|
Suriyelilerin iletişimini kim yapacak?..

Öyle bir ön yargı oluşuyor ki, aşağıdaki haberi görmek; görünce de algılamak neredeyse mümkün olmayacak artık. Bir yandan kamu vicdanı en gelişmiş ülke olarak haklı bir gurur taşıyoruz, öte yandan aralarında Kılıçdaroğlu’nun CHP’si başta olmak üzere pek çok çevre tarafından yabancı düşmanlığı körükleniyor…


Uydurulan bir sürü şehir efsanesi… İşsizliğin sebebi Suriyeliler… Hayat pahalılığının, kendimize ayıracağımız paraları onlara harcayarak büyüme hedefini tutturamayışımızın nedeni de onlar. Bu arada büyüme hedefini tahminlerin de üstünde tutturmuşuz. Olsun. Mühim değil. Kemal beyler sallasınlar da… Ya tutarsa?

Zorda kalan milletlere yapılan yardımın ülkenin Gayrisafi Yurtiçi Hasılası'na oranına göre dünyanın en çok yardım yapan ülkesi Türkiye… Ne büyük gurur ve onur kaynağı… Bir de bizim gazetenin haber portalında rastladığımız “Suriyeliler 8 bin şirket kurdu” başlığıyla verilmiş şu haber:

“Türkiye’de bulunan 8 bin 100 Suriyeli işletme 100 bin kişiye istihdam sağlıyor. Gelecekte bu işletmelerin Türkiye’nin Ortadoğu ticaretinde önemli bir role sahip olacağını belirten İnsani Gelişme Vakfı Kurucu Başkanı Vural Çakır, ‘Almanlardan sonra Türkiye’de en çok şirket kuranlar Suriyeli mülteciler oldu’ dedi.

Çakır, şunları kaydetti: ‘Suriye’deki savaş bir gün bitecek ve Suriye yeniden inşa edilecek. Suriye’nin yeniden inşası sürecinde ayda 5-6 milyar dolarlık bir fon Suriye’ye girecek. Dolayısıyla Türkiye’de yaşayan Suriyeli iş adamları gelecekte Suriye’nin yeniden inşasında, Türkiye merkezli olarak çok önemli bir rol oynayacak.”

Gerçekler böyle algılar çok daha farklı. Gerçekle algı arasındaki bozulmanın düzeltilmesi, Türkiye’nin mülteciler meselesindeki tutum ve duruşunu önce kendi milletine sonra da dünya milletlerine doğru anlatmasına bağlı. Peki bunu kim yapacak? Bu sorunun yanıtı konusunda herkes öyle bir rahatlık içinde ki… “Cumhurbaşkanı tabii ki!” diyesi var herkesin. Oysa Cumhurbaşkanı’nın yalnız bırakılmaması gereken en önemli alanlardan biri de bu.

Bir küçük örnek, TRT WORLD’ün Avrupa’daki göçmen çocukları hakkında yürüttüğü sosyal sorumluk çalışmasıdır. Bunun gibi pek çok girişimin koordine edilip tek merkezden yönetilmesi şart. Yoksa yine “Bizi anlamak istemiyorlar!” diye yakınıp dururuz…

  • İş Bankası Müzesi’nde iletişim şöleni
  • Öyle bir tevafuk idi ki, başka türlü hafta sonu dışında bir gün benim kalkıp İstanbul’un bir ucundan Eminönü’ne gitmem hiç mümkün değildi. İyi ki
    İş Bankası Kurumsal İletişim Bölüm Müdürü Suat Sözer
    bey aramış; iyi ki de o aradığı sırada ben
    İş Bankası Müzesi
    ’nin bulunduğu, Eminönü Bahçekapı’dan iki adım mesafede, Karaköy’de bir toplantıda bulunuyormuşum…
  • Gerçekten “iyi ki”… Çünkü İş Bankası müzesindeki sergiyi gezememiş olsaydım, sonradan ciddî bir eksiklenme yaşayacakmışım…
  • Dün açılmış olan sergiyi Suat bey, İş Bankası’nın reklam ajansı Medine Turgul DDB’den
    Kurtcebe
    Turgul
    ve serginin küratörü
    İzzeddin
    Çalışlar
    beylerle birlikte gezdik. 1920’lerden bu yana İş Bankası’nın kuruluşundan itibaren hazırladığı reklamların, yürüttüğü kampanyalardan oluşan, kendi tabirleriyle “
    İş Bankası’nın İletişim Yolculuğunu
    ” tanıklık etme fırsatı buluyorsunuz.
  • Sergiyi sadece bir
    ‘anı objeleri sunumu’
    olarak gezecekseniz; hiç zahmet etmeyin oralara kadar. Ancak şunları merak ediyorsanız, mutlaka yolunuzu İş Bankası müzesine düşürün, derim:
  • * Yerli odaklı ancak evrensel iş hedeflerine uygun iletişim yaklaşımı nasıl olur?
  • * Toplum üzerinde etkili üçüncü tarafların sözcülüğü iletişim boyutunda nasıl kullanılır?
  • * Nasıl olup da her dönemde en popülerle, en klasik olan aynı potada eritilip, çağdaş bir iletişim dili kurgulanabilir?
  • * Ülkemiz insanının algılama refleksleri 93 yılda nasıl bir değişim göstermiştir?
  • * Bir kurumun kültürü her yıl adım adım değişirken değer sisteminin özünü oluşturan ortak ruhi şekillenmesi nasıl olup da hiç değişmeden kendisini koruyabilmiştir?
  • * Bir kurum biri iki küçük deneme dışında nasıl olup da aynı iletişim takımları ve anlayışıyla sürdürülebilir bir işbirliğinde ısrar etme dirayetini göstermiş ve bundan nasıl yararlar sağlamıştır? (Karşılaştırmak için bkz.: Zırt pırt konkur düzenleyip ajans değiştiren kuruluşlar)
  • * İletişimde belirleyen, teknoloji midir; ‘yaratıcılık’ ya da ‘buluşçuluk’ denen farklılıkları yönetme sanatı mıdır; yoksa bir kuruluşun varoluş nedenini müthiş bir tutarlılıkla her işine yansıttığı gibi iletişime de yansıtması mıdır?...
  • Eğer bu hususları tartışmak, eğlence ve ciddiyeti birarada gözlemlemek ve bu konularla ile ilgili görsel, işitsel bir teknoloji şöleni yaşamak (yaşatmak) istiyorsanız, mutlaka başta yakınınızdaki genç iletişimcilerin, sonra da bizzat kendinizin yolunu mutlaka Eminönü’ne düşürün…
#Türkiye
#Suriye
#Sergi
#İş Bankası Müzesi
7 yıl önce
Suriyelilerin iletişimini kim yapacak?..
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’