Peki ne demiş Arda bey, Anadolu Ajansı muhabirine? Bir göz atalım:
“Ülke olarak 2002’den bu yana, yani 15 yılda 200 milyar dolar yatırım aldık. Bu çok ciddi bir miktar. Ancak biz bunu hiçbir zaman yeterli bulmadık. Dolayısıyla amacımız yatırımları, özellikle de katma değeri yüksek yatırımları ülkemize çekmektir.”
Türkiye’nin Doğu Asya ve Orta Doğu gibi alternatif bölgelerden yatırım almaya başladığını söyleyen Başkan, her sektörden yatırım çekmeye devam ettiklerini, yatırımların önemli bir kısmının ise hâlâ Avrupa’dan geldiğini belirtmiş.
Avrupa’dan gelen yatırımların genellikle finansal, makine, bilim ve teknoloji alanında olduğunu dile getiren Ermut, şöyle devam etmiş:
“Orta Doğu ve Uzak Doğu Asya’dan gelen yatırımlar ise petrokimya, enerji ve gayrimenkul alanlarındadır. Amacımız yatırımlardaki farklılaşmayı derinleştirmektir. Çünkü 2008’deki küresel krizden en çok Avrupa etkilendi. Doğrudan yatırımların çoğunu Avrupa’dan aldığımız için de yatırımlarımız etkilenmişti. Bu yüzden ne kadar farklılaştırma yapabilirsek herhangi bir küresel ya da bölgesel krizden etkilenme oranımız o kadar düşük olur.”
Ermut, Türkiye’nin 2016’da aldığı 12,3 milyar dolarlık yatırımın yüzde 57’sinin 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra gerçekleştiğini, yatırımcıların Türkiye’ye güveninin sarsılmadığını anlatmış.
Bunun dışında Türkiye, ülke marka değeri ve algılamasının en önemli ‘ayağı’ olan Soft Power Index’te (yumuşak güç endeksi) hâlâ en son sırada…
Ülkeye yüzlerce milyar dolar girişinden ve bunun sağlanması için gereken algı desteğini vermekten sorumlu olan bir ajansın, ülke algısının genel anlamda yönetilmesinden de sorumlu olması gerekmez mi?.. Ya da en azından, bütçesi ve kadroları bulunmasa da, Sayın Cumhurbaşkanı tarafından son derece güçlü bir vizyonla 2010 yılında kurulmuş olan Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü ile birlikte çalışmaları doğru olmaz mı? Ya da Türkiye’nin tüm diğer ülkelerde doğru algılanması için parça parça, birbirinden habersiz, iyi niyetle çalışan birimlerin, faaliyetlerinin bu iki birim ya da bunlardan birinin koordinasyonunda yönetilmesi, insan, zaman ve para kaynaklarının çok daha verimli kullanılmasına hizmet etmez mi?