Yani hariçten gazel okuma. Gel bizi keşfet. Yalanlara inanma. Kendi gerçeğini, fırsatlarını ve nihayet kendi hikâyeni kendin keşfet!.. Türkiye'nin yeni iletişim yaklaşımının kilit mesajı böyle…
Dün
, yanına
ile
'yi de alarak bir basın toplantısı düzenledi.
Bu bir 'ilk tanışma' toplantısıydı. Bu hafta 7 ülkede birden devreye girecek ve 16 filmden, onlara paralel basılı ve dijital medya çalışmalarından oluşacak bir
ilk kez görücüye çıkıyordu. Özet görüntüler ise dün akşam ülkemiz TV'lerinde halkla buluşmaya başladı…
Kampanyanın stratejisi çok basitti. İlk kez olacak bir şeydi bu aslında. Biz susacaktık. Bizim için başkaları konuşacaktı. Türkiye'de onlarca, hatta birkaç yüzyıldır bulunan, itibarları son derece yüksek uluslararası markaların en üst düzeydeki yöneticileri, CEO'ları konuşacaktı.
Nitekim öyle de oldu. 16 başarılı ve tanınmış markanın Başkanları, CEO'ları kameraların karşısına geçtiler, önce kendi duygularını, gözlemlerini anlattılar; sonra da aynı kilit mesajı tek tek dile getirdiler: “Come to Turkey! Discover your own story!” (Türkiye'ye gel ve kendi hikâyeni keşfet!).
İşin iletişim boyutunda hiçbir para miktarı ile ölçülemeyecek derecedeki etkili bu katma değerlerinden dolayı ülkemiz halkının kendilerine şükran duyguları besleyeceği bu 16 üst düzey yönetici alfabetik olarak şöyle sıralanıyordu:
, Vodafone Türkiye CEO'su;
, Samsung Türkiye Başkanı;
, GlaxoSmithKline Orta Doğu, Kuzey Afrika ve CIS Ülkeleri Kıdemli Başkan Yardımcısı ve Bölge Direktörü;
, Sanofi Türkiye Genel Müdürü;
, Nestle Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü;
, Axa Türkiye CEO'su;
Unilever, Yönetim Kurulu Başkanı (Türkiye, Orta Asya ve İran);
, Sberbank CEO'su;
, Toyota Türkiye Genel Müdürü;
,
BNP Paribas Başkan Yardımcısı;
, Danone Türkiye Genel Müdürü;
Ford Motor Company Başkan & CEO;
, Hyundai Assan, Başkan & CEO'su;
, Novartis Türkiye Ülke Başkanı;
,
Fiat Chrysler CEO'su;
Kampanya birinci aşamada şu 7 ülkede yürütülecek; sonra da gelişmelere ve yapılacak ölçümlemelere göre başka ülkelere de yayılacak:
Türkiye'nin kendisini ifadede her zaman sorunlu olduğunu tespit edenler, sanırız bu sefer bu kampanyayı olumlu karşılayacaktır. Zamanlama da aslında çok önemlidir. Türkiye'nin tam da köşeye sıkıştırılmak istendiği bir dönemde, son derece dostça ve içten bir iletişim diliyle dünyaya verdiği bu cevap umarız mühürlenmiş vicdanlar dışında, ülkemiz ve insanımızla ilgili hakikate çok daha yakın bir algılamanın oluşmasına hizmet eder.
Bir de keşke bu kampanyaya
değil de
ya da, imajı
karşılığı kullanan ve demode bulan, iletişimin büyük ustası
'in ifadesiyle
denseymiş…
O kadarı da kadı kızında bile olurmuş. Nazar boncuğu niyetine görmezden gelelim…