep', gözlerimizin önünde can çekişiyor.


#Suriye
#Halep
#İç savaş
#Memlûk
8 yıl önce
Ölüyor Halep alevler içinde..
Sessiz ve derinden gelen aday
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!