|
Büyümeden söz açılmışken

Uluslararası kuruluşlar, Türkiye ekonomisine dair 2017 büyüme tahminlerini birer birer yukarı yönlü revize ediyor.

Neticede nasıl derler?

“Put two and two together…”


Doneleri bir araya getirince, Türkiye’nin bu yılı %5-6 bandında bir büyüme hızıyla noktalayacağı nicedir ortada…

İlk yarı verileri elde var %5,1 var derken, geride bıraktığımız 3. çeyrek için de (baz etkisinin de pek tabii katkılarıyla) epey alımlı bir veriyle karşılaşacağımızı söylemek mümkün. Ve içinde ilerlemekte olduğumuz son çeyrekte de beklenen makul bir performans neticesinde, büyüme anlamında dünyayı solladığımız bir yılı geride bırakmış olacağız.

NASIL BİR SOLLAMA?

Yeni GSYH verileri gelince detaylı yazıp çizeceğim ancak konu açılmışken belirtmekte fayda var. Elbette kaydedilen bu hoş büyüme oranı, devralınan zor bir konjonktürde pek de kolay olmadı.

*Bir kere bu yıl dış talepten gelen katkının kendine gelmiş olmasının, hikâyenin önemli bir bileşeni olduğunu not düşelim. Tabii ithalatta da hareketlenme yaşandığını, parantez içine alıp gözetlemekte fayda var.

*Öte yandan büyüme rakamlarında, bin bir badireli 2016 yılı sonrasında ortamdaki güven ve güvenliğin toparlanıyor olması da temel bir etkendir ki, bu konuda zamanla daha da iyi seviyelere gelmemiz kuşkusuz azami önem taşıyor. Sonuçta hem yerli hem de yabancı ekonomik aktörler açısından, bu en temel nitelikte bir husus.

*Bu arada 2017 hikayemizde geçmişten bugüne biriktirdiğimiz bir hakkı kullanmış olmanın, bir diğer deyişle maliye politikasındaki gevşemenin de yeri varken, kritik aktörlerden birinin finansman yoluyla sağlanan destek olduğunu yeniden vurgulamak gerekiyor. Zira özellikle Kredi Garanti Fonu’nun sunduğu imkânın, dar günde nefes almamızı sağladığını biliyoruz.

KREDİ ARTARKEN

Hatta bu bağlamda 2. çeyrekte kredilerin sergilediği tabloyu daha önce ayrıntılarıyla yazmıştım. Aradan vakit geçmişken, son verilere yine şöyle bir göz atmakta fayda var.

BDDK’nın açıkladığı 13 Ekim tarihli haftalık veriler ışığında, bankacılık kredi hacminin 2 trilyon 47 milyar TL seviyesine yükseldiğini görüyoruz. Bu doğrultuda kredilerdeki yıllık büyümenin devam ettiğini anlamakla birlikte, son dönemde özellikle kur etkisinden arındırılmış veriler ışığında artış hızında bir normalleşmenin geldiğini de görüyoruz.

Bu noktada, TCMB tarafından bu ay yayımlanan Banka Kredileri Eğilim Anketi’ndeki bulgulara da, 3. çeyrek gerçekleşmelerinin dinamiklerini anlamak açısından baksak fena olmaz. Tabii burada, nicel bir kredi ölçümü yapılmadığını ve adı üstünde olduğu gibi eğilimlerin önceki çeyreğe göre sergilediği gelişime odaklanıldığını hatırlamakta yarar var.

Buna göre anket sonuçları, Temmuz-Eylül döneminde işletmelere verilen kredilerdeki talep tarafında bir azalış meyli olduğunu söylüyor. Ayrıntılar ise, bunun büyük ölçüde uzun vadeli taraftan ileri geldiğini ortaya koyarken, para cinsinden bakıldığında düşüşün yabancı para bazlı kredilerce tetiklendiği gözleniyor.

Talebi etkileyen faktörler arasında ise, sabit yatırımlar ile birleşme/satın alma gibi unsurların aşağı yönlü, borcun yeniden yapılandırılması ve işletme sermayesi gibi nedenlerin ise yukarı yönlü bir tesir yaptığı anlaşılıyor.

DEĞİŞMEYEN STANDARTLAR

Anketi yanıtlayan bankalar, aynı dönemde tüketici tarafında konut kredisi ve diğer bireysellerde talebin arttığını, taşıt tarafında ise azalış temayülünün sürdüğünü söylüyor.

Tabii işin diğer tarafında ise, bankaların uyguladığı standartlar var. Bir başka deyişle, kredi kararlarındaki tutumdan bahsediyoruz. 3. çeyrek anketi, işletme kredilerinde söz konusu standartların, likidite pozisyonu ve rekabet baskısı destekli olarak değişmediğini gösteriyor. Bireysel kredilerde de, konut ve taşıt açısından aynı istikamette bir gelişim söz konusu.

Öte yandan koşul ve kurallara bakıldığında, firmalara kullandırılan kredilerde genelde kar marjlarının kısıldığı ancak mesele nispeten riskli olduğunda tersi bir yaklaşım içine girildiği gözleniyor. Bu noktada, söz konusu dönemde yurt içi fonlama şartlarının sıkı seyrini sürdürdüğünü de hatırlamakta fayda var. Yurt dışında ise daha gevşek bir hava yaşanırken, son çeyrek beklentileri her iki cephede de fonlama koşullarının sıkılaşacağı yönünde…

Büyümeden söz açıp ilerlemişken, üç noktadan sonrasını çok ayaklı makro dinamikler çerçevesinde ele almaya devam ediyor olacağım.

#Türkiye
#GSMH
#Ekonomi
7 yıl önce
Büyümeden söz açılmışken
Kontrollü yangın…
Çocukları ‘yollamadan’ önce...
Otoriteye neden karşı çıkmalıyız?
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!