|
Hevesi yakan kırağı

Ne kadar garip, hayatın belki de en kolay kırılabilir şeyi olduğunu bilmemize rağmen yeni hayaller kurmaktan yine de kendimizi alamıyoruz.

Tutması ne kadar zor insanın içinin kuşlarını, parçalarsa bu uçmak hevesi parçalar insanı.

Böyle puslu havalarda gelip içimde çello çalan biri var, canıma okuyup gidiyor.

Dünya, hiç kimsesi olmayan koca bir kalabalıkla ağzına kadar dolmuş durumda...

“Kimse yok mu?” diye seslendi cesaretini toplayan biri, “Yok!” dediler hep bir ağızdan.

Gelişigüzel numaralar çevirip telefonu her açana “Aklımı kaçırdım, fidye istiyorum!” diye bağırıyordu. Tabiatıyla hiç kimse “Ne kadar?” diye sormadı.

İnsanın kırılan dallarını kimse temizlemiyor ve taze filizlenmeleri de kimseyi sevindirmiyor artık.

Takvimde ne yazdığına aldırmadan pembe pembe açtı yine arka bahçedeki toy badem ağacı, günler boyu kırağının derdi yine bana düşecek!

Gençken tek bir hareketle aniden dalından koparılmaktır bazen güzel ölüm!

“Her neyi dilesek burada olmaz/ en büyük erdemi bunun, susamak/ yalar yarasını içte bir geyik/hepsi bu kadardır: adı yaşamak” diyor Süleyman Çobanoğlu.

Derdi o kadar büyüdü, o kadar büyüdü ki, başını yaslamak için bir dağ aramaya çıktı.

Derenin üstüne üç nokta koydu, sonra üstlerinden sekerek neşeyle karşıya geçti.

“Benim!” diyerek fırladı birden yerinden, ne bir kapı çalınmıştı oysa, ne de “Kim o?” diye soran olmuştu.

Kimden uzaklaştığını tümüyle unutmamak için sık sık çıkarıp eski fotoğraflarına bakıyordu.

“Ben hep bekledim” dedi belli belirsiz, “olduğunda seni, olmadığında herhangi bir şeyi!”

İnsanlar mı okullarını bitiriyor, okullar mı insanları bitiriyor, ciddi şüphem var!

İnternet çok özgür bir yer diyorlar ama her yere parola ve şifreyle giriliyor!

Bazı sözler sanki ölü doğuyor!

Herkes herkesi durmadan sağduyuya çağırıyor ama hep kendi sağduyusuna!

Bu devirde belki de sadece yanıldığımızı anladığımızda doğrunun varlığından haberimiz oluyor.

Bir yanlışı sürdürülebilir kılmak için bulduğumuz günübirlik çarelerle yaşamaya çalışıyoruz.

“Ölüme çare bulunmuş” diye seslendi bir münadi. “Ama biz hayata çare arıyoruz!” diye söylendi kalabalık.

“Bildin ki biçaresin” dedi meczup, “belki de derdine bir çaresin!

...

Bir özel not: Hakan, ‘Diriliş Postası’ ile bir kere daha yola çıktı, ekip de hep tanıdık... Allah yollarını, bahtlarını açık etsin, hayırlara vesile kılsın.

#Kimse yok mu?
#Süleyman Çobanoğlu
#Diriliş Postası
9 yıl önce
Hevesi yakan kırağı
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’