|
Tekfir bir hastalık halini alırsa kendisi küfür olur
Şöyle bir soru soruldu:

Allah Kuranı Kerim'de, onun indirdikleriyle hükmetmeyenlerin kâfir olduğunu söylüyor. O halde bizi yönetenler kâfir değil midir? Bunların herhangi birisini seçmek, ona itaat etmek küfür olmaz mı? Böyle bir yönetimin tayin ettiği imamların arkasında cuma namazı kılınır mı, camilerine gidilir mi? Bunları bana sadece Kuran ve Sünnet delilleriyle açıklayabilir misiniz?

Sorunun özeti bu.

Bu sorunun her bir cümleciği başlı başına bir mesele. Ne kadarını ve de ne kadar anlatabilirsem anlatmaya çalışayım. Önce tekfirden başlayalım.

Tekfir
, yani küfre nispet etme, birisine kâfirdir diye hüküm verme demek.

Küfür ise, hakikati ve Hakkı inkâr etme. Sözlük anlamı örtme, görmeme demek.
Bunun için küfrün bir anlamı da nankörlüktür. Nan-kör, yani ekmeğinin, nimetinin kimden geldiğini görmeme demek. Küfre düşen insan ise kâfirdir.

Kâfir, Kuranı Kerim ifadesiyle '
yaratıkların en şerlisidir ve cehennemde sürekli olarak kalacaktır
'. Buna göre, birine sen kâfirsin demek, aynı zamanda sen en kötü yaratıksın, cehenneme girecek ve orada kalacaksın demektir. Görüldüğü gibi bu küçük bir suçlama değildir, hatta suçlamaların en büyüğüdür. İsabet edilmezse söyleyenin küfrüne sebep olur.

Şunu da bilmeliyiz:
Bir mümine kâfir demek çok büyük bir günah olduğu gibi, küfrü apaçık olan birisine mümin demek de büyük bir günahtır
. Ama iman ya da küfür bir kalp işi olduğu için ve biz de kimsenin kalbini bilemeyeceğimiz için ben müminim diyen herkesi, o '
açık bir küfür
' beyanında bulunmadıkça mümin saymak zorundayız. İşin hakikatini ancak Allah bilir. Kısaca '
kelime-i şehadet'i
inanarak söyleyen birisi, sadece bununla bile mümin olmuş olur.

Açık küfür (Hz. Peygamber'in ifadesiyle,
küfri bevah
), kişinin Allah'a ya da herhangi bir peygambere inanmadığını söylemesidir. Kuranı Kerim'e ya da onun bir kısmına inanmadığını söylemesi de Allah'a inanmaması anlamına gelir. Bunun dışındaki söz ve fiiller kişinin niyetine ve teviline göre hüküm alır. Bunun için akide konusunda şöyle bir kural vardır: “Bir insana ancak, onun mümin olmasına sebep olan şeyi inkâr ederse kâfirdir diyebiliriz". Kişi, '
Kelime-i Şehadet'i
inanarak söylemekle dine girmiş olur.

Hz. Peygamber'in (sa) şu şerefli sözleri meseleyi başka bir açıdan kurala bağlar:

“Her kim bizim kıldığımız namazı kılar, kıblemize döner, boğazladığımızı helal sayarsa o, Allah'ın ve Rasulü'nün zimmetindedir/garantisindedir. O halde Allah'ın verdiği garantiyi bozmayın. Kim Allah'ın zimmetini bozarsa Allah onu yakalar ve yüz üstü atar" (Buharî).

Bir de şöyle bir olay vardır: Bir sahabi Hz. Peygamber'e bir kâfiri 'lailahe illellah' dediği halde öldürdüğünü anlatır. Hz. Peygamber sinirlenir niçin böyle bir yaptığını sorar. Sahabî, o bunu korktuğu için söyledi, inanarak söylemedi der. Hz. Peygamber kızgın bir şekilde “kalbini yarıp baktın mı ki böyle söylüyorsun!" diye azarlar.

Burada çok önemli bir kuralı tekrar hatırlamalıyız: Bir sözün ya da fiilin küfür olmasıyla, sahibinin o sözle tekfir edilmesi, küfür hükmü verilmesi ayrı ayrı şeylerdir. Derler ki, 'zarurât-ı diniyyeden' olan, yani dinden olduğu zorunlu olarak ve herkes tarafından bilinen bir şeyi inkâr küfürdür. Mesela, kadınların başlarını örtmeleri diye bir şey yoktur, demek küfürdür. Ama bunu söyleyen insan sırf bu söz sebebiyle tekfir edilemez, ona kâfir denemez. Belirleyici olan, onun niyetidir. Eğer bununla başörtüsünden söz eden ayetleri inkâr ediyorsa Allah katında elbette kâfir olur, ama o bunu söylemedikçe biz bilemeyiz. Sözkonusu ayetlere inanmakla beraber, onların bu anlama gelmediğini söylerse, yani onları böyle uçuk/baîd bir teville tevil ederse ona cahil ya da başka bir şey diyebiliriz ama kâfir diyemeyiz. Ancak böyle bir söz ya da fiile küfürdür diyebiliriz. Bunun için biz haksız yere tekfir etmek küfürdür derken bunu kastediyoruz. Fıkıh kitaplarındaki 'elfaz-ı küfür = küfür sözler" bahislerini böyle anlamak gerekir.

Ama kişi küfür sözler ve fiillerle niyetine ve Allah'a karşı tavrına göre onun katında gerçekten de kâfir sayılabilir. Bu sebeple 'elfazı küfürden', böyle söz ve fiillerden uzak durmamız gerekir.

Tekfirde aceleci ve korkusuz davranmanın bir sebebi de ezilmişlik, itilmişlik psikolojisiyle intikam ve öç alma duygusu yaşıyor olmaktır, yani mağlubiyettir.

Bir giriş yaptık sanırım.
#Tekfir
#küfür
#küfür sözler
8 yıl önce
Tekfir bir hastalık halini alırsa kendisi küfür olur
Kaleydoskop’un aynaları…
Doğu Akdeniz’in enerji politiği açısından değeri
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm