|
Hüküm Allah’a ait ise fıkıh ne işe yarar
Kur'an-ı Kerim'de pek çok ayette hükmün sadece Allah'a ait olduğu bildirilir. Bunun anlamı sırf hukuki konulardaki hüküm müdür? İlgili ayetlere bakıldığında öyle olmadığı anlaşılıyor. Aksine her konuda hüküm O'na aittir. '
Yaratan O ise emretme de O'nun hakkıdır
'. Neyin nasıl yaratılacağı, nasıl yaşayacağı, kimin nasıl inanacağı, hakların nasıl dağıtılacağı, canlı cansız her şeyin geçireceği evreler, sonunda da insanların görecekleri ceza ya da mükâfatın ne olacağı konularında hüküm hep Allah'ındır. O ne derse o olur, O ne istiyorsa o olmalıdır. Yani bu anlamda hükmün bir cebri, bir de iradi olanı vardır. Tabiat kanunları dediğimiz hükümler zaten O'nun yaratmasıyladır, yani bu konuda O'nun hükmünün cari olması zorunludur, cebridir, hiçbir şey yaradılış gayesinin dışına çıkamaz. İnsanın insanla ve diğer varlıklarla olacak iradi ilişkileri de O'nun isteğine/hükmüne uygun olmalıdır. Ancak buna uymama iradesi de verilmiştir.


Yani Allah'a ait olan hüküm sadece bugün 'hukuki' denen alandaki hüküm değildir. Ahlakın da iyisine kötüsüne O hükmeder. İman da öyle. Zaten bu açıdan bakıldığında 'İslam Hukuku' tabiri modern ve yabancı kalır. Yani bu tabirin kendisi bile İslami değildir. İslam hukuku, fıkhın tam karşılığı olamaz. Çünkü fıkıh, bugün hukuk denen düzenlemeleri de içermekle beraber ahlaktan ve imandan ayrı düşünülemez. Hukuki alanlar için daha çok 'şeriat' tabiri kullanılır olsa da, şeriat dahi salt hukuk demek değildir.



Peki fıkhı, sadece bugünkü hukuki düzenlemelere tekabül eden yönüyle düşündüğümüzde Allah'ın mutlak hâkim olmasını, yani hükmün sadece O'na ait olmasını nasıl anlayacağız? Çünkü hukuki alanlarda birbirinden farklı binlerce içtihat vardır ve içtihatlar beşeri anlamalardır. Zamanla da değişebilirler. Sonra kural olarak içtihat zorunlu/kesin bilgi ifade etmez. O halde beşer içtihatlarından oluşan bir “hukuk” sistemine nasıl 'Allah'ın hukuku' denebilir? Ya da bazılarının dediği gibi İslam hukuku yüzde seksen oranında beşeri hukuktur demek doğru olur mu?



Önce buna 'Allah'ın hukuku' değil, fıkıh dendiğini bir kez daha hatırlatalım. Zaten kelime anlamıyla 'fıkıh' da anlama demektir. Kıyamete kadar olacak olan her şeyin, her eylemin tek tek hükmü bildirilmiş olamayacağına göre, bunların kahir ekseriyetinin hükmünün Allah'ın muradına uygun olanının bulunup anlaşılması beşere bırakılmış demektir. Yani prensip, hiçbir hükmün Allah'ın muradına aykırı olamayacağıdır. Bu uygunluğu bulmaya çalışacak olan ise beşerdir. Bu hem ona verilen bir yetki, hem de onun imtihan konusudur.



Mutlak hüküm Allah'a ait olmakla beraber O peygamberlerine ve kitabını anlayanlara da kendi hükmünü anlayıp uygulama anlamında hüküm yetkisi vermiştir. Mesela “Biz Yahya'ya daha çocukken hüküm verdik” (Meryem 12), “Yusuf rüştüne erişince ona hüküm verdik” (Yusuf 22) buyurur. Diğer peygamberlere de hüküm yetkisi verdiğini söyler. Müminlerin anlaşamadıkları hususlarda Peygamber'e, ulül-emre, ya da hükmü bilebilecek olanlara gitmelerini ister (Nisa 83). Anlaşmazlığa düşen karı kocanın aralarını bulması için her iki taraftan birer hakem edinilmesini emreder (Nisa 35). Müminlerin aralarında çıkan ihtilaflarda Peygamber'i hakem tayin edip, onun hükmüne kayıtsız şartsız boyun eğmeleri gerektiğini söyler (Nisa 65). “Eğer bilmiyorsanız, ilmiyle amel eden âlimlere sorun” (Nahl 43; Enbiya 7) buyurur. Yani 'hüküm Allah'a aittir' ama onu bulabilecek olanlar bu vasıflardaki beşerdir.



O halde fıkhın yüzde sekseni, beşeri içtihatlardır denmesi, bunlar Allah'ın muradına rağmen söylenmiş sözlerdir demek değildir. Bir müçtehidin, ben burada Allah'ın muradının, ya da O'nun vereceği hükmün bu olduğu kanaatindeyim demesidir. Ve bunu söyleyenler de sıradan insanlar değil, müçtehitlerdir. Ne var ki, bir içtihadın Allah'ın muradını tutturamamış olması mümkündür ve bu sebeple de içtihatlar sürekli değişebilir. Ta ki, vahyin insandaki temsilcisi olan akla sürekli görev çıkmış olsun ve o hiç boş kalmasın.



Ve bir Kitap


Prof. Dr. Muhsin Demirci medyada adı çokça duyulan birisi değildir ama çalışan ve üreten bir ilim adamıdır, âlimdir. Kur'an ilimlerine dair yirmiyi aşkın eseri yayımlandı. Son olarak '

Kur'an Tefsirinde Farklı Yorumlar

-

Tespitler, Değerlendirmeler'

adıyla, nefis bir kitabı çıktı. Anlaşılmasında çokça ihtilaf edilen ayetleri farklı yorumları, yorumların gerekçelerini, kendi tercihlerini de belirterek üç cilt halinde yayımladı. Eser muhtevasına yakışır bir kalitede MÜ İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları'ndan çıktı. Meraklısına duyurulur.




#Prof. Dr. Muhsin Demirci
#İlahiyat
#İslam hukuku
7 yıl önce
Hüküm Allah’a ait ise fıkıh ne işe yarar
X’e kısıtlama an meselesi
Musevî bir yasadan Kızıl Düve miti üretmek
Sosyal çürüme yazıları 2: Her türden bağımlılıklar cumhuriyeti
Bir bu eksikti...
IBAN veren esnafın katli vacip mi?