|
Veda yazısı

Bundan 3 yıl önce, Çamlıca'da bir kafeteryada, Genel Yayın Yönetmenimiz İbrahim Karagül ile günlük köşe yazarlığıma başlamamın konuşmasını yapmıştık. Köşe yazarlığının zorluğunu, iyi taraflarını anlattı bana. Sonra ilk yazımı orada okuduk. 'Hemen başlayalım' dedi.



. Demek ki 3 yıl 3 ay olmuş. Her hafta düzenli olarak 2-3 yazı yazdım. Sanırım 360'dan fazla yazı oldu. Bunların arasından seçtiğim bazı makaleler 3 ayrı kitap olarak yayınladı. Demek ki 7-8 kitap olacak kadar yazı yazmışım. 'Keşke bu kadar kitap yazabilsem' diye düşündüğüm çok oldu.



Ancak köşe yazarlığı konusunda yine de şikayetçi değilim. Okurlara düzenli olarak bir şey anlatmak, doğru bildiklerimi yazmak, en azından bir katkı sağladığını düşünmek önemli bir konu. Bana gelen maillerden, mesajlardan bu yazıların bazı okurların hayatlarını etkilediğini görmek benim için çok büyük mutluluk vesilesi oldu.



Yazılarıma en büyük tepkinin FETÖ üyeleri, yöneticileri tarafından geldiğini görmek de ayrıca bir mutluluk vesilesi. 'Dinle Ey Şakirt' yazılarının neredeyse tamamına, en üst düzeyden cevap vermek zorunda kaldılar. Twitter hesabım ve mailim ele geçirilmek istendi.



Sonunda FETÖ lideri beni bizzat mahkemeye verdi. Buradan ve bana gelen mesajlardan o cemaat içinde bazı insanların yazılarımdan etkilendiğini, en azından sorgulamaya başladığını anladım. Mutlu oldum.



Beni çok mutlu eden şeylerden biri de, gençler hakkında yazdığım yazıların çok geniş şekilde paylaşılması ve etkileşime girmesidir. Gençlerden gelen mail ve mesajlar da benim için çok heyecan vericiydi.



Yazılara başladığım günden bu yana, kim olduğum konusunda sürekli spekülasyonlar yapıldı. Bu konuda adı geçen bir çok insan oldu. Aslında kim olduğumdan daha çok, ne yazdığım konusu daha önemliydi bence.



Başından beri, yazılarımın neredeyse tamamı bir derdin, bir hayalin bir kavganın dışa yansımasıydı.



Bizim bir vatan kavgamız var.



Bizim bir millet hayalimiz var.



Bizim bir ümmet derdimiz var.



Bugüne kadar bunların haricinde bir yazım olmadı sanırım.



Aslında Ali Nur Kutlu Müslüman vicdanının sesi olmaya çalıştı. Son dönemlerde en çok da kendi camiamızın içindeki sorunları, yanlışları, eksiklikleri yazmaya çalıştım.



Müslüman vicdanı, kendi aleyhine de olsa adaletten yana tavır koymaktır.


Bir çok insan yazdıklarımın, kendi içinde geçen şeyler olduğunu yazdı bana. Evet, yazdıklarım gerçekten de o samimi Müslümanların gönüllerinden geçen şeylerdi. Zira onları dinledim, onlarla konuştum, onların seslerine kulak verdim. Sonra da onları yazıya aktarmaya çalıştım.


O yüzden 'Ali Nur Kutlu isminin arkasında kim var' sorusundan çok, Müslüman vicdanını gerçekten iyi yansıtmış mı ona bakılmasını isterim. İşimizi iyi yapmışsak, takdiri Yüce Rabbimiz'den bekleriz. Kusurumuz olmuşsa af dileriz.


Bugün son yazım. Nedenini öğrenmek için buraya kadar okudunuz, biliyorum.



Benim yazı alanım sınırlı. Yani polemik, güncel, günlük politika, magazin, mizah gibi alanlarda yazmıyorum. Yazdığım alanları da yukarıda söyledim. Ben heybemde biriken tüm sözleri tükettiğimi, söylenecek her şeyi de söylediğimi hissediyorum. Bundan sonrası tekrara düşer. Şimdi yeniden söyleyecek söz biriktirmeliyim.



Bir de sözün kâr etmediği dönemlerden geçiyoruz. Bu da ayrı bir hüzün.



Bir yazarın eksikliği çok önemli değildir. Ayrıca samimiyetimle söylüyorum ki, gazetemizde benden daha güzel yazan yazarlarımız, aynı konuları yazıyorlar.



Uzun soluklu kitap çalışmaları yaparak, yeniden okurlarla buluşmayı arzu ediyorum. Nasip. Halihazırda, Yarın Yayınları yazılarımdan üç kitap yayınladı. Onları temin edebilirsiniz. Ayrıca @alinurkutlu Twitter adresim ve

alinurkutlu@gamil.com

mail adresim aktif olarak devam edecek.



Tıpkı başlarken olduğu gibi, bitirirken de

İbrahim Karagül

ile oturup yazılarımın sonlanması konusuna karar verdik. Kendisine desteklerinden dolayı müteşekkirim.



Gazetenin sahibi,

Albayrak ailesine

de teşekkür ederim. En iyi okurlarımın onlar olduğunu, aynı fikirleri paylaştığımızı görmek, ayrıca guru verici.



Bir kırgınlık ya da sorun nedeniyle ayrıldığımı düşünmenizi asla istemem. Öyle bir şey olmadı çünkü.



Her zamanki duamla veda ediyorum:



Allah bu ülkeye, bu millete, bu ümmete dirlik, birlik, idrak, akıl, hikmet ve zaferler nasip etsin.

#Dinle Ey Şakirt
#FETÖ
#İbrahim Karagül
#Ali Nur Kutlu
7 years ago
Veda yazısı
Haftanın ekonomik özeti ve beklentiler
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü