Siyasi ve kültürel olarak etkisini hiç yitirmemiştir ve günümüz
'sinde de canlı, yaşayan bir ihtimaldir daima.
Bakınız neden?...
Devrin aydınları, yaşadıkları dönemi şöyle özetlemektedirler: Herkes, vatanını çok sevmektedir,
, bu sevgi karşısında derin bir kıskançlığa tutulmuş, şüpheye kapılmış ve akla hayale gelmedik sıkıyönetim önlemleri almıştır.
Mümtaz şahsiyetlerden oluşan topluluk da
ın baskılarına muhatap olduğu için siyasi meselelere girememektedir ve tabiri caizse, sadece edebiyat yapabilmektedir.
Hayat, çekilmez bir hal almıştır artık…
Bir gün aralarında tartışırlarken, sanırım
olacak,
fikrini ortaya atar ve
der.
devreye girer,
diyerek destek verir,
'a.
, konuşmayı dinlemektedir.
, mevzuya dahil olur ve
der.
***
Münevverlerin hayalini kurdukları ve doya doya sevecekleri, koklayacakları yeni vatanları,
'dır.
Hemen orada görev dağılımı yapılır,
, bu yeni vatanla ilgili bilgi toplayacak, şartları öğrenecek,
ve
, keşif amaçlı
turuna çıkacak, göz hekimi
da masrafları karşılayacaktır.
En mühim iş para işidir tabi.
'nın derhal
'ya gitmesi ve ailesinden kalan çiftliği satması gerekmektedir.
, çiftliği satamaz, plan suya düşer,
'in, bir daha geri dönmeme düşüncesi hoş karşılanmaz ve nihayetinde
, bizimkiler için eski bir hayal olur.
***
Peki şimdi ne olacaktır, vatan sevilmeyecek midir, vatanı sevmek için uygun bir coğrafya bulunamayacak mıdır?
Tam bu esnada
ortaya çıkar ve
der.
, çok heyecanlanır, alır eline kağıdı kalemi ve
çizmeye başlar.
üseyin Cahit, vatanı sevmek için bunca yolu tepip
'ya gidememiştir ama
'nın
köyüne gidip yarım kalan işi tamamlayabilir pekala.
(yer değiştirme belgesi) almak için yetkili makamlara başvurur,
Zaptiye nezaretine, tezkereyi yazdırır ve onaylatmak için kalem kalem dolaşmaya başlar.
Sonunda
'nın huzuruna çıkar.
Şefik Paşa, tezkereyi buldurur ve incelemeye başlar.
Tezkerenin bir kenarında
notunu görür ve
'e,
diye sorar.
de,
der.
Şefik Paşa,
'i, baştan aşağıya süzer,
diye sorar.
, bir şey söylemez ve odadan çıkar.
***
Ekip ısrarlıdır, öyle ya da böyle, bu vatan sevilecektir, ama
'da, ama
'da, ama
'da…
kendi mürur tezkeresini
'e verir ve
vapuruyla İzmir'e gönderir.
İzmir'den
'ya geçen kahramanımız,
'a gider, etrafa bakar ve gerçekten de muazzam bir coğrafyayla karşılaşır.
Heyecanla İstanbul'a döner ve
'ın tam da aradıkları yer olduğunu, oraya göç etmeleri gerektiğini anlatmaya hazırlanır ki,
, ani bir kararla, bu hicretten vazgeçer.
, bu meşakkatli sürecin ardından
'e çok kızar ve
der.
***
Öylesine anlattım bu hikayeyi, biliyorsunuz, ara sıra öylesine hikayeler anlatıyorum burada.
Yönetim baskısından, lider sultasından bunalan
İstanbul'dan
'ya göç etmeyecek kadar
aslında.
Valla
hala orada…
İsyan ateşiyle gürlemiş bir göç hikayesini tamamlamak,
'ya dönüp
en çok da
bir münevvere yakışır galiba…