Galatasaray dün gününde değildi ama her şeyden önce Mersin İdmanyurdu tebriği hak eden taraftı. Yeni döneminde sarı kırmızılıları tuzağa düşüren ilk takım Mersin oldu. Rıza Çalımbay, Hamza Hamzoğlu'nun hücum üstüne kurduğu planları savunma yaparak değil, topu sarı kırmızılıların elinden alarak kırmayı başardı. Selçuk, Melo, Sneijder, Emre Çolak, Umut ve Burak'ı aynı anda barındıran bir takımın tehditlerini topu onlara teslim etmeden en aza indirebilirlerdi, bunu da çok iyi yaptılar. Tecrübeleri sakin kalmalarını sağladı ve Galatasaray'ın baskı kurmasına izin vermediler. Serkan Balcı, Sneijder'in, kalabalık Mersin orta sahası da Selçuk ve Melo'nun oyun kurmalarına ilk yarı boyunca engel olmayı başardı.
Dün, Telles faktörü devredeydi yine. Galatasaray'ın saha içindeki en büyük sorunlarından birisi olan Brezilyalı sol bek hiçbir katkısı olmadığı gibi, varlığıyla büyük risk oluşturuyor ve takımına somut zararlar veriyor. Mersin'in ilk golü onun hatasıyla geldi; yerini kaybetmelerinden, arkasına adam kaçırmalarından daha fazlası da gelebilirdi. Son günlerde konuşulan teklifler eğer gerçekten varsa, Galatasaray'ın mevcut mali durumunda onu elden çıkarmak en doğrusu olacaktır.
Galatasaray dün sadece mücadele gücüyle kazandı. Belli ki, sarı kırmızılı futbolcular iyi giden günlerin sonu gelmesin diye ekstra bir motivasyon gösterdi. Oyunun planlama ve teknik anlamında galibi Mersin İdmanyurdu'ydu. 60'ıncı dakikadan sonra Galatasaray'ın hırsı karşısında geri çekilmek zorunda kaldılar. Sarı kırmızılılar da bulduğu az sayıda pozisyonu değerlendirmesini bildi ve üç puanı aldı.
