Rusya ile İran 'Bundan sonra her türlü saldırıya karşılık vereceğiz' aşını
Sınırlarından kilometrelerce uzaktaki enerjiye aç ülkeler, yeni bir savaş oyunu
Küresel güçlerin saldırılarından bezmiş halk seslenmiş: '
Hani bize özgürlük getirecektiniz, Hani bize demokrasi getirecektiniz''
3. Dünya Savaşı'na salyaları ile hazırlananlar,
'Bizim Kafkasya, Vietnam, Afganistan, Irak'ta yaptığımız ne ise, size de anca o kalır' demiş.
3. Dünya Savaşı'nın son adımları, it dalaşı naralarında böyle ilerliyor.
tarih kitaplarında okuduğunuz savaşa ait tüm terimleri unutun
eskisi gibi 'Sana savaş ilan ediyorum' söylemiyle başlamıyor savaşlar.
değiştirilmeye çalışan demokrasiler,
yularları kontrollü eller tarafından tutulmuş vatan hainleri
ve daha pek çok yeni savaş yöntemleri;
son çeyrek yüzyılda yaşanan ve adı konulmamış savaşların piyonu oldu.
Kayıt dışı silah satışları ile ekonomisini kalkındıranlar, bugün parayla beslediği teröristleri kullanarak sınırımızda cirit atıyorlar. ABD dünyanın en çok silah satan ülkesi namına sahip. Dünyadaki üç kişiden birinin silahı ABD malı. Şu an birbirine gözdağı veren Rusya ve ABD, dünya silah ihracatının yarısını birlikte gerçekleştiriyor. Yani
bugünkü saldırılarda kullanılan tüm savaş aletlerden birinin yapım yeri ya ABD, ya Rusya…
Gelelim enerjiye… 3 ay önce
ABD Başkanı Donald Trump: “Irak petrollerini biz alsaydık, DEAŞ olmazdı. Irak petrollerini almak için belki yeni bir şansımız vardır"
derken, bir ay sonra ABD Savunma Bakanı Jim Mattis, Irak'taki Amerikan askeri varlığının nedeninin, "Kimsenin petrolüne el koymak olmadığını" söyledi. İnandınız mı?
Dünya petrol rezervlerinin %50'sinin Orta Doğu'da olduğuna kafa yoran kaç ülke var bir bilseniz…
Eskiden ülkelere yön vermek için küresel güçlerin
politikası vardı. Millet olarak biz bu politikayı yakından tanırız. Hani
1.Dünya Savaşı ve sonrasında masa başındaki cetvellerle topraklarımızı bölüp adını 'Sykes-Picot' koydukları anlaşma.
100 yıldır topraklarımıza çöreklenen o anlaşma, şimdi:
'Silah sat, bahane bul, saldır ve yönet'
“Ekonomini en kısa sürede güçlendiren
silahları sat. Teröristi besle, terörü bahane edip istediğin yere saldır. Toprağı ve milliyeti olmayan asimetrik savaşlarda tüm köşeleri tut.
Binlerce masum insanı öldürüp kalanları mülteci et.
Korkma, nasıl olsa kimse sesini çıkarmıyor.
Sesini çıkaranların raporları, kaygılanma ile geçiştiriliyor…
Yeni ülkeleri sen kur. Öyle ittifaklar kur ki, kim dost kim düşman ayrımı yapma. Kullanabileceğin her piyonu yönet ve coğrafyanın her nimetinden faydalan.”
Suriye'de 2013 yılından bugüne kadar 162 kez kimyasal silah kullanıldı. Bu saldırılarda neredeyse bine yakın insan öldü. Amerika neden Suriye'yi vurmak için 4 yıl bekledi? 6 yıldır milyonca vatandaşını ülkeden göç ettiren, binlercesini katleden Esed'i neden Rusya ve İran katilsevicesine savunuyor?
Bugün yaşananlar; adımları çok öteden beri atılan 3. Dünya Savaşı'nın it dalaşıyla maskesi düşmüş son sesleri. Maalesef bu birbirinden ne idüğü belirsiz kimlikli
it dalaşından en çok etkilenen ve etkilenmeye devam edecek olan, Suriye ile 911 kilometre sınırı olan Türkiye.
bizi kendi saflarına çekmek için her türlü silahı
vatan hainlerini sahaya sürmek, terör saldırıları, ekonomik hamlel
er bu silahlardan bazıları.
Türkiye'nin adımlarını atarken asla unutmaması gereken şey ise şu:
Bu itlerin bizim toprağımızda da gözü var. 15 Temmuz'un hamisi ABD, Suriye'de PKK devletine anayasa yapan Rusya, askerleri Halep'teki Müslüman kadınlara tecavüz eden İran'dan Türkiye'ye dost olmaz…