|
Milletin kader günü

Milletlerin de insanlar gibi kaderleri var. Nitekim Rabbimiz kitabında milletlere de insan bireyi gibi hitap ediyor. Onları özne kabul ediyor. Mesela “akleden toplum” ve “kendini değiştiren toplum” diyor. Özne insanın kaderi olduğu gibi özne olan milletin de kaderi var. Özne olan insan halifedir. Allah'ın ruhundan bir parçadır. İradesini kullanandır. İyi ve kötü tercihinde bulunandır. Özne insan, özgürlük sahibi olan varlıktır. Aynı şey toplumlar için de geçerli. Toplumların da iradesi var. Onlar da iradesini kullanabilirler. İrade sahibi olan, tercihlerde bulunan ve doğruya taraf olabilen toplumlar özgürdür.



Köle insanlar, özne değildir. Sürüleşen toplumlar da öyle. Çünkü sürüleşen insanlar toplum ya da millet olamazlar. Kalabalıktırlar. Kalabalıkların ne iradesi, ne tercihi ne de özgürlüğü kendi başlarına kullanma imkanları var. Kalabalıkların sözü de yoktur sesi de. Sadece gürültüleri var. O nedenle kalabalık bir sayı toplamıdır sadece. Bütün müdahalelere, yönlendirmelere açıktır. Akleden toplum vasfını kaybetmişlerdir. Bundan dolayı kalabalıklar ve sürüleşen insanlar modern kölelerdir. Köle olma durumunu temsil ederler. Bunlardan özne olmaz. Sadece ağaların, patronların, büyük güç sahiplerinin ve efendilerinin yönlendirmeleriyle yaşayabilirler. Uzun süre akletmeyen bir toplum, karar verme yetisini bile kaybedebilir. Hz. Musa, toplumunu Firavunun hakimiyetinden kurtarmak istediğinde Yahudiler bu durumda idi. Onları kurtuluşa çağırdığında “sen git Rabbinle savaş” dediler. Tipik bir köle toplum tepkisi bu! Direnme, karar verme ve irade koyma yeteneğini kaybetmiş bir toplum. Nitekim kölelik kaderlerini değiştirmekte zorlandılar. Allah da onları TİH Çölü'ne sürdü. Kaderi üzerinde karar veremeyen toplumların sonu budur.



Türkiye iki yüzyıldır başka toplumların aklı ile akletmeye mahkum edilmiş. Otoritelerin, partilerin, korkuların ve güçlerin müdahaleleriyle terbiye edilmiş. Özne toplum olmaktan çıkarılmaya çalışılmış. Kaderini kaybeden bir toplum olmuş. Kaderini kaybeden toplum olmak nedir biliyor musunuz? Kendini yaşamamaktır, özne olmamaktır, var olmamaktır. Başka iradelerin, başka emirlerin, başka efendilerin ve başka toplumların boyunduruğunda yaşamaktır. Batı kaderine eklemlenmektir. Batının modern kaderi nereye akıyorsa oraya sürüklenmektir. Coşkun akan bir nehirde serserice oraya buraya çarparak sürüklenen bir sandal misali… Batılı efendilerimiz yüz yıldır kendi kaderlerini, kendi akletme biçimlerini bizim kaderimiz diye bize dayattılar. Türkiye, onların kaderinde yokluklara mahkum edildi. Her daim yüzü oraya bakan ve oradan emir almaya alışmış bir toplum. Bu kaderin bekçileri her daim görevlerini kusursuz yaptılar. Bu kadere itiraz olunca “darbeleri” devreye soktular efendileri adına. Milletin kendi kaderini yaşama direnişini bastırdılar. Son darbe, son direnişle dirilişe dönüyor. 15 Temmuz'dan bahsediyorum. Milletin kaderine uyanması. Kaderine sahip çıkması. TİH Çölü'nden çıkışın sembolü bu. Kaderini eline almak istemenin, efendilerin yerli bekçilerine başkaldırının ve kendi olmanın arayışı. Özne toplum olma arayışı. Faal toplum olma arayışı. Küresel efendilerin çığırtkanlığı bundan. Çünkü milletimize reva gördükleri kadere son veriyoruz. Kendi kaderimize uyanıyoruz. Zincirlerimizi kırıyoruz. Varlığa geliyoruz. Uyanıyoruz. Akif'in en karanlık zamanlarda “uyanın ey İslam milleti” dediği sesi duyuyoruz. Diriliyoruz. Doğuyoruz. Her doğuş bir çığlıktır. Biz de çığlık atıyoruz. Son çığlık. Doğmanın ve var olmanın çığlığı. Bugün milletin atacağı son çığlık. Kaderiyle yeniden var olmanın günü. TİH Çölü'nden çıkmanın günü. Yeniden millet olmayla şereflenmenin günü.


#Milet
#Köle
#Çöl
7 years ago
Milletin kader günü
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset