|
Mazrufun zarftan şikâyetidir!
Bir gün deniz dalgalarını alıp geldi, kıyı yerinde yoktu.

“Aslında ne söylersem kendime söylediğimin hep farkındaydım” diye geçirdi içinden, “Asıl merak ettiğim, söylediklerimi gerçekten dinleyip dinlemediğim!”

Hayatı sürekli bir laf kalabalığına çevirip duruyoruz; aslında bütün soruların aslı bir tane, bütün cevapların doğrusu bir tane...

“Her şeyi unutmak istiyorum!” dedi kederle biri. “Neden?” diye sordu yanındaki. “Hatırlayabilmek için!” dedi aynı kederle...

Öznelerini esir almış yüklemler çağındayız!

Yarım bırakılmış bazı cümlelerin ardındaki üç nokta, protez bir bacak gibi duruyor adeta...

Gitmeye yeltense bedeninin onunla birlikte kalkıp gitmeyeceğinden endişe ediyordu.

Korkarım ki şarkılarda zulüm var, cebimde her gün yaralanmış notalar buluyorum!

Yağmur damlalarına bak, bütün ömrün boyunca hiç kimseye çarpmadan yol alabilirsin!

İnsanlar birbirinin canını acıtmaktan hoşlanır hale geldi ve gariptir, her metrekareye tonlarca sevgi sözcüğünün düştüğü bir zamanda oluyor bu!

Masumiyeti delik deşik eden bunca tahrip gücü yüksek cümleyi, bütün o şarjörlere kim dolduruyor diye soranlara eğip bükmeden cevabı söyleyeyim: Şeytan dolduruyor!

İçinde bu kadar çok nefret biriktirme! Bil ki nefretin bütün uçları keskindir ve iç kanama diye bir şey var!

Her nereye gitsen seninle gelen, herkes gittiğinde seninle kalan, yandığında seninle yanan ve her karanlık gecenin sabahına senden önce uyanan bir şey var mı içinde?

“O kadar büyük bir kalabalıkla dolu oldunuz ki her zaman!” dedi içi burkularak, “ben hep dışarıda kaldım!”

Dokunaklı sözler, dokunaklı şiirler, dokunaklı şarkılarla dolu dokunaksız hayatlarımızın her yanı!

İnsanlar dokunulmazlık zırhlarıyla zırhlandı birbirlerine karşı... En çok da bu dokundu bize!

Madem ki can canayız âlemin orta yerinde; bana şifa olan kim, bende şifa bulan kim?

Yaptığı bir yanlışı farkettiğinde göğsüne sanki bir hançer saplanıyor, canını acıtan yaraya hamdediyordu.

“Cenab-ı Hakk bir kulunu nefsinin zilletini göstermek kadar yüksek bir şerefle yüceltmemiş, nefsinin horluğundan gafil etmek gibi bir horlukla alçaltmamıştır” buyuruyor Zünnun-ı Mısrî hazretleri.

“Ne zaman huzura ereceksin?” dedi kaygılı olan. “Huzur’a vardığım zaman!” dedi mütevekkil olan.

Eminim, rahmet yağdıktan sonra gerçekten içinde gökkuşağı oluşan insanlar var.

Bir an dalıp gitti ve “Dışım bir amma içim binbir!” diye mırıldandı kendi kendine meczup.
#modern
#toplum
#insan
#hayat
9 yıl önce
Mazrufun zarftan şikâyetidir!
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi