|
İşsizliğin çözüm süreci

Bu hafta açıklanan önemli verilerden olan işsizlik oranı, akıllarda yine iz bıraktı. Nitekim oran, yukarı yönlü hareketini sürdürerek yeniden çift haneli oldu. İşgücüne katılımdaki güçlü görünüm nedeniyle, bu eğilime şaşırmamamız ve ilgili çözümlere adım atarken alt faktörlere inmemiz gerektiğine daha önce değinmiştim.

Bu anlamda bölgesel dinamikler, Doğu bölgemiz için ayrı bir önem arz ediyor. Öyleyse, Çözüm Süreci haberlerinin de damgasını vurduğu bu haftaya, iki konuyu ilişkilendirerek veda etmek anlamlı olacak.

DOĞU’DA İŞGÜCÜ SIÇRAMA YAPTI

İstatistikleri incelediğimizde, 2010-2012 döneminde ülke çapındaki işsizlik oranı düşüşünün, bölgede de yaşandığını söyleyebiliriz. Bununla birlikte, oranların, ülke ortalamasından hep daha yüksek seviyede kaldığını belirtelim.

2013 yılında ise, Türkiye genelinde %9,7’ye yükselen işsizlik oranının, bazı Doğu illerimizde daha büyük bir artış sergilediği görülüyor. 2013’te ilgili alt bölgeler toplamında işsizlik oranı %14 civarında. Önceki yıla göre yükselişin arkasında ise, artan istihdama karşın, işgücüne katılımın hızla büyümesi gerçeği var.

Bölgede işgücüne katılım, ulusal seyirden hızlı... 2013 yılında artış oranı, ülke genelinde %3,4 iken, G. Doğu Anadolu’da %16,2 oldu.

İstihdamın bu hıza yetişmesi hayli zor olunca da, G. Doğu’daki işsiz sayısı 1 senede %36 arttı. Türkiye genelindeki artışın %9,1 olduğunu söylersem, ne kastettiğim daha iyi anlaşılacak. Öte yandan artık bir de, duruma resmi rakamlara tam yansıyamadan katkı yapan bir mülteci meselemiz olduğunu hatırlatalım.

YATIRIM TEMEL ŞART

Bu veriler, Türkiye’nin işsizliğinde, bölgenin ne denli etkili olduğuna da işaret ediyor. Zira 2013 yılında artan işsiz sayımızda, her 3 kişiden 1’i bölgeden... Düzey 2 olarak kategorize edilen alt kümelere bakınca, özellikle Diyarbakır ve Şanlıurfa’yı içeren TRC2 ile Mardin, Batman, Şırnak ve Siirt’ten oluşan TRC3 bölgelerinin, işsizliğe ciddi katkı yaptığı anlaşılıyor.

TRC3 %21,1 ile en yüksek işsizlik oranına sahip alt bölge olurken, onu %17,5 ile TRC2 takip ediyor.

Bölgede yeterli istihdamın yaratılamamasıyla ortaya çıkan bu görünüm, Türkiye’nin işsizlik oranını yukarı çeken bir faktör.

Buradan hareketle, ülke oranını da aşağı yönlü etkileyecek olan bölge işsizliğindeki düşüşün sağlanmasında, Çözüm Süreci’nin en kritik aktör olduğuna varacağız. Zira istihdamın gerekli düzeylere sıçrayabilmesi için, bölgeye yatırımların gelmesi ön şart. Bunun şartı ise, güvenlik.

PARA HUZURU SEVER

6. Bölge’ye son yıllarda verilen teşvikler malum. Çekici unsurlar taşıyan bu teşviklerden faydalanılma durumunda, Çözüm Süreci’yle birlikte bir hareketlilik gözleniyor. Teşviklerden faydalanan yatırımlar, özellikle 2012 ve 2013 yıllarında anlamlı artışlar sergilerken, pastada az paya sahip olmakla birlikte, yabancı ilgisinde de belirgin bir artış söz konusu.

Bu gelişmeler sevindirici olmakla birlikte, yeterli değil. Teşvikler ayrıcalıklı olduğu halde, potansiyel halen tam değerlendirilmekten uzak. Çözüm Süreci umuduyla bir iyileşme yaşanmakla birlikte, 6. Bölge’nin halen en az yatırım teşvik belgesinin düzenlendiği bölgeler arasında olması, bunun bir göstergesi.

Bu da demek oluyor ki; bölgede tarımdan sanayiye, turizmden finansa birçok sektör birbirini destekleyecek şekilde müthiş serpilmeye adayken, potansiyel yatırımcı cazip şartlara rağmen risk almak istemiyor. Zira son dönemlerde yaşanan olayların da gösterdiği üzere, bölgede tam bir güvenlik tesisine ihtiyaç var.

Huzur ortamı tamamlanmadan, yatırımları ideal seviyeye ulaştırmak mümkün olmayacak. Zira para, sükûnet ve güveni sever, karmaşa ve korkuyu değil.

KALKINAN HALK BARIŞIN NÖBETÇİSİ OLACAK

Yeniden demografik faktörlere dönelim ve nüfus istatistiklerinin de, Doğu’nun iş ihtiyacını çok net gösterdiğini ekleyelim.

Ülkemizde 0-17 yaş nüfusun en yoğun olduğu liste başı iller, bu bölgemizde. % 50’ye yakın çocuk nüfus oranlarına sahip olan Şırnak, Şanlıurfa, Ağrı gibi birçok Doğu ilimizde işgücü hareketinin yakın geleceğini görmek için müneccim olmaya gerek yok.

Ek olarak, projeksiyonlara göre, 2023 yılına kadar Türkiye nüfusunun yıllık ortalama binde 9,8 artması beklenirken, bölgede bu rakamın üzerinde hareket edecek iller göze çarpıyor.

Şanlıurfa’nın yıllık binde 25,8 artışla, nüfus artışında açık ara Türkiye 1.si olması bekleniyor. Listenin ilk 10’unda, binde 20 üzeri artışlarla, Şırnak ve Batman da var. 11. sıradaki Diyarbakır’ı da, binde 13,3’lük bir nüfus büyümesi bekliyor.

Tahminlerin sapmalar yapması mümkün olmakla birlikte, çıkan mesaj ortada: Bölgede nüfus ve dolayısıyla işgücüne katılım, yoluna hızla devam edecek. Ve istihdam ihtiyacı, daha da ciddi bir hal alacak.

Bu bağlamda, gençlerimiz başta olmak üzere, bölge halkına iş imkânları ve düzgün bir hayat sunabilmek, bir ihtiyaç teşkil etmenin ötesinde, orta ve uzun vadeli güvenliğin sağlanmasında da hayati bir unsur olacak.

Bu nokta çok kritik... Birbirini besleyecek bu iki ana faktör, bölgenin geleceğini şekillendirecek. Barış ve huzur ekonomiyi canlandırdıkça, kalkınan halk da, barış ve huzurun nöbetçisi olacak.

OLMAZSA OLMAZ TEŞVİK: ÇÖZÜM SÜRECİ

Zaten insanımız son olaylarda da, bu doğrultuda tepki vermedi mi? Yapılan anketler, bölge halkının ağırlıklı bir kısmının olaylara karşı olduğunu, bir başka deyişle, artık kaos istemediğini gösteriyor.

Doğu diyarı artık huzur istiyor; refah, iş, gelecek istiyor. Bunun yegâne yolunun da, güvenli bir ortamdan geçtiğini çok iyi biliyor.

Bölge insanının haykırdığı bu gerçeği, onlar adına konuşmaya soyunan yan aktörler de idrak edip sindirse ne güzel olur.

Zira tüm teşviklerin ötesinde, Doğu’nun kalkınmak için ihtiyacı olan “olmazsa olmaz teşvik” Çözüm Süreci’dir.

twitter.com/drhaticekarahan
#işsizlik
#Çözüm Süreci
#Doğu
9 yıl önce
İşsizliğin çözüm süreci
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler