|
AK Parti 12 Eylül’de seçimleri alabilir…
Perşembe günü
Yeni Şafak
'ta
Abdülkadir Selvi
'nin yazısını okumayı atlamış olan AK Parti'lilere tavsiyem, internete girip yazıyı birkaç kez okumalarıdır…

Bu yazı kesmezse bizim 1 Eylül günkü '
Bazen 'Fabrika Ayarlarına' geri dönmek iyi olur
…' başlıklı yazımıza da göz atabilirler…

Kaç kere burada şunu yazdığımı artık unuttum:

'Konjonktür o kadar müsait ki, ayrıca parti iktidarın koşulsuz şartı olan üç unsur 'Büyük Fikir, Güçlü Teşkilat, Güven duyulan lider' konusunda o kadar talihli ki; AK Parti kılını kıpırdatmadan güle oynaya seçimi alır… Yalnız bir koşulla… Hata yapmazsa… Kendi ayağına ateş etmezse…'

Başbakan Davutoğlu
12 Eylül için müthiş bir beklenti artışı sağladı. Çıtayı yükseltti. O ve mücadele arkadaşları şu kavramları kullanır oldular:
Seçmenin mesajını doğru okumak, kadroları ve partiyi yenilemek, çok farklı bir
kampanya stratejisi
ortaya koymak, 2001 ruhuna dönmek vb…

Sayın Başbakan bu havayı sürdürebilirse, yine '
karada ölüm yok
' AK Parti için. Örneğin
11. Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül
'ü davet etmesi çok önemli bir adımdır. Gül'ün oraya gelmesini sağlamalıdır Sayın Davutoğlu… Özellikle de AK Parti'yi tek başına iktidara taşımış 3İ yaklaşımı adına: İstişare, İkna ve İttifak… Hele de ittifaklar… Mutlaka yeniden tesis edilmeli. Belki yeni ittifaklar kurulmalı. İttifaksız iktidar sadece diktatörlüklerde vardır, demokrasilerde değil.

CHP
bu kez üst yönetiminde hâlâ yuvalanmış birkaç demode, 1950 model sosyal demokrasi tortusu, dinozor politikacı hariç, son dönemde hayli farklı bir çizgi izlemiştir. Sadece AK Parti'yi analiz etmek yetmez; CHP'ye bakmak gerekir.
CHP
, kimleri kastettiğimiz çok iyi bilinen safraları atabilirse, Türkiye tüm gelişmiş ülkelerde rastlanan '
Bipolar
' (iki kutuplu) siyasi tabloyla yoluna devam edebilir. Aşırı uçlar da hayli güç kaybederler…

Özetle 12 Eylül AK Parti tarihinde bir kırılma noktası olabilir ve şu anda zaten 41'in kesin üstünde olduğu bilinen oy oranını daha da yukarı çekme şansını elde edebilir. Yeter ki kendisini neyin tek başına iktidara taşıyıp 9 seçim arka arkaya açık ara ile kazanmasını sağlamış olan '
öz
'ün ne olduğunu tekrar hatırlasın…

Bizde 2 milyon var, AB 200 bine direniyor…

Bana sorarsanız Avrupa'da '
insanlığın unutulduğu
' yıllardı 20'nci yüzyılın ilk yarısı. İnsanlığı katleden o uluslar şimdilerde bize insanlık ve demokrasi dersi vermeye başladılar ya; nasıl geriliyor insan, tarifsiz…

Son '
göçmen zulmü
', botları vurup patlatmalar, dikenli tellerle sınırları çevirmeler;
Nazi temerküz
kamplarını hiç aratmayacak 'mülteci kamplarında' işkenceden beter bir yaşama mültecileri mahkûm etmeler; sonra da '
insanlık hakemliğine
' soyunmalar… Son yazımızda sözünü ettiğimiz İkiyüzlülüğe (
hypocrisy
) bir örnek daha…

Biz milyarlarca Dolara mal olmasına rağmen 2 milyondan fazla mülteciye kapılarımızı açmışken bakın bunlar nelerle uğraşıyorlar:

Son haber…

“BM'den Avrupa'ya çağrı: 200 bin göçmene kapıları açın!

Kobanili minik Aylan'ın cansız bedeni, mülteci krizine gerekli hassasiyeti göstermeyen dünyayı harekete geçirdi. Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiseri Antonio Guterres, Avrupa'nın kaçak göçmen krizine etkili bir çözüm bulmakta başarısız olduğunu belirterek, 200 bin göçmene kapılarını açması çağrısında bulundu.”

Nasıl? Kaç kişi için yalvarıyor insanlığın 'kalesi' AB'ye BM? 200 bin… Biz kaç kişiye kollarımızı açmışız? Milyonlara… Buna '
salaklık
' diyenler, gerçek vicdansızlardır işte…

Avrupa hayranlığından gözleri kamaşıp kör olmuş, Tanzimat ruhlu, Anglosakson, Frankofon değer sistemini genlerine geçirmiş, '
ecnebi aydınımızın
' mutlaka bu konuda da AB'den yana bir açıklaması vardır…

Hiç merak etmiyorum…
#davutoğlu
#yeni kabine
#ak parti
#seçimler
#hypocrisy
9 yıl önce
AK Parti 12 Eylül’de seçimleri alabilir…
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti