Aslında yıllardan beri “geliyorum” diyen bir krizdi bu. Ama “sahaya yansımadıkça” kabul edilmez bizdeki sıkıntılar. Bu anlamda Milli takımın son 5 maçı Türk futbolunun içinde bulunduğu ahlaki, mali, idari ve teknik krizi görülmemesi imkânsız bir biçimde açığa çıkardı. Maddi-manevi şişirilmiş bir balondu Türk futbolu ve patladı. Maddi anlamda bir balondu çünkü sektör hak etmediği miktarda paraya boğuldu. Böylesine kolay elde edilen, kolay harcanan ve hesap sorulmayan paraların döndüğü bir piyasa sağlıklı bir denetlemeden de mahrum olunca kötü adamların at oynattığı bir alana döndü futbol ekonomisi. Mesela MASAK son 15 yılda yapılan yabancı transferlerini ciddi bir biçimde incelese neler ortaya çıkar acaba? Manevi anlamda da bir balondu Türk futbolu; hiçbir sosyolojik temeli olmayan birçoğu uydurma, hamasi kavramlarla tanımlanan kulüpler, varsa da içi boşaltılmış faziletlerin sembolü sayılmaya çalışıldı. Sloganlarla kulüp aidiyeti inşa edilip sonra o kulüpler üzerinden başkanlar, eski futbolcular, yazarlar, çizerler, sosyal iktidar elde etti. "Devrimin sembolü", "Milli mücadelenin sembolü", "Anadolu’nun ağabeyi", "Halkın takımı" gibi hepimizin hoşuna giden ama ne yazık ki hiçbir gerçekliği olmayan klişelerle inşa edilen kumdan kaleler, sadece bu işten rant elde edenlerin işine yaradı. Sorgulanmamak adına daha fazla slogan üretildi ve nihayet sistem tıkandı. Bakmayın kulüplerin hala ayakta durduğuna, hiçbiri kabul etmese de resmen ve fiilen futbol an itibariyle devletin sırtına yüklenmiş bir kamburdur.
Saha içine dönük neler yapılması gerektiği Çarşamba günü Sakarya Üniversitesi Beden Eğitim ve Spor Yüksekokulu’nun (SAÜ BESYO)düzenlediği “Futbolda Altyapı Gelişimi” konulu konferansta Alman teknik adam Erich Rutemöller tarafından anlatıldı. SAÜ BESYO yetkililerine, Rektör Muzaffer Elmas’a ve konuşmacıyı 2 saatten fazla dinleyen 500’den fazla spor akademisi öğrencisine bir futbolsever olarak teşekkürü borç bilirim. Ama ne yazık ki o anlatılanlar ve bundan sonra buna benzer arayışlar çare olmayacak korkarım. Çünkü asıl sıkıntı saha dışında. Siyasal sistemlerde bir tıkanıklık yaşandığında aktörler değişir; demokrasinin yerleşik olduğu sistemlerde bunun yöntemi seçim, zayıf demokrasilerde ise müdahaledir. Bugün Türk futbolunda tam anlamıyla bir tıkanma yaşanmaktadır ve mevcut baş aktörlerle bu tıkanıklığın aşılması mümkün görünmemektedir. Futbol gerçekten kurtarılmak isteniyorsa oyunu istismar eden aktörlerin değişmesinin yolu aranmalıdır. Futbolseverler, kulüplerine değil önce oyuna sahip çıkmayı deneyerek başlayabilirler mesela, başlanırsa sonu gelir vesselam...
