|
Ekonomik zemin

Politik risklerin en uç köşesine kurulmuş feci olay sonrası tam iki haftayı geride bırakmak üzereyiz. Böylesi ağır bir darba rağmen dik durmaya gayret ederken, devlet ve halk olarak hakikaten iyi bir iş çıkarıyoruz. Bu arada piyasaların da başta doğal olarak yaşadığı sarsıntıların, ekonomik zeminin sağlamlığıyla atlatılacağını umuyoruz. Daha önceki yazılarımda vurguladığım gibi, şimdi orta ve uzun vadeye yönelik temelleri güçlendirmeyi öncelemek şartken, geçirdiğimiz iki iş haftasında göstergelerin ne derece hareketlendiğine kısaca bakmakta fayda var.



Bildiğiniz gibi, düşman girişimin hemen akabinde alınan ivedi tedbirler ve yapılan görüşmeler ile açıklamalar, yaşanabilecek etkilerin yumuşamasını hedeflemişken, ilk etapta bir takım hareketlilik de kaçınılmazdı. Nitekim Türkiye'nin CDS risk primi, 15 Temmuz'da bıraktığı 224,8 seviyesinden yükselerek, 21 Temmuz Perşembe günü 298,6 ile Şubat sonrası en yüksek düzeye ulaşmış oldu. Dolar kuru 3,098 ile zirveyi görürken, tahvil piyasası çift hanelere şahit oldu. Geçtiğimiz hafta, borsa da olumsuz yansımaları açıkça sergiledi. Darbe girişiminin hemen öncesinde 82.825 seviyesindeki BIST 100, sonraki Cuma kendini 72.802 düzeyinde buldu. Bu gelişmelere kuşkusuz, cuntacı şoku sonrasında gelen OHAL'e dair ilk huzursuzluk ile kredi derecelendirme kuruluşlarının saldığı haberler gibi gelişmeler de kısa süreli katkılarda bulundu.



Derken, ilk haftanın sonlarına doğru riskleri bir miktar sindirmeye başlayan piyasalarda hafif hafif dönüşler de görülmeye başlandı. İçinde bulunduğumuz ikinci hafta ise kısmi düşüşlerin ve yatay seyirlerin gözlendiği bir hafta oldu. Bu cümleyi kurduğum Perşembe o an ekranımdaki veriler itibariyle, CDS 276,7, dolar kuru ise 3,012 düzeyinde seyrediyor. Tahvilde tek haneler geri dönmüşken, borsa tarafında ise kısmi düzelmeler mevcut. BIST 100'de an itibariyle 75.804'ü görüyorum.



KARNEYİ BEKLERKEN


Bu kısa özetten de görüldüğü üzere, ilk sarsıntıları büyük çatlaklar almadan atlatmış gözüküyoruz. Bundan sonra bizi takvimde bekleyen en belirgin artçı risk ise, malumunuz, Moody's ve Fitch'ten gelecek karneler olacak. Daha önce de ifade ettiğim gibi, bu iki kuruluş nezdindeki “geçer” notumuza güçlü bir kalkan tutmamız şart.



Hatırlanacağı üzere, Moody's Mayıs 2013'te Türkiye'yi yükselttiği Baa3 kademesini o günden bugüne korumuşken 2014 Nisan ayında görünümü durağandan negatife çevirmek dışında bir aksiyon almamıştı. Fitch ise, Kasım 2012'de Türkiye'ye verdiği yatırım yapılabilir gruptaki BBB- kararı sonrasında, not ve durağan görünümde bir oynama yapmamıştı. Dolayısıyla her ikisi de, zaman zaman bazı kuruntularını dile getirmekten geri durmasa da, denizi çok dalgalandırmadan seyretmeyi tercih etmişti. Şimdi ise yaşanan şok ile birlikte dalga riski haliyle artmış oldu. Her ikisinin de Ağustos ayında açıklaması planlanan not kararı, yatırım yapılabilir eşiğin hemen üzerinde olmamız hasebiyle ister istemez heyecan yaptırıyor.



Aslına bakarsanız, emsal teşkil edecekler başta olmak üzere ekonomik göstergelerde not indirimine götürecek bir durumun söz konusu olduğunu düşünmüyorum. Nitekim karnede ekonomik başarı kısmındaki derslerin önemli kısmında notlar fena değil. Bu seferki değerlendirmede farklı olarak ise, hal ve davranışlara da daha ağırlıklı bakılacağını söylemek mümkün...



Göstergelerde şimdilik ciddi sorun yok ancak zeminin sağlam kalabilmesi adına, siyasi istikrar, ekonomik reform ve hukuk sistemi gibi kritik alanlara yönelik görünüm, tutum ve azmimizin, müstakbel notun şekillenmesinde etkili olacağı görüşündeyim.



Tabii buna ilişkin sıkı bir iletişim ve bilgilendirmenin de…



Şu ana kadar hükümetin, bu hususta yerinde ve aktif bir iletişim kurduğu gözlemleniyor.


Bu yazının son satırlarını yazarken Maliye Bakanı Ağbal'dan gelen açıklama da, bu gözlemlerin meyvelerini vereceği yönünde… Moody's yetkilileriyle olumlu bir görüşme geçirdiğini müjde veren Ağbal'ın, her iki kuruluştan da müspet değerlendirmeler beklemesini ifade etmesi güzel haber.



Öte yandan karneler iyi gelse de, darp izlerini silmek zaman alacak ve iyileşmeye çalışırken hassas zemini her zamankinden çok muhafaza etmek önem taşıyacak. Zira dış gelişmeler çerçevesindeki riskler de, tükeneceğe benzemiyor. Bu nedenle, içeriye gömülmeden, dikkati çok yönlü toparlamamız şart. Malum, biz bu süreçte derdimizle kavrulurken, dünya da yerinde durmuyor.



Salı günü, buradan devam edelim.


#CDS
#Moody's
8 yıl önce
Ekonomik zemin
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset