|
Süleyman Şah’ın türbesine gömüleceksiniz!...
Musul Konsolosluğumuza
yapılan baskınla başladı her şey.


Uzun süre bu meseleyle uğraştık,

DAEŞ terör örgütünün

niyetini bütün dünyaya anlatmaya çalıştık, olmadı, anlamadılar, anlamak istemediler.



Bu yetmezmiş gibi yavuz hırsız misali, içerideki uzantılarıyla

“Türkiye hükümeti, DAEŞ'e yardım ediyor, beraber çalışıyorlar”

tezviratını yaydılar, muhafazakar iktidarı, radikal terör örgütleriyle ilişkilendirmeye çalıştılar!



DAEŞ'in

, rehin tuttuğu konsolosluk personelinin kurtarılmasını bile

“DAEŞ'in, Türkiye'ye kıyağı”

olarak pazarladılar!



Yetmedi,

MİT TIR'larına

operasyon yaptılar!



Yetmedi, Suriye Türkmenlerine

gönderilen sivil/askeri malzemelerin, terör örgütü

DAEŞ'e

gittiğini ve

Türkiye'nin

,

“teröre destek veren ülkeler”

listesine alınması gerektiğini söylediler.





Devlet bir gece ansızın

Süleyman Şah

operasyonuna karar verdi, türbe sınırımıza taşındı.



Hatırlayın, iyi hatırlayın her şeyi…



Küresel baronların,

Türkiye'deki medya ayağının

o günlerde yaptığı haberleri, yorumları iyi hatırlayın.



“Gece yarısı dedelerinin mezarını taşıyan devletlerinin yaptığını kahramanlık olarak anlatıyorlar”

diyen gazetecileri, televizyoncuları hatırlayın.



Herkes biliyordu ki

, DAEŞ, Süleyman Şah'ta

nöbet tutan askerlerimize saldıracaktı.



Türkiye,

zamansız ve plansız bir şekilde

Suriye iç savaşına

dahil edilecekti, bu senaryo türbenin taşınmasıyla suya düştü.



DAEŞ tehdidiyle, Türkiye'nin

, savaşa dahil edilemeyeceği anlaşılınca devreye

PYD/PKK

girdi,

Kandil'den

indirilen teröristler,

Amerika'nın

desteğiyle,

Kuzey Suriye

hattından

Batı'ya

doğru ilerlemeye başladı.



Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Fırat'ın batısına geçen her şeyi göze almak zorundadır”

deyince,

Amerika, PYD/PKK üzerine

oynamaya karar verdi.



İlk etapta,

PYD'lilere

bir koridor açmamız istendi, açtık.



Amacımız,

DAEŞ'le

herhangi bir bağlantımızın olmadığını ispatlamak,

Türkiye'yi

töhmet altında bırakan kara propagandayı boşa çıkarmaktı.



Daha sonra uçak krizi patladı,

Rus uçağının

düşürülmesi,

Amerika

için bulunmaz bir fırsata dönüştü, aslında

Türkiye

orada da haklıydı, fakat dengelerin bozulacağı ve kontrolün tamamen

Amerika'nın

eline geçeceği hesaplanamadı.





Amerika

tarafından her adımda yalnızlaştırılan

Türkiye'nin

üzerine terör örgütleri salındı.



Gerçekten şeytani bir plan devreye sokuldu.



Rusya

ile gırtlak gırtlağa gelen

Türkiye'ye

, bir taraftan

DAEŞ

, diğer taraftan da

Amerika

destekli

PYD/PKK

, saldırmaya başladı.



Suriye'de

, birbiriyle savaşan iki terör örgütü,

Türkiye'ye

karşı, aynı merkezden, aynı amaç doğrultusunda harekete geçirildi.



Bu çalkantılı dönemde, terör koridoru,

Kuzey Suriye'den,

batıya doğru adım adım inşa edildi ve

Cerablus'a

geldi dayandı.



Devlet, yine bir gece aniden

Rusya

ile iletişime geçti, yaşananların tekrar görüşülmesini, bazı merkezlerin ilişkileri sabote ettiğini diplomatik bir dille anlattı.



Rusya'dan

olumlu cevap gelince,

Erdoğan/Putin

zirvesi gerçekleşti ve

Amerika'nın

, bölgeye dair bütün planları altüst oldu.



15 Temmuz darbe girişimi

de güneyden çevrelenen

Türkiye'nin,

işgalini kolaylaştıracak özel bir ekip tarafından yapılmıştı ve bu ekip aynı zamanda

Rus uçağının

düşürülmesinde de aktif olarak çalıştı.





Şimdi,



Adı tam olarak konulmasa da,

Türkiye, Rusya ve İran

arasında, bölgenin güvenliğine dair yeni bir ittifak gelişiyor.



Yeni dönemde bizim açımızdan

Suriye'nin

toprak bütünlüğü, en az ülkemiz kadar önemli olacak.



Sadece kendimizi savunmayacağız,

Suriye'nin,

hatta

Irak'ın

sınırlarını da bir bütün olarak koruyup, kollayacağız.



Biz,

“Türkiye'nin cesaretini kimse test etmeye kalmasın”

derken, blöf yaptığımızı söyleyenler, dün gece itibarıyla gerçeklerle yüzleştiler.



Amerika'nın

iki numaralı adamı, en alt düzeyde karşılandı, eli kolu bağlı, tek mantıklı cümle kuramayan bir başkan yardımcısı bulduk karşımızda.



Özel basın toplantılarında selfie çektirmek için sırada bekleyen gazeteciler de yoktu ortalıkta.



Demek ki baş başayız hazretle, enine boyuna hesaplaşacağız…



1991'den

bu yana,

Çekiç Güç dahil,

rafa kaldırdığımız bütün dosyaları raftan indireceğiz.



Türkiye

gibi muazzam bir medeniyetin omurgası olan bir ülkeyi, terör örgütlerine tercih eden büyük müttefikimize(!) son kararını sorma vakti.



Doğrusunu isterseniz bundan sonra ne söylediklerinin de pek bir önemi yok artık.



Amerika Birleşik Devletleri

başkan yardımcısını taşıyan uçak

Türkiye

semalarındayken,

Türk Hava Kuvvetlerine

ait jetler,

Amerika'nın

müttefiklerini vuruyordu, ötesi mi var…



Demek ki neymiş,



Dedesinin naaşı rahatsız olmasın diye, türbeyi bile taşıyan bu millet, vakti zamanı gelince, o rahatsızlığa sebep olanlara yeni mezarlar yapmak için geri dönebilirmiş!...


Anlatabildim mi!…


#DAEŞ
#PYD
#Suriye Türkmenleri
#Kuzey Suriye
#Süleyman Şah
8 yıl önce
Süleyman Şah’ın türbesine gömüleceksiniz!...
Haftanın ekonomik özeti ve beklentiler
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü