Bu büyük musibetin acısını yaşıyoruz. Lakin daha çok, ders çıkarmak için uğraşmamız gerek. Allah bazen zalimlerin eliyle, Müslümanları eğitir, aklını başına getirir, nasihat almasını ister.
Şimdi böyle bir dönemdeyiz.
15 Temmuz darbesinden sonra ülkede yaşanan bereketi, uyanışı, direnişi ve rahmeti görüyor herkes.
Şehitlerimiz, yaralılarımız, gazilerimiz, milletimiz bu ülkenin çimentosu oldu, omurgası oldu, tek söz sahibi, otoritesi oldu.
Başka bir konu var ki, üzerinde durmalıyız. Gözlerden kaçmasın diye üzerine basa basa yazıyorum.
Darbe gecesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan halkı sokağa çağırdığında hepimiz sokaklara döküldük. Ancak sayısı çok az da olsa bazı gruplar, cemaatler, meşrepler, fraksiyonlar çıkmadı.
Bir cemaatin üyelerine, “dışarı çıkmayın, evinizde oturun dua edin. Onların duaya da ihtiyacı var, biz de bu görevi yapacağız” dediğini biliyorum. Benzer başka cemaatler de olabilir.
Buna 'cehalet' denmez, 'gaflet' denir en hafif tabirle. 'Sokağa çıkmayarak darbecilerin yanında yer aldılar' demek istemiyorum, kendimi tutuyorum. Ancak bu cemaatlerin hem liderlerinin, hem de müritlerinin aklını başına toplaması şart.
İradesini ve aklını bir kenara bırakıp, ülkesini savunmaya çıkmayan müritlerin, muhiplerin, dervişlerin daha çok aklını başına toplaması lazım. Gafletten uyanmanız için daha ne olması gerekiyor? Ülke yıkılınca, tepenize o dergahlarınızın çatısı çökünce mi aklınız başınıza gelecek?
'İradesini, aklını, vicdanını şeyhine, cemaat önderine teslim eden ve o gece vatan savunmasına çıkmayanların, FETÖ örgütündeki bir şakirtten ne farkı var diye sorarlar sonra.
Aklınızı başınıza toplayın bu yüzden diyorum. Bir gün 'vatan savunması için sokağa çıkmayın' derler, öbür gün sizi o vatanın değerlerine hasım ederler, farkına bile varmazsınız, Allah korusun.
Bir de böyle bir çiğlik var:
bu nasıl bir çiğlik ve kendini bilmezliktir?
Aklınızı başınıza alın. Hala İslam'ın mezhep, meşrep, tarikat, cemaat, grup taassubundan, saplantısından ve yüceltme çabasından ne kadar zarar gördüğünü fark etmemek gaflettir. Gaflet değilse bile, iyi niyetli değildir bu çaba.
Ortadoğu kan gölüne çevrilmişse, sadece Batı'nın oyunları yüzünden olmadı. Bu ülkede darbe girişimi olduysa, sadece Batı'nın çabasıyla olmadı. Enaniyeti boyunu aşmış ve aklını esir almış bazı muhteris kanaat, mezhep, aşiret, cemaat, meşrep, örgüt önderleri bu oyunların gönüllü aktörü oldu. Aklını ve iradesini sorgusuz sualsiz bu enaniyet abidelerine teslim eden insanlar, bu oyunun parçası oldu.
Bu tehlikeye en az kapılan bizim milletimizdir. Ama bu darbe bize gösterdi ki, bu yolda gidenler varmış. Bu yüzden akıllarını başlarına alsınlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sözü, bir din aliminin, cemaat önderinin, şeyhinin, mezhep imamının her gün söylemesi gereken sözdür aslında:
Cemaatlerin, grupların, örgütlerin, vakıfların her gün söylemesi gereken söz de budur. 'Biz Müslümanız, dinimiz İslam'. Başka hiçbir sıfat, hiçbir ek, hiçbir unvana ihtiyacımız yok. İhtiyaç hisseden bu dini anlamıştır.
Bir de bu kargaşada, bu puslu havada kişisel hesaplarını görmek, intikam almak, rant elde etmek, parsa toplamaya çalışanlar var. Onları da başka bir yazıda kaleme alacağım.