|
Meclis"te neler oluyor?

Anayasa değişikliği görüşmeleri sırasında Meclis''te zaman zaman çarpıcı görüntüler ortaya çıkıyor: Kavgalar, ithamlar, saldırılar; ataerkil ve faydacı tavırlar, değişmeyen pozisyonlar, dar pazarlıklar ve devamı…

Anayasa değişiklikleri Meclis''ten (sadece AK Partilerin oyunu alarak) 333-337 aralığında geçiyor ve bu aralık, malum, referanduma imkan sağlıyor. Değişiklik sürecinin bloke olmaması için oy sayısının 330''un altına inmemesi gerekiyor ve AK Parti firesiz hareket etmeye gayret ediyor.

Paketin içeriği kadar paketle ilgili karar yönteminin ve şeklinin önemli olduğunu sık sık söylüyoruz. Bu açıdan toplumun devrede tutulması, sandığa farklı paketlerin götürülmesi kadar, Meclis''te alınan yol, kullanılan usûl de önemli.

Nitekim bu konularda partiler arası mutabakat, ilkeler ve öze değmeyecek karşılıklı tavizler, farklı taleplerin pakette yer almasını, her şeyden önemlisi değişikliğe ilişkin meşruiyet çıtasının olabildiğince yüksekte durmasını sağlar.

Kaldı ki, meşruiyet çıtasının işlevi sadece bu paketle ilişkili değildir. Bu çıta, yasama ve siyasi faaliyetin tümünü kuşatır, bu faaliyetlerin sorun giderici ve yol alıcı olduğunu gösterir.

Meclis görüşmeleri böyle yürümüyor.

CHP açık ve kesin muhalif. Ve her koşulda, iktidar ne önerirse önersin muhalif olacağı ortada. Ana muhalefeti bir kenara itelim.

Değişime yönelik tavır, politika ve beklentileri itibariyle konuşabilecek iki siyasi var:

AK Parti ve BDP.

Gelin görün ki her iki parti uzlaşmacı niyet taşımıyorlar. Sorun da buradan kaynaklanıyor.

Önce siyasi iktidar:

AK Parti Anayasa paketiyle ilgili hiç bir tartışmaya, hiçbir tavize yanaşmıyor. Paketin içine BDP''yi ve seçmenlerini ya da Kürtleri, Güneydoğuluları alacak her hangi bir unsur eklemeye yanaşmıyor. Bu tavır hem Meclis''teki süreci, hem açılım meselesini, hem muhtemel bir referandumun sonuçlarını sıkıntıya sokuyor.

Reformcu niyet ve adımlar önemlidir ama, bu yolda yürürken alınan uzlaşmaz tavırların, "ataerkil ben yaparım duruşu"nun, bir tür siyasetsizliğin ülkenin demokratik gelişmesine, demokratik değer birikimine köstek vuracağı da ortadadır.

Oysa AK Parti bu açıdan siyaset yapmasını gayet iyi bilir. Anayasa paketinde pazarlık yapmaya yanaşmasa bile, bazı adımları özellikle bu çerçevede attı AK Parti. Taraf Ankara muhabiri Ergülen Toprak''ın ifadesiyle, "Kürtçe propagandanın serbest bırakılması, TMK''da çocuklarla ilgili düzenleme için açık kapı bırakılması, Öcalan''ın doğum günü kutlamalarına izin verilmesi BDP''ye yönelik adımlardı…"

Bu tür adımlar, belki çok daha sınırlı olanları Anayasa paketinde ele alınsa, ayrı bir paket olarak referanduma sunulsa, demokratik yöntem ve sonuç açısından çok daha akılcı bir iş yapılmaz mıydı?

Şüphe yok…

Ancak bunlar da AK Parti''nin sınırları…

Gelelim BDP''ye…

Bir siyasi partinin Meclis''teki kimi aşamaları, özellikle yasa çıkarma girişimlerini kendi taleplerini devreye sokmak için kullanması doğaldır. Ancak faydacı tutumun sınırları olmalıdır ve sınırları vardır.

Anayasa paketi BDP''lilerin, Kürt politikacılarının, örneğin Ahmet Türk''ün de ifade ettiği gibi mevcut duruma göre ciddi bir ilerlemedir ve desteklenmelidir. Sadece Anayasa Mahkemesi''ne, parti kapatmaların zorlaştırılmasına dair hükümler bile BDP''nin savunduğu fikirlerdir.

Ama ne oluyor?

BDP, pakette yer alan maddeleri değil, olmayanları merkez alıyor, ilkeleri rafa kaldırıp, güç gösterisini ve kendi faydasını öne çıkarıyor, sonuçta CHP''yle aynı hatta çekiliyor, 12 Eylül Anayasası''nı savunur konuma düşüyor.

Yazık bir durumdur bu, hem Kürtler için hem Türkiye için…

Umarız bu tutum sadece AK Parti''yi pazarlığa itmek amacını taşıyordur.

Umarız Kandil''den, İmralı''dan gelen mesajlar bu denli etkili olmaya devam etmez ve ılımlılar öne çıkar…

Ve umarız AK Parti bir gün gelir, demokratik girdilerin sadece kendinden sorulduğu ve kendi çabasıyla gerçekleşebileceği tavrından uzaklaşmaya karar verir.

14 yıl önce
Meclis"te neler oluyor?
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle