Geçen haftanın en tüyler ürperten haberi, kullandığı uçağı kasti olarak düşürdüğü iddia edilen 28 yaşındaki Alman pilotun 149 yolcuyu gerçekten öldürüp öldürmediği idi.
150 kişinin tek parça cesedine rastlanmadığı kaza ile ilgili olarak kotarılan haberler, daha ziyade yardımcı pilotun kişiliği ve karakteri üzerinden “okunuyor”. Genç pilotun psikolojik sorunları, lüks araba hediye etmesine rağmen kendisinden ayrılan kız arkadaşı/nişanlısının pilot hakkında söylediği cümleler ve özellikle de “bir gün benim adımı herkes öğrenecek sistemi değiştireceğim” ifadeleri üzerinden magazin boyutu ile servis ediliyor, 150 cana mal olan “uçak kazası”.
Medya, “sancılı karakter” Andreas Lubitz’in kişilik ve kimlik analizi üzerinden haberin seyrini sürdüre dursun... Üsküdar Üniversitesi Öğretim Üyesi ve aynı zamanda Havacılık Tıbbı Derneği Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Çetingüç, Fransız savcının acele bir şekilde yapmış olduğu pilotun 149 kişi ile birlikte intihar etmesi açıklamasına dikkat çekiyor. Fransız savcının apar topar açıklaması, uçağın teknik arızaları üzerine odaklanılmasını engelleyici bir görev mi üstleniyor?
Hayat mı filmden çıkar filmler mi hayattan çıkar önermesi Germanwings’in düşmesi/düşürülmesi üzerinden de tartışılmaya başlandı.