|
Referandum ve sosyal devlet
Parlamenter sistemin çıkmazları kullanılarak, ekonomiyi ve siyaseti dizayn etmek isteyenlerin tüm güçlerini kaybedecekleri, milletin tercihini hiçe sayarak hareket edenler için
kâbus olan hükümet sistemi değişikliğini içeren referandum sürecine girdik.


Merak edilen ise, 2002'den bu yana, siyasete ve ekonomiye yapılan her müdahale girişimine karşı durabilmiş,

seçilmiş hükümetin ve demokrasinin yanında yer almış, bu nedenle de hakir görülen ve ötelenen geniş halk kesimlerinin referanduma etkisi ne olacak?


Çok önemli bir soru…


SOSYAL POLİTİKALAR, REFERANDUM SONUCUNU ETKİLEYECEK


Türkiye'de 2002'den sonra yapılan 5 genel seçim, 3 yerel seçim, 1 Cumhurbaşkanlığı seçimi ve 2 referandum öncesinde,

sürekli olarak “bilgisiz, cahil” olarak nitelendirilen, suçlanan alt ve orta gelir grubundakiler,

tüm seçimlerin sonuçlarını doğrudan belirlediler.



Peki alt ve orta gelir grubundakilerin, Erdoğan liderliğindeki siyasi hareketi bu denli sahiplenmelerinin sebebi nedir?


İlk olarak şunu söylemek gerekir ki, 2002'den sonra Türkiye sosyal devlet olma yolunda ciddi adımlar attı ve Anayasa'da tanımlandığı gibi sosyal devlet profili oluşturdu.

“Yeşil kart” dışında elle tutulur, somut ve etkili bir uygulama sayabilir miyiz 2002 öncesinde?


Zaten yeşil kart uygulamasından haksız faydalananların olduğu, hak sahibi olanların ise bu uygulamadan mahrum kaldığı, denetim ve takip konusunda ciddi sıkıntılar yaşandığı da sır değil. Yeşil kart uygulamasının kaldırılarak Genel Sağlık Sigortası'nın getirilmesi ise,

Türkiye'de yalnızca sağlık alanında değil, sosyal politikalar açısından da büyük bir reformdur.


Özellikle 1990'lı yılların betimlemesinde ilk akla gelen uzun hastane kuyruklarından kurtulan, eşit ve adil sağlık hizmeti alan kesimin siyasi tercihini anlamayanlar, ülke gerçeklerine yabancı olanlardır.



Diğer yandan, sosyal devlet uygulamalarında en çok tartışılan alan sosyal yardımlar oldu. Hatta, sosyal yardım kullanıcılarını, sosyal yardım karşılığında oylarını satmakla suçlayanlar vardı.

Ancak, sosyal yardımlar alt gelir grubundakiler için ekonomik ve sosyal yaşama katılımda etkili bir rol üstlendi.


SİYASİ MUHATAP BULAN KESİM, SİYASETİN YÖNÜNÜ BELİRLER


Gelir, eğitim, sağlık gibi farklı dezavantajlı özelliklere sahip bireylere

verilen yardımlar bir taraftan yoksulluğu azaltırken diğer taraftan da gelir dağılımında eşitsizliği azaltmıştır.

Yani, “kömür-makarna” olarak hakir görülen sosyal yardımlar, ülkede refahın adil paylaşılmasına katkı sağlamıştır.



Üstelik sosyal yardımlar, uluslararası bir boyut da kazandı. Gelişmiş ülkelerin kapılarını kapattığı, ülke sınırlarına girmeyi başaranlara ise hayatlarını zorlaştırmak için elinde geleni yaptığı bir dönemde Türkiye,

Suriyelileri de sosyal yardım programları kapsamına aldı.


15 yıl öncesine kadar sosyal yardımların miktarı ne kadar diye araştırdığımızda çok düşük olduğunu, dağıtımının da dağınık ve düzensiz bir şekilde gerçekleştiğini biliyoruz. Yani sosyal yardımların kime, ne kadar verildiği konusunda bir sistem yoktu. 2011 yılında kurulan

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı (ASPB), sosyal yardımları da içeren sosyal politikaların kurumsallaşması adına önemlidir.


2017 için sosyal yardımların GSYH içindeki oranının yüzde 1,45'e yükseltilmesi planlanıyor.

Bu oranın, zengin ve refah ülkeleri dediğimiz ülkelerin seviyesi olan yüzde 2.5 oranına yaklaşma konusunda da ASPB'nin ciddi bir çabası var.


Üstelik AK Parti, seçmenle yakından bağ kurma imkânı veren sosyal yardım gibi uygulamaları parti bağlamından çıkararak, sosyal politika uygulamalarına devlet kimliği kazandırmıştır.



Tüm bu süreç, yıllarca ötelenmiş ve çevreden merkeze gelişi engellenmiş kesimin referandumda oyunu belirleyecektir.

Unutulmaması gereken, bu kesim, yani alt ve orta gelir grubundaki halk, 15 Temmuz darbe girişimini de, darbecilerin beklemediği şekilde akamete uğratmıştı.


Dolayısıyla bu kesimin tercihi, 16 Nisan'daki referandum sonucunu etkileyecek en önemli faktördür.
#Referandum
#Demokrasi
#Seçim
7 yıl önce
Referandum ve sosyal devlet
Yoksulluktan üşüyen elleri vardı babalarımızın
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir