Dünya ticareti eskiden
ülkeleri dediğimiz gelişmiş ülkeler arasında yapılırken artık
olarak adlandırdığımız gelişmekte olan ülkeler arasında gerçekleşiyor. Dolayısıyla, gelişmekte olan ülkelerden gelen bu değişim dalgasına direnmek her geçen gün zorlaşıyor.
Bu değişimin önemli aktörlerinden birisi de Türkiye ve tabi ki İstanbul. İstanbul dünyanın enerji ticaret merkezi ve İslami finans merkezi olma konusunda önemli bir kavşakta.
Zaten bugünlerde THY ile oluşturulmaya çalışılan algıyı konuşuyorsak, hedefe THY konulmuşsa, tam da bu sebeple.
THY, son yıllarda ekonomik güç dengesinin değişimiyle birlikte, hızla bu sürece uyum sağladı ve tercihlerini de bu değişime göre belirledi.
THY'nin gelişimi Türkiye ekonomisiyle özdeşleştirildi.
Bu sürecin, Türkiye lehine oluşmaması için de hemen adımlar atılmaya başlandı. Türkiye'nin rakipleri olan
bu denli engellerin çıkarılması ve tabi ki THY'yi hedef alan bir uygulamanın başlatılmış olmasını, yalnızca güvenlik endişesiyle açıklayabilir miyiz? Tabi ki hayır.
, köşe başlarını tutan gelişmiş ülkeler bir şekilde bunun önüne geçmek isteyecekleri açık.
Zaten Türkiye ekonomisini olumsuz etkilemek için farklı araçlar kullanılarak sürekli bir algı operasyonuna maruz kalıyorduk
Gelişmiş ülkeler,
daha çok engel çıkaracaklar ve algı operasyonlarıyla değişim dalgasına direnmeye çalışacaklar.
. THY, Türkiye'nin uluslararası arenada en güçlü markalarından birisi. Bunu görebilmek için birkaç istatistiki veri yeterli olacak.
Dünyanın
THY 2003 yılında 10,4 milyon yolcu taşırken, 2016 yılı bitiminde ise bu rakam 62,8 milyona ulaştı.
Öyle ki, İstanbul'da 2 havalimanı olmasına rağmen bu havalimanları yeterli görülmedi ve 3. Havalimanı inşaatı başladı. Yapımı halen devam eden havalimanı, tüm aşamalarıyla bittiğinde toplam 150 milyon yolcu taşıma kapasitesine sahip olacak.
Tabi bu gerçeği görenler, küresel ekonomide, ticarette ve ulaşımda merkez rollerini kaptırmak istemiyorlar.
Dolayısıyla, THY'ye zarar vermek için yapılanların arka planındaki amaç, Türkiye ile olumsuz algı oluşturmak ve Türkiye'nin bu değişimde güçlü aktör olmasını engellemek.
Ancak gelişmiş ülkeler ne yaparlarsa yapsınlar,